Türk sinemasında yetmişli, seksenli yılların modasıydı; Adam yarala, vur veya çete kur. Sonra bir iki kaba kuvvet sonrası mahkeme ve bir müddet hapis. Sonra cezayı çektim, çıktım. Hem namlı, hem daha güçlü, şöhretli olarak.
Sonra nasıl olduysa gerçek hayata sirayet etti bu anlayış. Milletimiz çeşitli suçlarla yargılanana, suçlu bulunana, hapis yatana sahiplenmeye, onları kahramanlaştırmaya başladı. Yani suçu mahkemece kesinleşip, yüksek yargıda onaylanan kişileri omuzlarında taşımaya başladı bu millet. Demek ki, bir yerlerde sorun var…
İlk siyasette başladı bu anlayış. 90’lı yıllardı, adı sanı duyulmamış ama niyetleri kardeşi kardeşe düşürmek olanları CHP, Meclis’e soktu. O zaman ki, bağımsız yargı bu kişilerin eylem ve icraatlarından ötürü cezalarını kesti. Bir anda şöhret oldular. Birilerinin kahramanı oldular.
Sonra eşi Mardin’deki bir kilisede mum yakıp, dua eden Sayın Başbakanımız ise Mardin’e komşu Siirt’te “Camiler kışlamız…” şiirini okuduğu için hapis cezası almıştı. Hapse girişi muhteşem olduğu gibi çıkışı daha büyük bir muhteşemlik ve şöhretlik saçıyordu. Birileri muhtar olamaz, diyordu ama 10 yıldır Başbakan ve tek adamlığa oynuyor. Bu noktaya gelmesinin, bu şöhrete ulaşmasının sebeplerinden biri de yattığı o 4-5 aylık hapis. Çünkü bizim milletimiz yatanı seviyor işte…
Sonra bir senaryo gereği ordumuzun yaklaşık yüzde 15’i içeri atıldı. Kimsede “tık” yok. Silah arkadaşları bile “Ne yapıyorsunuz, hangi delille, belgeyle ordumun en mahrem yerlerine giriyor, generallerimi, subaylarımı içeri alıyorsunuz?” demedi. Bizim askerimizin, ordumuzun şöhrete ihtiyacı yoktur. Çünkü Türk askeri her zaman kahraman, haliyle şöhret sahibidir. Birilerinin iftirası bu şöhreti zedelemeyemez. Altının üstüne pislik bulaşması nasıl altının değerini düşürmezse aynen öyle…
Sonra bir KCK operasyonu başladı. Yıllardır hükümetin gözünün içine bakıp; Buraya Kürdistan bayrağı dikeceğiz, diyenlerin bir kısmı ani bir kararla toplanmaya başladı. Bir kısmı da mahkeme önlerinde toplanıp, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü aleyhine sloganlar atıp, kendilerince özgürlük şarkıları söylediler, söylüyorlar.
Bu noktada anlamadığım; CHP’li vekillerin o güruh içerisinde ne işi var. Hala akıllanmayacak mısınız?
Şimdi ise hapse girişi gibi çıkışı da kahramanlaştırılanların başında Aziz yıldırım geliyor. Bir yıldır süren mahkeme sonucu hapis ve yaklaşık 1,5 trilyon para cezası alan FB başkanı, Yargıtay kararına kadar serbest bırakıldı. Binlerce kişi omuzlarda taşıyor Başkanı. Hak yerini buldu, diye sloganlar atılıyor.
Aziz Yıldırımın serbest kaldığı gün, büyük geçinen bütün TV kanallarına bakıyorum, hep birilerine yaranma derdinde. Gerçekleri, olacak süreci kimse konuşmuyor. Üstü açık ifadelerle FB taraftarına yaranılmaya çalışılıyor.
Sonra gerekçeli kararda açıklandı. Başkandan, tercümanına kadar bütün FB yöneticileri ceza almış. Şimdi sen gerçekleri taraftardan saklarsan, yarın gerçekler karşısında o taraftar militan olur. Yargıyla taraftarı, taraftarla devleti karşı karşıya getirmiş olursun. Bunun bedeli de çok ağır olur…
Federasyonu soracak olursanız hükümetin ne diyeceğini bekliyor. Ona göre özerk federasyon, hür iradesiyle bir açıklama yapacaktır!!!
