Yakın tarihte hala anlayamadığım daha doğrusu siyaset mantığıyla açıklanamayacak artı birilerine yıllarca açık kapı bırakacak üç olay var.
Birincisi (rahmetli) Erbakan Hocanın çıkışı…
1994 yılıydı yanılmıyorsam. Refah Partisi büyük bir yükseliş yakalamış. Yerel seçimlerde büyük başarı sağlamıştı. Erdoğan, Belediye Başkanı olmuştu. Halk Erbakan’a, yanındaki genç siyasetçilere ve ABD, AB karşıtı söylemlerine teveccüh ediyor, destekliyordu.
Aynen bugün olduğu gibi yine bir Salı günüydü. Parti başkanları, grup toplantısında konuşuyor. Ve hala birilerinin kendilerini haklı çıkarmak için kullandıkları o talihsiz açıklamayı yapıyor;
“…Türkiye, Refah Partisi ile Adil Düzen’e geçecek, bu kesin şart. Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak, tatlı mı olacak, kanlı mı olacak? 60 milyon buna karar verecek. Biz diyoruz ki, bu geçişi tatlı yapalım, bu geçişi barış içinde, bu geçişi yumuşak yapalım…”
Kim vardı o zamanlar Erbakan’ın yanında?
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Mehmet Ali Şahin, Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş, Abdüllatif Şener ve daha yüzlerce Erbakan’ı alkışlayıp ama Erbakan’a ve “Adil Düzenine” inanmayan kişiler. İnansalardı mirasa sahip çıkarlardı. Daha hayatta iken bile hocalarını satmazlardı…
İşte burada anlayamadığım, yılların siyasetçisi, darbe görmüşü Erbakan, neden böyle bir çıkış yaptı? Oyun yükseliyor, büyükşehirleri almışsın artı Türk siyasetini, yan ve direk etkenlerini iyi biliyorsun. Bu çıkış neden? Kadronu ise ölmeden önce sende gördün, ne hale geldi, kime hizmet ediyorlar? Haliyle bu kadronun, o zamanlar seni göklere çıkaranların nasıl kişiliklere sahip olduğunu da az çok biliyordun… Bu çıkışı neden yaptın?
İkincisi ise Mustafa Balbay.
Şimdilerde milletvekili seçilen ama artık adlarını da yazmaktan, hatırlamaktan sıkıldığımız bitmez davaların sanığı Mustafa Balbay. O zaman laik sistemin fedaisi, kutsayıcısı bir köşe yazarı.
Erbakan’ın yanında durup ama Erbakan’a inanmayanlar tarafından, belli bir süreç sonrasında kurulmuş olan AKP daha ilk seçimde iktidara geldi.
Halk Erbakan’ı, Adil Düzeni filan unutmuş, yer gök Tayyip, Tayyip sesleri ile çınlıyordu. Tabi bu işleyen bir sürecin parçasıydı. O yıllarda tabii afetler, krizler derken birileri de toplum içinde ve devlet kurumlarında bombalar patlatıyordu.
Bir ayrıntı daha; Tayyip Erdoğan gömlek çıkarmış, parti kurmuş, iktidar olmuş ama ne yandaşları, ne karşıtları Erdoğan’ın gömleği çıkardığına inanmadı hala da inanmıyor.
İşte onlardan biri olan Balbay, 2003’te Danıştay saldırısı sonrası, bugünlerde hakkında hiçbir iddia ve suçlama olmayan Hilmi Özkök paşa ile Erdoğan bir toplantı yapıyor. Bu toplantı sonrası Balbay “Genç Subaylar Rahatsız” yazısını yazıyor.
Yazıda şunu dedi, bunu dedi hiç önemi yok. Başlık bile AKP’ye yüzde 10, yüzde 20 oy kazandırmıştır ve halada bu tabir hafızalardadır.
Anlamadığım ise yıl 2003 genç subaylar rahatsız. Şimdi yıl 2012. Yani 9 yıl geçmiş. O günün genç subayları şimdi belki de albay en fazla tuğgeneral olmuştur. O genç subayların hemen hemen tüm komutanları ise hapiste. Demek ki, zaman her şeyin ilacı oluyormuş. Baksana dokuz yılda bu subayların bütün rahatsızlıkları geçmiş…
Üçüncüsü ise…
Deniz Baykal bir şekilde CHP başkanlığından uzaklaştırıldı. Kemal Kılıçtaroğlu geldi. Şunu yaptı, bunu yaptıyı geçtik. Yapılan bir şey yok ortada.
Çıktı ortaya “Ben Kürt sorununu çözeceğim” dedi. Tabi Erdoğan’ın yüzünde güller açtı. Çünkü birinci açılım çamura saplanmıştı. İkinci açılımı AKP yapamazdı. Ama doğuda bir açılım şarttı. BOP’un senaryosu bunu gerektiriyordu.
Erdoğan bile “Kürt” sorunu dediği konuya şimdi PKK sorunu diyerek, halk nazarında geçmişini örtmeye çalışırken, Kemal Bey kalkıp “Kürt” sorununu çözmek için 10 madde hazırlamış.
Kemal Bey! Erdoğan, kendini ABD’ye bir kaptırdı, kurtulamıyor. Sen ise hem kendini hem partini AKP’ye kaptırdın. Artık kurtulamazsın...
