Ligin ikinci yarısı başlayacak. Takımlar transferlerini, hocalarını falan tamamladılar huzura çıkacaklar. Huzur kim? Taraftar, basın. Aslan gibi bekliyoruz. Meydane gelsinler, ifadelerini alalım diye. Bayılıyorum ben üstüme vazife olmayan şeylere karışmaya. Asıp kes, gık diyen yok. Bu işi ne kadar iyi becerirsen o kadar yüzün güler. Aman hatırlatayım futbol konuşuyoruz. Siyaset, bilim falan değil. Hani 'Oynat Uğurcuğum' falan varya, ayıptır söylemesi, o programları ilk yapan bendenizim. Dönem devlet dönemi. Ciddiyet lazım, eğitim lazım amaç bu. Çağır maçı yöneten hakemi, olaya dahil olan futbolcuyu, ekrana yerleştir görüntüyü, hesap sor kibarca kimseyi incitmeden. Evet ofsaytdan golü vermişim diyen, faul yapmışım diyen, penaltıymış vay anasını diyen. İstediğin kadar.
Tabii başrolde hakem arkadaşlar. Mesela sevgili arkadaşım Özcan Oal, Bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçında topu elle düzeltip orta yapıp gol olmasını sağlayan Necdet için naklen TV yayınında olayı söyledim diye, bana söylenip dururdu. Yüz yüze gelince tabiii. Mesela Erman Toroğlu düdüğü çalar yürür giderdi. Futbolcu Toroğlu'nun ne karar verdiğini zekası çözerdi. Bunları niye yazdım biliyor musunuz? Hakemlerin kendi kişilikleri altında taşıdıkları egolarını yönettikleri maçlara nasıl yansıttıklarını anlatmak için.
İkinci yarıda sınırsız hakem konuşacağız yine. Çünkü bu arkadaşlar iyi eğitilmiyor. Hakem kurulu başkanlığında görev yapmış kişilerin, eğitimden ne anladıklarını bilemeyiz. Ben Galatasaraylıyım diyen bir başkanın evrensel düzeyi yerle bir edilirken, kimi başkanın genç hakemler korku ile eğitilir düşüncesi kabul edilince sonuçta ortaya hastalık çıkıverir.
Bu korku eğitimi ile kişisel ego bir araya gelince ortada hakem değil, korkusuna ve egosuna yenik insanları hakem olarak görürsünüz. Bu da biz, üstüne vazife olmayanların işine gelir. Cebimiz dolsun yüzümüz gülsün diye.
Tabii başrolde hakem arkadaşlar. Mesela sevgili arkadaşım Özcan Oal, Bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçında topu elle düzeltip orta yapıp gol olmasını sağlayan Necdet için naklen TV yayınında olayı söyledim diye, bana söylenip dururdu. Yüz yüze gelince tabiii. Mesela Erman Toroğlu düdüğü çalar yürür giderdi. Futbolcu Toroğlu'nun ne karar verdiğini zekası çözerdi. Bunları niye yazdım biliyor musunuz? Hakemlerin kendi kişilikleri altında taşıdıkları egolarını yönettikleri maçlara nasıl yansıttıklarını anlatmak için.
İkinci yarıda sınırsız hakem konuşacağız yine. Çünkü bu arkadaşlar iyi eğitilmiyor. Hakem kurulu başkanlığında görev yapmış kişilerin, eğitimden ne anladıklarını bilemeyiz. Ben Galatasaraylıyım diyen bir başkanın evrensel düzeyi yerle bir edilirken, kimi başkanın genç hakemler korku ile eğitilir düşüncesi kabul edilince sonuçta ortaya hastalık çıkıverir.
Bu korku eğitimi ile kişisel ego bir araya gelince ortada hakem değil, korkusuna ve egosuna yenik insanları hakem olarak görürsünüz. Bu da biz, üstüne vazife olmayanların işine gelir. Cebimiz dolsun yüzümüz gülsün diye.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025