En ücra cami ve mescit kütüphanelerine dek girmiş bulunan ve bedava dağıtılmakta olan Hakikat Kitabevi Yayınlarına ait kitaplardan bahsedeceğim sizlere bugün sevgili okurlar. O kitaplardan birisi "Eshab-ı Kiram". Kapak içini açtığınızda şu ibarelerle karşılaşıyorsunuz: "İslamiyet'i bildiren kitaplar pek çoktur. Bunların içinde en kıymetlisi, İmam-ı Rabbani'nin üç cilt mektubat kitabıdır..." Bu ibare kapak içinde tüm kitaplarda mevcut. Kitap ashab-ı kiramı anlatmaktan ziyade Muaviye'yi temize çıkaran bir küfür vesikası gibi.Kitapta Muaviye'nin cömertliğinden tutun da, vahiy katipliğine ve hazretliğine kadar ne ararsanız var. Muaviye hakkında uydurulan hadisler de işin tuzu biberi. Birkaç tanesini zikredelim: "Ümmetimin en halimi ve en cömerdi Muaviyedir", "İşlerinizde Muaviyeyi bulundurunuz. Çünkü o kavidir, emindir", "Ya Rabbi, Muaviye'ye hesabı ve kitabeti bildir! İslam memleketlerinde, ona yüksek mevki ve makam ver! Emirlerinin yapılmasını kolaylaştır! Onu azabından koru", "Ya Muaviye halife olduğun zaman yumuşak ol ve güzel idare et."Muaviye kimdir?Muaviye'nin babası Ebu Süfyan, anası Hind'dir!.. Hind, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) pek sevdiği amcası Hz. Hamza'yı (r.a) şehit etmek için bir terörist kiralamış ve bu kiralık katilin eliyle o yüce insanı şehit ettikten sonra mübarek na'şının yanına gelip ciğerlerini sökmüş ve bizzat katilin şaşkın bakışları arasında hayvanca bir hırsla şehidin ciğerlerini defalarca ısırmış, parçalamıştı!..Muaviye, Allah Resulü'nün (s.a.a) bedduasını alan sayılı insanlardan biridir. Muaviye, birçok "ilk"e de imza atan bir isimdir. İktidara geçtiğinde ve hilafet adına saltanat kurup tahta oturduğunda ilk işi İslam hükümlerini ayaklar altına alıp "geçmiş atalarının örf ve geleneklerine göre" davranmak oldu! Şarap içti. İpek elbise giydi. Altın ve gümüş yemek servisleri kullandı. Gınâ -haram çalgıları içeren müzik- meclisleri tertipletti, bu meclislere katıldı. İslam fıkhına aykırı, yargılamada bulundu; şeriata aykırı hükümler verdi. Hırsızı cezalandırmadı. İslam tarihinde "Müslüman" adıyla yağma ve çapulculuğu başlatan ilk isim oldu. Siyasi çıkarlar elde etmek için komplolar kurdu. Osman'ın faziletleri ve Hz. Ali'nin (a.s) kınanacak vasıfları olduğuna dair hadisler uydurttu ve bunun için yüklüce paralar harcadı! Sahabeye sebbettirmek (küfrettirme) bid'atini ilk başlatan da yine o oldu. Hükmü altındaki camilerin imam ve vaizlerine altın gönderip minberde Hz. Ali'ye (a.s) lanet okutturdu ve nice Müslüman'ın yıllarca bu lanete "amin" diye bağırmasına ve Hz.Ali düşmanlığının yayılmasına neden oldu.Allah'a Peygamberine, İmam Ali'ye kafa tutan İslam'dan uzaktan yakından alakası olmayan lanet Muaviye bu kitapta bizlere hazret ve cennetlik olarak tanıtılıyor. Kitaptaki cinayetlerden birisi de İmam Rabbani olarak bilinen Ahmed Sirhindi'nin en büyük âlimlerden olduğu safsatası ve kitabı Mektubat'ının vazgeçilmez bir kaynak olduğu?