Birincisi (rahmetli) Erbakan Hocanın çıkışı…
1994 yılıydı yanılmıyorsam. Refah Partisi büyük bir yükseliş yakalamış. Yerel seçimlerde büyük başarı sağlamıştı. Erdoğan, Belediye Başkanı olmuştu. Halk Erbakan’a, yanındaki genç siyasetçilere ve ABD, AB karşıtı söylemlerine teveccüh ediyor, destekliyordu.
Aynen bugün olduğu gibi yine bir Salı günüydü. Parti başkanları, grup toplantısında konuşuyor. Ve hala birilerinin kendilerini haklı çıkarmak için kullandıkları o talihsiz açıklamayı yapıyor;
“…Türkiye, Refah Partisi ile Adil Düzen’e geçecek, bu kesin şart. Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak, tatlı mı olacak, kanlı mı olacak? 60 milyon buna karar verecek. Biz diyoruz ki, bu geçişi tatlı yapalım, bu geçişi barış içinde, bu geçişi yumuşak yapalım…”
Kim vardı o zamanlar Erbakan’ın yanında?
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Mehmet Ali Şahin, Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş, Abdüllatif Şener ve daha yüzlerce Erbakan’ı alkışlayıp ama Erbakan’a ve “Adil Düzenine” inanmayan kişiler. İnansalardı mirasa sahip çıkarlardı. Daha hayatta iken bile hocalarını satmazlardı…
İşte burada anlayamadığım, yılların siyasetçisi, darbe görmüşü Erbakan, neden böyle bir çıkış yaptı? Oyun yükseliyor, büyükşehirleri almışsın artı Türk siyasetini, yan ve direk etkenlerini iyi biliyorsun. Bu çıkış neden? Kadronu ise ölmeden önce sende gördün, ne hale geldi, kime hizmet ediyorlar? Haliyle bu kadronun, o zamanlar seni göklere çıkaranların nasıl kişiliklere sahip olduğunu da az çok biliyordun… Bu çıkışı neden yaptın?
İkincisi ise Mustafa Balbay.
Şimdilerde milletvekili seçilen ama artık adlarını da yazmaktan, hatırlamaktan sıkıldığımız bitmez davaların sanığı Mustafa Balbay. O zaman laik sistemin fedaisi, kutsayıcısı bir köşe yazarı.
Erbakan’ın yanında durup ama Erbakan’a inanmayanlar tarafından, belli bir süreç sonrasında kurulmuş olan AKP daha ilk seçimde iktidara geldi.
Halk Erbakan’ı, Adil Düzeni filan unutmuş, yer gök Tayyip, Tayyip sesleri ile çınlıyordu. Tabi bu işleyen bir sürecin parçasıydı. O yıllarda tabii afetler, krizler derken birileri de toplum içinde ve devlet kurumlarında bombalar patlatıyordu.
Bir ayrıntı daha; Tayyip Erdoğan gömlek çıkarmış, parti kurmuş, iktidar olmuş ama ne yandaşları, ne karşıtları Erdoğan’ın gömleği çıkardığına inanmadı hala da inanmıyor.
İşte onlardan biri olan Balbay, 2003’te Danıştay saldırısı sonrası, bugünlerde hakkında hiçbir iddia ve suçlama olmayan Hilmi Özkök paşa ile Erdoğan bir toplantı yapıyor. Bu toplantı sonrası Balbay “Genç Subaylar Rahatsız” yazısını yazıyor.
Yazıda şunu dedi, bunu dedi hiç önemi yok. Başlık bile AKP’ye yüzde 10, yüzde 20 oy kazandırmıştır ve halada bu tabir hafızalardadır.
Anlamadığım ise yıl 2003 genç subaylar rahatsız. Şimdi yıl 2012. Yani 9 yıl geçmiş. O günün genç subayları şimdi belki de albay en fazla tuğgeneral olmuştur. O genç subayların hemen hemen tüm komutanları ise hapiste. Demek ki, zaman her şeyin ilacı oluyormuş. Baksana dokuz yılda bu subayların bütün rahatsızlıkları geçmiş…
Üçüncüsü ise…
Deniz Baykal bir şekilde CHP başkanlığından uzaklaştırıldı. Kemal Kılıçtaroğlu geldi. Şunu yaptı, bunu yaptıyı geçtik. Yapılan bir şey yok ortada.
Çıktı ortaya “Ben Kürt sorununu çözeceğim” dedi. Tabi Erdoğan’ın yüzünde güller açtı. Çünkü birinci açılım çamura saplanmıştı. İkinci açılımı AKP yapamazdı. Ama doğuda bir açılım şarttı. BOP’un senaryosu bunu gerektiriyordu.
Erdoğan bile “Kürt” sorunu dediği konuya şimdi PKK sorunu diyerek, halk nazarında geçmişini örtmeye çalışırken, Kemal Bey kalkıp “Kürt” sorununu çözmek için 10 madde hazırlamış.
Kemal Bey! Erdoğan, kendini ABD’ye bir kaptırdı, kurtulamıyor. Sen ise hem kendini hem partini AKP’ye kaptırdın. Artık kurtulamazsın...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025