Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mayıs ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre aylık enflasyon yüzde 1,53, yıllık enflasyon yüzde 35,41. Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG ise, aylık enflasyonu yüzde 3,66, yıllık enflasyonu ise yüzde 71,23 olarak açıkladı. Her zaman olduğu gibi arada büyük bir uçurum var. ENAG'ın enflasyonu TÜİK'in verisine göre aylık bazda 2 kattan fazla, yıllık bazda ise tam 2 kat.
Veriler aynı Türkiye'de hesaplanıyor ama aralarında bu kadar fark var.
TÜİK, hatırlarsanız, "Verileri manipüle ediyor ve TÜİK'in güvenilirliğine zarar veriyor" gerekçesiyle ENAG'a dava açmıştı ve bu davayı ENAG kazanmıştı.
DİSK, TÜİK'e enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat artışlarını açıklamıyor diye dava açmıştı ve bu davayı da DİSK kazanmıştı.
Velhasıl ENAG'ın verileri ve hesaplama yöntemi doğru, TÜİK'in ise enflasyon sepetindeki madde fiyatlarını mahkeme kararıyla detaylıca açıklaması gerekiyor.
TÜİK'in açıkladığı enflasyon vatandaşlar için çok önemli, çünkü asgari ücret, emekli maaşları ve memur maaşları bu veriye göre belirleniyor.
Hatta öyle ki, ilk defa 2025 yılının asgari ücreti, 2024 Aralık enflasyonuna göre değil, 2025 Aralık ayında tahmini beklenen enflasyona göre artırıldı. Böylece asgari ücretli 2024 yılında enflasyon karşısında maaşının erimesinden dolayı bir darbe yemişti, 2025 yılının enflasyon yükü de asgari ücretlinin sırtına bırakıldı.
Temmuz başı itibarıyla 6 aylık enflasyon baz alınarak emekli ve memurlara zam yapılacak ama asgari ücretliye yapılmayacak.
Emekli ve memurların 5 aylık hak edişleri de TÜİK'in açıkladığı mayıs enflasyonuna göre netleşmiş oldu. Ocak, şubat, mart, nisan ve mayıs enflasyonları sırasıyla 5,03, 2,27, 2,46, 3,00 ve yüzde 1,53 oldu. Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin 5 aylık elde ettikleri zam yüzde 15,1 oldu. Haziran ayı enflasyon verisi de önümüzdeki ay açıklanınca, 6 aylık zam belli olacak. Memur maaşlarında malum toplu sözleşme rakamları da dikkate alınarak bir artış belirleniyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse, milyonlarca vatandaşımızın aylık geliri TÜİK'in açıkladığı verilere bağlı, zamlar buna göre oluyor. Peki, o zaman ENAG'ın verisini ne yapacağız? Yüzde 71'lik bir yıllık enflasyon ENAG'a göre bu ülkede yaşanıyor. Piyasada fiyat artışları bu oranlarda olurken, bu oranın yarısı baz alınarak maaşlara zam yapılmış olacak. Buna da enflasyonla mücadele deniyor.
Enflasyonla mı mücadele ediliyor, vatandaşla mı?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yaptığı enflasyon değerlendirmesinde şunları söyledi: "Son 12 ayda 40 puan gerileyen yıllık enflasyon yüzde 35,4 ile 2021 yılı Kasım ayından sonraki en düşük seviyesine indi. Enflasyondaki istikrarlı düşüş ve beklentilerdeki iyileşmenin etkisiyle, hizmet enflasyonu da geçen yıla göre 45 puan azalarak yüzde 51.2'ye geriledi. Bu oran, 2022 yılı Haziran ayından sonra görülen en düşük seviyedir. Kararlılıkla uyguladığımız politikalarımız sonucu devam eden dezenflasyonla birlikte öngörülebilirlik, finansman imkânları ve yatırım ortamı iyileşecek, üretkenlik artacak, sürdürülebilir yüksek büyümeyle refah artışı sağlanacaktır."
Doğru, enflasyonda bir düşüş eğilimi var, TÜİK'in enflasyonu düştüğü gibi, ENAG'ın enflasyonu da düşüyor. Ama soru şu: Enflasyondaki bu düşüş sağlıklı bir düşüş mü? Sermaye sahibi insanların hiçbir katma değer üretmeden sadece vadeli mevduata parasını koyarak yüzde 50 faiz geliri elde ettikleri bir ekonomik ortamda, emeklinin, memurun maaşlarına yıllık yüzde 35 üzerinden zam yapmak ne kadar doğru bir yaklaşım?
Üreticinin finans maliyetleri en son açıklanan yüzde 46'lık politika faizinden daha yüksek olması gerekirken, enflasyon bu finans maliyetinin altında nasıl olabiliyor? Ve vatandaşların geliri bu oran üzerinden nasıl hesaplanabiliyor?
Yaşanan enflasyon düşüşü, vatandaşların geliri azaltılarak, talep baskılanarak elde edilen bir düşüş. Bu mantıkla vatandaşların geliri sıfıra düşürülürse, enflasyon da sıfır olur, çünkü alışveriş olmaz. Bu sağlıklı bir yaklaşım mı?
Açlık sınırı altında bir gelire talim eden bir emekli, bir işçi nasıl bir talep enflasyonu oluşturabilir ki, enflasyonla mücadele bu dar gelirlerin geliri daha da daraltılarak yürütülüyor?
Ülkemizdeki asıl enflasyonun maliyet enflasyonu olduğunu Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş yıllarca ifade etmişti. Dolayısıyla sağlıklı bir enflasyonla mücadele, vatandaşların boğazını sıkarak değil, hammadde, enerji, finans, nakliye, kira, vergi gibi maliyetler düşürülerek yapılır.
Bunun çözümü için de Milli Ekonomi Modeli'ne ve bu eşsiz modeli parti programına alan Bağımsız Türkiye Partisi'nin ekonomi programına bakmanızı tavsiye ederim.
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025