İmam Rabbani kimdir?Hz. Fatıma anamızın, Resulullah'tan kendisine miras olarak kalan Fedek Hurmalığı konusunda gösterdiği gazaplanmayı "kadınlık hallerinden gelen bir gazaplanmadır" diye yorumlayan nasipsiz Ahmet Sirhindi, "Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tertemiz bir hale getirmek diler" ayeti ile (Ahzab, 33) temizliğini her türlü pislikten uzaklığını Cenab-ı Hakk'ın murad ettiği bir kişi hakkında, nefsi hallerinden bahsederek, hâşâ Allah'ın hükmü üzerine hüküm ihdas etmiştir.Ahmet Sirhindi denen densiz ve nasipsiz, Hz. Fatıma anamıza bühtan etmekle kalmayıp; onlarca yüzlerce bid'ata da imza atmıştır: Hz. Peygamber'in "Benden sonra nübüvvet yoktur" (Tirmizi, Sünen, Menakıb 20) ikazına rağmen "kurb-u nübüvvet" diye bir büyük bid'at türetiyor. Kendi namına bizzat Hz. Peygamber'den kendisi yazılı icazet ve şefaatname üretiyor. İmam Ali'ye kılıç çeken Muaviye'nin isyan ve cinayetlerinden içtihat sevabı kazandığına hükmederek Emevî safında yer alıyor. Yezid'e laf ettirmiyor. Hz. Ebubekir ve Ömer'i cennet kapısına bekçi tayin ediyor; ancak onunla yetinmeyip manevî seyir âleminde Hz. Ebubekir ve Ömer'i bile sollayıp geçtiğini ilan ederek tımarhanelikler gibi haddi tam aşıyor. (Rabbani, Mektubat, 11, 251, 534; Redd-i Revafıd, s. 60-61; Hani, el-Hadaik, s. 644-646; Geniş bilgi için bkz. M. Emin Koç-Emre Polat, Nakşibendilik, s. 157-208, İst. 2014).Gelin görün ki sevgili okurlar İngiliz Sömürge Bakanlığının uşaklığını ve köpekliğini yapan bu din bozuntularının kitapları yıllardan beri bu millete bir Kur'an gibi okutturulup, ezberlettiriliyor. Oyun tamamen gerçek İslam olan Ehl-i Beyt sevgisinin Müslüman gönüllerden çıkarılmasıdır. Gerçek İslam yaşanmayınca da Müslüman'ın onun bunun oyuncağı olması ve sömürülmesi artık kaçınılmaz oluyor. Yıllardan beri oynanan oyun bundan ibaret değil mi?Sakife'de temeli atılan bu düşünce Muaviye ve Yezit'le dal budak salarak, Ahmet Sirhindilerle, Nakşilikle bugünlere dek geldi ve devam etmekte.Ilımlı İslam, BOP senaryosu, Dinlerarası Diyalog, Medeniyetler İttifakı derken sakallı, şalvarlı "dışı Müslüman, içi münafık ajanlar"la bu din bozgunculuğu son sürat devam etmektedir.Bugün ise bu oyun en ala şekilde; deccalizm tüm enstrümanlarını yanına alarak büyük bir karartma ile uygulanmakta.Yıllardan beri İslam coğrafyasında yapıla gelen ciddi bir Ehl-i Beyt düşmanlığıdır. Çünkü Ehl-i Beyt yoksa İslam da yoktur, din de yoktur, iman da yoktur, aşk da yoktur, vatan sevgisi de yoktur, bayrağın da anlamı yoktur, namus ayaklar altındadır, kişi olmayan dinini de az bir pahaya satabilmektedir.Hakikat kitabevine "Eshab-ı Kiram kitabında Muaviye lanetliyi göklere çıkarıp hakkında onlarca yalan hadis uyduruyorsunuz. Siz kime hizmet ediyorsunuz, din iman fukaraları" şeklinde mail attığımda aldığım cevap: "Lütfen kibar olunuz. Müslüman bir Müslüman'a bu şekilde hakaret edemez" şeklinde oldu. Cevaben kendilerine; "Kibarlık Allah'ın hakkını, hukukunu teslim etmek ve haykırmaktır, YezİT'e, Muaviye'ye ve bugünkü yardakçılarına sahip çıkmak değildir" şeklinde yazdığımda maalesef cevap alamadım sevgili okurlar.Sakife'de temeli atılan batıl ve bid'at anlayış maalesef bugünlere dek süregeldi. Elbette bu tersyüz edilmiş İslam anlayışı en çok batılın ve haçlı dünyasının işine yaradı. Müslümanlar fırkalara ayrılıp bölük pörçük olarak birbirlerini kırdılar. Gerçek İslam olan Ehl-i Beyt anlayışı devre dışı bırakılınca, Müslüman milletler adı İslam olan ama İslam'dan uzaktan yakından alakası olmayan bir din anlayışıyla; batılın ve haçlının kucağına oturarak onların sömürgesi oldular ve olmaya devam ediyorlar.Elbette hak ve hakikatin tekrar hükümdar olacağı, Zülfikar'ın kınından çıkacağı, tüm dünyanın adalete gark olacağı günler yakındır.Nerdesin, neredesin Ya Hanedan-ı Ehl-i Beyt İmam Mehdi Aleyhirresul?
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023