Prof. Dr. Haydar Baş Hocam diyor ki:
"Rabıta; Cenab-ı Hakk'ın tecelli ettiği ve bu sebeple nur, feyiz ve muhabbetle süslenmiş insan-ı kamilin gönlüne teveccüh etmek, bu sayede Hakka vuslat yolunda vesileye sarılmaktır. Gaye Allah'a yaklaşmak, Onun rızasını kazanmak, Onun ahlakıyla ahlaklanmaktır.
Her birimizin kalbi farklı farklı şeylerle doludur. Kiminin orada misafiri servetidir, evladıdır, eşidir, işidir. Kiminin ki Cenab-ı Hakk'ın Zatıdır, sıfatıdır, sevgisidir. Kalbinde serveti, işi vs. olan insanla sohbet edilirse, sohbet edileni hep o maddi aleme taşır. Ama kalbinde Hakkın muhabbeti olan insanla dost-arkadaş olunduğu zaman, o da Allah'a taşır. Yani "Allah'ı analım, Kur'an okuyalım" demeye gerek kalmıyor. Hâl olarak Allah'ın adı anılmaya başlanılıyor. Yapılan iş besmele ile yapılıyor. İşte bu rabıtadır.
Denilir ki "üzüm üzüme baka baka kararır." Sigara içilen bir yere gidilirse, orada sigara içmeyen insanın üzerine de sigara dumanı çöker. İçmeye gerek yok, o ortama girmek kâfidir. Gül dükkanına gidenlerin üzerine ise güzel kokular siner. Gül kokusu sürmeye gerek yoktur. Dükkana girmek kâfidir. Hakk'ın muhabbetini taşıyan gül kokulu insanların yanında olmak, onları düşünmek, onlarla beraber olmak, işte rabıta budur. Onlarla birlikte devam etmek, Hakk'a yürümektir.
Cenab-ı Hak, hidayet ve rahmetini enbiya ve evliya vasıtasıyla kullarına ulaştırmaktadır. O halde rabıta; hidayet ve rahmete ulaşmanın yolu ve metodudur. Rabıtaya "şirktir" diyerek karşı çıkanlar, Allah ile kul arasına kimse giremez diyenler bilmeden feyiz ve muhabbeti Cenabı Hakk'ın Zatına izafe etmek suretiyle kendileri şirke düşmektedirler." (Dua ve Zikir, Prof. Dr. Haydar Baş).
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın 2012 yılında İstanbul'da düzenlediği Şeb-i Arus, Mevlana'yı anma programında bu konuda şöyle söylemiştir:
"Namaza başlıyorsun, ettehiyyatü okuyorsun. Ettehiyyâtu lillâhi ve's-salevâtu ve't-tayyibâtu esselâmu aleyke eyyuhe'n-nebiyyu ve rahmetullâhi ve berakâtuhû...
Kime selam veriyoruz, Allah'ın sevgilisi Muhammed Mustafa'ya (s.a.a), nerede namazda. Ee madem vasıtaya ihtiyaç yok, Allah ile arana neden Muhammed Mustafa'yı (s.a.a) koyuyorsun. Yetmedi dahası var. Salli barik okuyorsun. Şimdi kalktın arana hem Muhammed Mustafa'yı (s.a.a), hem Âl-i Aba'sını koyuyorsun değil mi? Onları da koymadan namaz olmuyor. Onlara hem selam veriyorsun hem hamd ediyorsun. Allah ile arana Hz. İbrahim'den sonrasını koyuyorsun.
Şimdi soruyorum: Allah ile kul arasına kim girebilir?
Muhammed Mustafa'sı (s.a.a), Ehl-i Beyt'i ve yolundan gidenler..."
"Rabıtada, kul kendi varlığını terk edip insan-ı kamilin varlığına bürünerek, sanki ortada olan kendi değil de odur diye düşünerek onun eli ve dili ile Hakk'a yalvarmakta, münacaat etmektedir. Bu varlıktan soyunma hali nefsin terbiyesinde, ben davasından vazgeçmede en müessir yoldur.
Allah, nebilerin ve velilerin derece ve mertebesine göre, gönüllerine tecelli eder. O halde insan-ı kamile rabıta, onun etine kemiğine değil, onda tecelli eden Hakk'adır.
Cenab-ı Hak sebepleri hâlketmiştir. O'na vuslat da ancak sebeplere tevessül ile mümkündür.
Kulun Allah'a yakınlaşması mutlaka bir vasıta ile mümkündür. Bu vasıtalar sırasıyla resuller, nebiler, velilerdir. Kulun Allah'a yaklaşmasındaki bu husus Allah'ın kanunudur.
Peygamberimiz dahi Mirac'da Cenab-ı Hak ile görüşmeden evvel Sidre-i Müntahâ'ya kadar Hz. Cebrail ile gitmiştir. Oradan öteye Refref/Aşk ile seyrine devam etmiştir.
Yine Cenab-ı Hak meleklere "Adem'e secde edin" emrini verdi. Melekler bu emri hemen yerine getirdi. İblis ise kibirlendi ve kafirlerden oldu.
Allah "Adem'e secde edin" derken "ona tapın" mı diyor? Hayır. "Ben ona ruhumdan üfledim" buyuruyor.
Melekler bu nükteyi kavradı. "Evet, biz secde ediyoruz ama onun toprak kalıbına değil, ondaki ruha, Hakk'a secde ediyoruz" dediler.
Bu manayı yaşadığımız zaman Hak dostlarının ruh dünyasına tevessül etmekte neden bir beis olsun?
Allah (c.c) nasıl ki dünyayı aydınlatmada güneşi, yağmuru yağdırmada bulutu, bitkiyi bitirmede toprağı sebep olarak yaratmışsa, kulun vuslatında da insan-ı kamili beşeriyete ikram etmiştir." (Dua ve Zikir, Prof. Dr. Haydar Baş).
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -5- / 19.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -4- / 17.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -3- / 16.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -2- / 15.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli / 14.03.2022