***
Başbakan’ın “kürtaj” tartışmaları nihayet sonuç verdi. Kürtaja devam… AKP’ye hayırlı olsun. Bunun yanında Sağlık Bakanlığı iki önemli (!) konuyu da gündeme aldı. Birincisi; Artık evlilik dışı çocuk doğurmaktan korkmanıza gerek yok. Çünkü Erdoğan hükümeti bu alanda devlete babalık yapma görevi verdi.
İkinci yeni bir uygulamadan bahsetti Sağlık Bakanı; Hastane test ve kayıtlarına göre; “Alo! Tebrikler baba oluyorsunuz… Alo! Tebrikler kızınız hamile.” Hattını devreye koyacaklarını anlattılar.
Tabi özgürlükçü dernekler ve kadınlar da; Bir iş yapıyorsanız tam yapın ve “Alo! Oğlunuz filanın kızını hamile bıraktı” hattını da devreye koyun, diye ilginç bir öneri getirdiler. Kürtajcı mantığıyla bakarsan makul gözüküyor. Hükümet bu çağrıyı da değerlendirecektir demokrasi adına…
***
İsrail’in zalim askerlerinin 8-10 yaşlarında bir çocuğu vahşice tekmeledikleri görüntüleri bütün TV kanalları yayınladı. İsrail bunu hep yapıyor.
Filistin’i geçmişte olduğu gibi bugün de dillerinden düşürmeyenlerden “çıt” yok. “Tık” zaten hiç olmadı. Evet, Erdoğan ve hükümetinden bahsediyorum. İsrail’in Filistin vahşeti hiç azalmadan, daha da vahşileşerek devam ediyor. Nerdesiniz? Neden sesiniz çıkmıyor?
En azında çıkın kameralar karşısına; “Kardeşlerimize zulüm yapılmasına rıza gösteremeyiz. Zalim İsrail. Aklını başına al. Gücümüzü test etmeye kalkma vs.” şeyler söyleyin de rahatlayalım gari…
Sonra nasıl olduysa gerçek hayata sirayet etti bu anlayış. Milletimiz çeşitli suçlarla yargılanana, suçlu bulunana, hapis yatana sahiplenmeye, onları kahramanlaştırmaya başladı. Yani suçu mahkemece kesinleşip, yüksek yargıda onaylanan kişileri omuzlarında taşımaya başladı bu millet. Demek ki, bir yerlerde sorun var…
İlk siyasette başladı bu anlayış. 90’lı yıllardı, adı sanı duyulmamış ama niyetleri kardeşi kardeşe düşürmek olanları CHP, Meclis’e soktu. O zaman ki, bağımsız yargı bu kişilerin eylem ve icraatlarından ötürü cezalarını kesti. Bir anda şöhret oldular. Birilerinin kahramanı oldular.
Sonra eşi Mardin’deki bir kilisede mum yakıp, dua eden Sayın Başbakanımız ise Mardin’e komşu Siirt’te “Camiler kışlamız…” şiirini okuduğu için hapis cezası almıştı. Hapse girişi muhteşem olduğu gibi çıkışı daha büyük bir muhteşemlik ve şöhretlik saçıyordu. Birileri muhtar olamaz, diyordu ama 10 yıldır Başbakan ve tek adamlığa oynuyor. Bu noktaya gelmesinin, bu şöhrete ulaşmasının sebeplerinden biri de yattığı o 4-5 aylık hapis. Çünkü bizim milletimiz yatanı seviyor işte…
Sonra bir senaryo gereği ordumuzun yaklaşık yüzde 15’i içeri atıldı. Kimsede “tık” yok. Silah arkadaşları bile “Ne yapıyorsunuz, hangi delille, belgeyle ordumun en mahrem yerlerine giriyor, generallerimi, subaylarımı içeri alıyorsunuz?” demedi. Bizim askerimizin, ordumuzun şöhrete ihtiyacı yoktur. Çünkü Türk askeri her zaman kahraman, haliyle şöhret sahibidir. Birilerinin iftirası bu şöhreti zedelemeyemez. Altının üstüne pislik bulaşması nasıl altının değerini düşürmezse aynen öyle…
Sonra bir KCK operasyonu başladı. Yıllardır hükümetin gözünün içine bakıp; Buraya Kürdistan bayrağı dikeceğiz, diyenlerin bir kısmı ani bir kararla toplanmaya başladı. Bir kısmı da mahkeme önlerinde toplanıp, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü aleyhine sloganlar atıp, kendilerince özgürlük şarkıları söylediler, söylüyorlar.
