Balyoz kararı ile birlikte; Oslo süreci, verdiğimiz şehitler, kaçırılan öğretmenler, arkadan vurularak şehit edilen polisler, savcılar gibi PKK’nın gerçekleştirdiği terör eylemleri ve PKK’yı muhatap alan zihniyetler bir süreliğine ikinci plana düştü. Dikkat edin ikinci plan, diye tabir ettiğim konular hep terör, kan, ağlayan analar ve basiretsiz siyasilerdir. Terörün karşısında kim vardır? Asker. Yani “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” vardır. Balyoz kime vuruldu? Ordunun gerek emekli ve gerekse komuta kademesindeki subaylara. Bu subayların dine bakışları, hayat felsefeleri, yaşayış biçimleri, siyasi düşünceleri vs. bir noktaya kadar beni pek ilgilendirmiyor. Görevlerini yapıyorlar mı, yapmıyorlar mı, asıl mevzu budur.
Biz Oslo’ya dönelim ve şu soruyu soralım; CHP, Oslo’nun neresinde? Hemen solunda filan demeyin. Çünkü CHP’nin ne solculuğu kaldı, ne Atatürk’ün partisi olma özelliği filan. Ha isteyen kendini, istediği gibi tarif edebilir. Bence böyle…
CHP’nin eski başkanı bir şekilde başkanlıktan uzaklaştırıldı. Yerine büyük umutlarla Kemal Bey (Kılıçtaroğlu) getirildi. Hatta bu geliş anketlere bile yansımıştı ve CHP’nin oyu % 31’lere kadar yükselmişti. Ama Kemal Bey’in muhalefet anlayışı, iktidar yanlısı duruşları, Erdoğan’ı aklar vaziyetteki açıklamaları, Erdoğan’ın karşısında hafif sıklet kalışı ilk seçimde CHP’nin oyunu % 26’ya, şimdi (anketlere göre) % 19’lara düşürmüş durumda.
Bu düşüşün sebeplerinden biri de CHP’nin ve son başkanının terör konusunda bir politika ortaya koyamamaları, artı sözleri ile icraatlarının farklı oluşu artı PKK’nın ve sözcülerinin bir şekilde CHP ile bağlantılarının olmasıdır.
AKP nasıl ki, PKK sorununu “Kürt Sorunu” diyerek toplumsal bir harekete çevirmiş ve PKK’lı teröristleri muhatap alıp, onlara nasıl ki, siyasi bir zemin oluşturmuşsa, CHP’de AKP’nin yaptığı bu icraatların bir zamanlar babalığını yapmış. Şimdi ise koruyuculuğunu üstlenmiş durumdadır.
Hatırlarsanız PKK’nın kravatlı sözcülerini Meclis’e ilk sokan parti CHP’dir. Günümüze geldiğimizde, 2010 referandumu öncesi Kemal Bey, KCK operasyonlarını eleştiriyordu. Hatta çözüm için genel affa “evet” diyordu. Sonra muhalefetlik olsun diye kalkıp hükümetin Habur’daki davul, zurnalı terörist karşılamalarını eleştiriyordu.
Kemal bey, Afrika’da Sosyalist Enternasyonal Toplantılarına katıldı. Başkan yardımcısı oldu. BDP ise gözlemci. Nasıl ayırt edeceğiz sizi BDP’den? Hüseyin Aygün’ün “genç arkadaşları” polisimi arkadan vurdu. Kemal Bey ise Hüseyin Aygün’ün arkasında durdu. Bilmem hangi ilin CHP’li ilçe başkanının kızı dağda. Kemal Beyin yurt dışında PKK’lılarla buluştuğu bile fotoğraflandı.
Ve CHP’li Haluk Koç’un açıkladığı Oslo belgeleri ve mutabakat metni. Haluk Koç bu belgeleri İngiltere’den aldık, diyor. Ama başka kaynaklar bu belgelerin bizzat PKK militanları tarafından Brüksel’de verildiği iddia ediliyor. Ha, bu belgeler bir ülke için hayati önem taşıyor ama gel gör ki, bu belgeleri açıklayan siyasi anlayışın başındaki insanda bu sürece destek veriyor. Yani bu belgeler ve AKP iktidarının PKK ile masa başı muhabbeti vatandaş nezdinde inandırıcılığını yitiriyor veya değersizleşiyor. Çünkü ana muhalefette bu sürecin bir parçası. Bu belgeler hakkında siyasilerden ve medyadan ilginç yorum ve tepkiler geldi. Ama en ilginç tepki bir zamanlar medyada fanatik AKP’li olarak tanınan ve bu şöhretle AKP vekilliğine terfi eden Mehmet Metiner’den geldi. Metiner;
“Haluk Koç, Kılıçdaroğlu’nun üstünde biri değildir. Parti sözcüsüdür. Sayın Koç çıkıp hükümetimizi Oslo’daki müzakereler üzerinden vatan hainliğiyle suçlayacak, Sayın Kılıçdaroğlu da çıkıp başka açıklama yapacak. Biz hangi CHP’yi muhatap alacağız?.. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması arkasında durabilirse olumlu. Ama Haluk Koç’a da sus desin o zaman. Haluk Koç’a söz geçiremeyen bir başkan varsa, hangi CHP’yi muhatap alacağız.”
