Allah nasip ederse, aziz milletimizin yaklaşık on yıldır beğeniyle izlediği "Haftanın Sohbeti" kitaplaşıyor.
Birkaç cilt olarak okuyuculara takdim edilecek olan bu çalışmanın ilk kitabı, muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamın "kulluk" konusunda yaptığı o doyumsuz sohbetlerden oluşuyor.
Sohbetleri kitaplaştırma aşamasında dikkatimi çeken bir soruyu ve sayın Hocamın verdiği cevabı size sunmak istedim.
Yıllar öncesinden günümüze yolculuğa çıkışı görün diye!
Soru - Muhterem Hocam! Konumuz ibadet ve kulluk. Günümüzde dini anlamada temel yanlışlar var. Mesela bazıları aklı öne çıkarıyor. Bazıları ideolojik mantıkla işi ele alıyor. Bazıları felsefe ile. Halbuki siz "Din; Allah'a gidiş yoludur" diyorsunuz.
Bunu biraz açar mısınız?
Prof. Dr. Haydar Baş - Tabii din Allah'a gidiş yoludur. Allah'a teslimiyettir. Bunu derken bizim anlatmak istediğimizde, "aklın rolü yoktur" manası kesinlikle yanlıştır. Akıl vardır. Burada hedefi belirleyici, hükmü koyucu dinin kendisidir. Aklın vazifesi; konulan hükümleri, tayin edilen hedefleri çözmesidir. Hikmetini kavramasıdır. Yoksa hükmü koyan akıl olduktan sonra, o zaman dini koyan da akıl olmuş olur.
Yani hükmün kaynağı akla ait olursa, ki bugün çok ciddi bir oyun oynanıyor milletin inancına, "Akılla Nas çatışırsa, aklı tercih ederiz" deniliyor. Bunu diyenler, ya dediğinin ne demek olduğunu anlamıyor. Veyahut da, çok ciddi bir yanlış içerisinde olduğunu kavrayamıyor.
"Akılla Nas çatışırsa..." ne demektir, biliyor musunuz?
Yani aklın dediği ile Allah'ın dediği karşı karşıya gelirse...
Bu mümkün değil. Mümkün olduğunu kabul etsek, kimi kabul ediyorsun?
Aklının dediğini kabul ediyorsun.
Yani ne demek istiyorsun?
Burada demek istediğin şu oluyor: "Bu konuda Allah bilmedi. Benim aklım bildi. Allah bunu demesi gerekirdi" demek istiyorsun. Dolayısıyla Allah bir meselede bilmezse, ikinci meselede de bilmez. Yani bir meselede yanılan Allah, senin o kafandaki Allah, bütün meselelerde yanıldı demektir. Bakın Kur'an ne diyor buna? Ne beyan ediyor?:
"Onlar Allah'ın bazı ayetlerini kabul, bazı ayetlerini reddederler. Onlar kafirlerin taa kendisidir." (Nisâ; 151)
Bunu Kur'an diyor. "Akılla benim önümde Nâs çatıştı" dediğin zaman bu mümkün değil. Eğer bunu gören bir nefis iradesi, bir akıl iradesi sende varsa, sen bir defa Allah'ın dediğine itiraz ediyorsun, kabul etmiyorsun, manası çıkar. O zaman bir meselede O'nu haklı görmeyen, bir çok meselede görmez. Allah korusun, dairenin dışına taşarsın, çıkarsın. Bu tip mevzularda idrak sahibi olan arkadaşlarımızın ayıkacağını ben umut ediyorum.
Zira, tarih içerisinde bu dedikodular yeni değil. Endülüs'ün yıkılması için Batının hazırladığı bir projedir bu. Bunlar önce Endülüs'te çıktı. "Aklın dediği de doğru. Vahyin dediği de doğru. Aklın dediği mutlak doğru. Vahyin dediği doğru. O halde akılla vahiy çatışırsa, karşı karşıya gelirse akıl tercih edilir."
Zamanla öyle oldu ki, Kur'an'ı tenkide, tahlile tâbi tuttular. Allah da öyle bir bela verdi ki, 800 küsür sene süren imparatorlukta bir tane taş yerinde kalmadı. Öyle gaddarca orasını imha edip yok ettiler ki, bir tane Müslüman bırakmadılar. Allah rahmetle tecelli ettiği bir zümreyi eğer o tecellinin mukabili olan kullukta görmezse, gazab-ı ilahisi de ağır olur.
Bu neye benzer?
Bir insan karısına sevdalıdır. Onu çok sever. Her şeyini ona teslim eder, itimat eder. Ama kadını nereye kadar taşır? Ahirete kadar taşır. Hatta oradan öteye kadar taşır. Eğer o kadın bir insana yan gözle bakarsa, orada o kocanın vazifesi biter. Ona husumeti, nefreti, zulmü başlar. Çünkü yakınlık muhabbeti aynı zamanda ihanet ve nefreti gerektirir de ondan.
İşte Endülüs bu kaderi yaşamıştır. Allah onlara muhabbet edip Hıristiyan aleminin, Batı dünyasının sultanı yaparken, onlar kalktılar, kendi dinleri ile oynamaya çalıştılar. Oynayanların oyununa geldiler. Allah da "Niye basiret ehli olmadınız?" diye öyle bir şamar yapıştırdı ki, yerle bir etti onları. Şimdi korkarım ki aynı oyunlar bu yüce millet için tezgahlanıyor. Ayık olalım. İhtar-ı ilahi ağır gelebilir. Allah bizi ayıktırsın!