Bu noktada anlamadığım; CHP’li vekillerin o güruh içerisinde ne işi var. Hala akıllanmayacak mısınız?
Şimdi ise hapse girişi gibi çıkışı da kahramanlaştırılanların başında Aziz yıldırım geliyor. Bir yıldır süren mahkeme sonucu hapis ve yaklaşık 1,5 trilyon para cezası alan FB başkanı, Yargıtay kararına kadar serbest bırakıldı. Binlerce kişi omuzlarda taşıyor Başkanı. Hak yerini buldu, diye sloganlar atılıyor.
Aziz Yıldırımın serbest kaldığı gün, büyük geçinen bütün TV kanallarına bakıyorum, hep birilerine yaranma derdinde. Gerçekleri, olacak süreci kimse konuşmuyor. Üstü açık ifadelerle FB taraftarına yaranılmaya çalışılıyor.
Sonra gerekçeli kararda açıklandı. Başkandan, tercümanına kadar bütün FB yöneticileri ceza almış. Şimdi sen gerçekleri taraftardan saklarsan, yarın gerçekler karşısında o taraftar militan olur. Yargıyla taraftarı, taraftarla devleti karşı karşıya getirmiş olursun. Bunun bedeli de çok ağır olur…
Federasyonu soracak olursanız hükümetin ne diyeceğini bekliyor. Ona göre özerk federasyon, hür iradesiyle bir açıklama yapacaktır!!!
***
Başbakan’ın “kürtaj” tartışmaları nihayet sonuç verdi. Kürtaja devam… AKP’ye hayırlı olsun. Bunun yanında Sağlık Bakanlığı iki önemli (!) konuyu da gündeme aldı. Birincisi; Artık evlilik dışı çocuk doğurmaktan korkmanıza gerek yok. Çünkü Erdoğan hükümeti bu alanda devlete babalık yapma görevi verdi.
İkinci yeni bir uygulamadan bahsetti Sağlık Bakanı; Hastane test ve kayıtlarına göre; “Alo! Tebrikler baba oluyorsunuz… Alo! Tebrikler kızınız hamile.” Hattını devreye koyacaklarını anlattılar.
Tabi özgürlükçü dernekler ve kadınlar da; Bir iş yapıyorsanız tam yapın ve “Alo! Oğlunuz filanın kızını hamile bıraktı” hattını da devreye koyun, diye ilginç bir öneri getirdiler. Kürtajcı mantığıyla bakarsan makul gözüküyor. Hükümet bu çağrıyı da değerlendirecektir demokrasi adına…
***
İsrail’in zalim askerlerinin 8-10 yaşlarında bir çocuğu vahşice tekmeledikleri görüntüleri bütün TV kanalları yayınladı. İsrail bunu hep yapıyor.
Filistin’i geçmişte olduğu gibi bugün de dillerinden düşürmeyenlerden “çıt” yok. “Tık” zaten hiç olmadı. Evet, Erdoğan ve hükümetinden bahsediyorum. İsrail’in Filistin vahşeti hiç azalmadan, daha da vahşileşerek devam ediyor. Nerdesiniz? Neden sesiniz çıkmıyor?
En azında çıkın kameralar karşısına; “Kardeşlerimize zulüm yapılmasına rıza gösteremeyiz. Zalim İsrail. Aklını başına al. Gücümüzü test etmeye kalkma vs.” şeyler söyleyin de rahatlayalım gari…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025