Kısaca; Haluk Koç gibi “ulusalcı” kanadı sustur ey Kemal Bey, diyor. Ne diyelim; Böyle iktidara böyle muhalefet…
Biz Oslo’ya dönelim ve şu soruyu soralım; CHP, Oslo’nun neresinde? Hemen solunda filan demeyin. Çünkü CHP’nin ne solculuğu kaldı, ne Atatürk’ün partisi olma özelliği filan. Ha isteyen kendini, istediği gibi tarif edebilir. Bence böyle…
CHP’nin eski başkanı bir şekilde başkanlıktan uzaklaştırıldı. Yerine büyük umutlarla Kemal Bey (Kılıçtaroğlu) getirildi. Hatta bu geliş anketlere bile yansımıştı ve CHP’nin oyu % 31’lere kadar yükselmişti. Ama Kemal Bey’in muhalefet anlayışı, iktidar yanlısı duruşları, Erdoğan’ı aklar vaziyetteki açıklamaları, Erdoğan’ın karşısında hafif sıklet kalışı ilk seçimde CHP’nin oyunu % 26’ya, şimdi (anketlere göre) % 19’lara düşürmüş durumda.
Bu düşüşün sebeplerinden biri de CHP’nin ve son başkanının terör konusunda bir politika ortaya koyamamaları, artı sözleri ile icraatlarının farklı oluşu artı PKK’nın ve sözcülerinin bir şekilde CHP ile bağlantılarının olmasıdır.
AKP nasıl ki, PKK sorununu “Kürt Sorunu” diyerek toplumsal bir harekete çevirmiş ve PKK’lı teröristleri muhatap alıp, onlara nasıl ki, siyasi bir zemin oluşturmuşsa, CHP’de AKP’nin yaptığı bu icraatların bir zamanlar babalığını yapmış. Şimdi ise koruyuculuğunu üstlenmiş durumdadır.
Hatırlarsanız PKK’nın kravatlı sözcülerini Meclis’e ilk sokan parti CHP’dir. Günümüze geldiğimizde, 2010 referandumu öncesi Kemal Bey, KCK operasyonlarını eleştiriyordu. Hatta çözüm için genel affa “evet” diyordu. Sonra muhalefetlik olsun diye kalkıp hükümetin Habur’daki davul, zurnalı terörist karşılamalarını eleştiriyordu.
Kemal bey, Afrika’da Sosyalist Enternasyonal Toplantılarına katıldı. Başkan yardımcısı oldu. BDP ise gözlemci. Nasıl ayırt edeceğiz sizi BDP’den? Hüseyin Aygün’ün “genç arkadaşları” polisimi arkadan vurdu. Kemal Bey ise Hüseyin Aygün’ün arkasında durdu. Bilmem hangi ilin CHP’li ilçe başkanının kızı dağda. Kemal Beyin yurt dışında PKK’lılarla buluştuğu bile fotoğraflandı.
Ve CHP’li Haluk Koç’un açıkladığı Oslo belgeleri ve mutabakat metni. Haluk Koç bu belgeleri İngiltere’den aldık, diyor. Ama başka kaynaklar bu belgelerin bizzat PKK militanları tarafından Brüksel’de verildiği iddia ediliyor. Ha, bu belgeler bir ülke için hayati önem taşıyor ama gel gör ki, bu belgeleri açıklayan siyasi anlayışın başındaki insanda bu sürece destek veriyor. Yani bu belgeler ve AKP iktidarının PKK ile masa başı muhabbeti vatandaş nezdinde inandırıcılığını yitiriyor veya değersizleşiyor. Çünkü ana muhalefette bu sürecin bir parçası. Bu belgeler hakkında siyasilerden ve medyadan ilginç yorum ve tepkiler geldi. Ama en ilginç tepki bir zamanlar medyada fanatik AKP’li olarak tanınan ve bu şöhretle AKP vekilliğine terfi eden Mehmet Metiner’den geldi. Metiner;
“Haluk Koç, Kılıçdaroğlu’nun üstünde biri değildir. Parti sözcüsüdür. Sayın Koç çıkıp hükümetimizi Oslo’daki müzakereler üzerinden vatan hainliğiyle suçlayacak, Sayın Kılıçdaroğlu da çıkıp başka açıklama yapacak. Biz hangi CHP’yi muhatap alacağız?.. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması arkasında durabilirse olumlu. Ama Haluk Koç’a da sus desin o zaman. Haluk Koç’a söz geçiremeyen bir başkan varsa, hangi CHP’yi muhatap alacağız.”
Kısaca; Haluk Koç gibi “ulusalcı” kanadı sustur ey Kemal Bey, diyor. Ne diyelim; Böyle iktidara böyle muhalefet…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025