Her nerede ve her ne zaman haktan-hukuktan söz edilse, ya da bu konu ile ilgili bir yazıya, bir konuşmaya rastlasam, merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın kulağımıza küpe olan o meşhur cümlesi derhal kulaklarımda çınlar:
"Hakkınıza sahip çıkın, eğer hakkınıza sahip çıkmazsanız, hakkınıza karşı en büyük haksızlığı kendiniz yapmış olursunuz."
Millet olarak haklarımıza sahip çıkıyor muyuz?
Millet olarak haklarımızın neler olduğunun farkında mıyız?
Hem yetki bakımından hem de ortak kaynakların keyfi kullanılması bakımından haklarımızı gasp edenleri tanıyor muyuz ve gasp edenlerden hesap sorabiliyor muyuz?
Devletin bir kurumu olan SAYIŞTAY'ın raporlarına göre kamu kurumlarında, kamu ihalelerinde ortaya çıkan yolsuzlukların, göz göre göre devletin uğratıldığı zararların haddi-hesabı yok.
Bunlardan basına en son yansıyanı ise, TCDD'de ortaya çıkarılan yolsuzluk rakamı 200 milyon doların çok çok üzerinde.
Devletin zarara uğratılması demek, bilerek ya da bilmeyerek, kasten veya sehven Hazine'nin soyulması ve soydurulması demek, hiç kuşkusuz milletin soyulması ve soydurulması demektir.
Her şey ortada iken, rakamlar bütün gerçekleri gözler önüne sermekte iken, verilen geçiş garantilerinde, uçuş garantilerinde, yatış garantilerinde devletin, dolayısıyla milletin resmen soyulduğu ve soydurulduğu ayan-beyan ortada iken, hala; "ne olmuşsa olmuş, ortaya bir eser çıkmış" diyerek bu soygunları savunanlar gerçekten kendi haklarına en büyük haksızlığı yapanlardır.
Sadece kendi haklarına en büyük haksızlığı yapmakla kalmıyorlar, topyekun koca bir milletin haklarına da en büyük haksızlığı yapmış oluyorlar.
Bu kadarla da kalmıyorlar, "Dert ektik yarınlara/ Borç taktık torunlara" başlığı ile daha önce yayınlanan yazımızda da detaylandırdığımız gibi, sadece bugün yaşayan insanlara karşı değil, gelecek nesillere, torunların torunlarına da bu haksızlığı yapmış oluyorlar.
Günden güne soframızdan çalınan peynirin, zeytinin, ekmeğin, cebimizden buharlaşan paranın ardına düşmeyerek, hakkımızı aramayarak gerçekten de hakkımıza karşı en büyük haksızlığı yapmaya devam ediyoruz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- “Damla bile değil idim Göle çevirdiler beni” / 02.04.2024
- Seherlerde istiğfar… / 01.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- “Damla bile değil idim Göle çevirdiler beni” / 02.04.2024
- Seherlerde istiğfar… / 01.04.2024