Birkaç cilt olarak okuyuculara takdim edilecek olan bu çalışmanın ilk kitabı, muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamın "kulluk" konusunda yaptığı o doyumsuz sohbetlerden oluşuyor.
Sohbetleri kitaplaştırma aşamasında dikkatimi çeken bir soruyu ve sayın Hocamın verdiği cevabı size sunmak istedim.
Yıllar öncesinden günümüze yolculuğa çıkışı görün diye!
Soru - Muhterem Hocam! Konumuz ibadet ve kulluk. Günümüzde dini anlamada temel yanlışlar var. Mesela bazıları aklı öne çıkarıyor. Bazıları ideolojik mantıkla işi ele alıyor. Bazıları felsefe ile. Halbuki siz "Din; Allah'a gidiş yoludur" diyorsunuz.
Bunu biraz açar mısınız?
Prof. Dr. Haydar Baş - Tabii din Allah'a gidiş yoludur. Allah'a teslimiyettir. Bunu derken bizim anlatmak istediğimizde, "aklın rolü yoktur" manası kesinlikle yanlıştır. Akıl vardır. Burada hedefi belirleyici, hükmü koyucu dinin kendisidir. Aklın vazifesi; konulan hükümleri, tayin edilen hedefleri çözmesidir. Hikmetini kavramasıdır. Yoksa hükmü koyan akıl olduktan sonra, o zaman dini koyan da akıl olmuş olur.
Yani hükmün kaynağı akla ait olursa, ki bugün çok ciddi bir oyun oynanıyor milletin inancına, "Akılla Nas çatışırsa, aklı tercih ederiz" deniliyor. Bunu diyenler, ya dediğinin ne demek olduğunu anlamıyor. Veyahut da, çok ciddi bir yanlış içerisinde olduğunu kavrayamıyor.
"Akılla Nas çatışırsa..." ne demektir, biliyor musunuz?
Yani aklın dediği ile Allah'ın dediği karşı karşıya gelirse...
Bu mümkün değil. Mümkün olduğunu kabul etsek, kimi kabul ediyorsun?
Aklının dediğini kabul ediyorsun.
Yani ne demek istiyorsun?
Burada demek istediğin şu oluyor: "Bu konuda Allah bilmedi. Benim aklım bildi. Allah bunu demesi gerekirdi" demek istiyorsun. Dolayısıyla Allah bir meselede bilmezse, ikinci meselede de bilmez. Yani bir meselede yanılan Allah, senin o kafandaki Allah, bütün meselelerde yanıldı demektir. Bakın Kur'an ne diyor buna? Ne beyan ediyor?:
"Onlar Allah'ın bazı ayetlerini kabul, bazı ayetlerini reddederler. Onlar kafirlerin taa kendisidir." (Nisâ; 151)
Bunu Kur'an diyor. "Akılla benim önümde Nâs çatıştı" dediğin zaman bu mümkün değil. Eğer bunu gören bir nefis iradesi, bir akıl iradesi sende varsa, sen bir defa Allah'ın dediğine itiraz ediyorsun, kabul etmiyorsun, manası çıkar. O zaman bir meselede O'nu haklı görmeyen, bir çok meselede görmez. Allah korusun, dairenin dışına taşarsın, çıkarsın. Bu tip mevzularda idrak sahibi olan arkadaşlarımızın ayıkacağını ben umut ediyorum.
Zira, tarih içerisinde bu dedikodular yeni değil. Endülüs'ün yıkılması için Batının hazırladığı bir projedir bu. Bunlar önce Endülüs'te çıktı. "Aklın dediği de doğru. Vahyin dediği de doğru. Aklın dediği mutlak doğru. Vahyin dediği doğru. O halde akılla vahiy çatışırsa, karşı karşıya gelirse akıl tercih edilir."
Zamanla öyle oldu ki, Kur'an'ı tenkide, tahlile tâbi tuttular. Allah da öyle bir bela verdi ki, 800 küsür sene süren imparatorlukta bir tane taş yerinde kalmadı. Öyle gaddarca orasını imha edip yok ettiler ki, bir tane Müslüman bırakmadılar. Allah rahmetle tecelli ettiği bir zümreyi eğer o tecellinin mukabili olan kullukta görmezse, gazab-ı ilahisi de ağır olur.
Bu neye benzer?
Bir insan karısına sevdalıdır. Onu çok sever. Her şeyini ona teslim eder, itimat eder. Ama kadını nereye kadar taşır? Ahirete kadar taşır. Hatta oradan öteye kadar taşır. Eğer o kadın bir insana yan gözle bakarsa, orada o kocanın vazifesi biter. Ona husumeti, nefreti, zulmü başlar. Çünkü yakınlık muhabbeti aynı zamanda ihanet ve nefreti gerektirir de ondan.
İşte Endülüs bu kaderi yaşamıştır. Allah onlara muhabbet edip Hıristiyan aleminin, Batı dünyasının sultanı yaparken, onlar kalktılar, kendi dinleri ile oynamaya çalıştılar. Oynayanların oyununa geldiler. Allah da "Niye basiret ehli olmadınız?" diye öyle bir şamar yapıştırdı ki, yerle bir etti onları. Şimdi korkarım ki aynı oyunlar bu yüce millet için tezgahlanıyor. Ayık olalım. İhtar-ı ilahi ağır gelebilir. Allah bizi ayıktırsın!
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024