Türkiye, sokulduğu tehlikeli süreçte hızla Hıristiyanlaştırılıyor. Misyonerlik çalışmaları; hükümet, medya, sözde sivil toplum kuruluşları, işbirlikçi cemaatler, AB ve ABD'nin de açık desteğiyle sonuca ulaşma noktasında epey mesafe katetti. Böyle bir destekçi ordusunu arkasına alıp da, başarılı olamayacak hangi faaliyet olabilir ki!
Şöyle bir düşünün; işbaşındaki Hükümet, istenilen yasal düzenlemeleri ve hatta bizzat Başbakan'ın özel girişimleriyle her türlü desteği sağlıyor. Çıkarılan yasalarla yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye'de cami açmak kilise açmaktan daha zor hale getiriliyor. Cami açmak gericilik, kilise açmak ise erdem olarak topluma lanse ediliyor. Ve bizzat Başbakan Erdoğan misyonerlerin en büyük projelerinden birisini hayata geçiriyor ve Antalya'da "misyonerlerin karargahı" konumundaki Dinler Bahçesi'ni büyük bir tören ve gururla açıyor. Sonra o Dinler Bahçesi'nde ilköğretim çağındaki, geleceğimiz olan çocuklarımıza Hıristiyanlık aşılama seansları tatbik ediliyor. İlköğretim müfredatından zorunlu din dersini kaldırıp, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği zorla dikte ettirdiği yetmemiş gibi, bir de uygulamalı Hıristiyanlık dersi verdiriyor hükümet. Okullarında "abdest almayı, Fatihayı, imanın ve İslam'ın şartlarını" öğrenmesine izin verilmeyen 10-11 yaşındaki çocuklarımıza uygulamalı olarak Pazar ayini dersi veriliyor, papazın okuduğu dua ve ilahiler ezberletiliyor.
Medya, tüm organlarıyla Misyonerlik faaliyetlerini ve Hıristiyanlığı özendiriyor, halkın onlara yaklaşımını olumlu yönde yönlendiriyor. Bu da yetmiyor, Müslümanlığı ve İslam'ı "itici" gösterebilmek için elinden gelen tüm gayreti sarfediyor. Kurban Bayramı'nda dini vecibelerini yerine getirerek kurban kesen Müslüman vatandaşları "AB yolundaki Türkiye'nin karanlık yüzü, vahşet ve katliam yapmakla" suçlayan medya, Hıristiyanların Noel ayinlerini haber bültenlerinde uzun uzun aktarıp, gazetelerde manşetten duyuruyor. İmam ve başörtüsü görünce tüyleri diken diken olan medya, papaz görünce hürmetten ne yapacağını şaşırıyor. Kendi dini gün ve bayramlarını tartışmaya açıp, her birine yeni bir kulp takmak konusunda uzmanlaşan köşe yazarları, Noel için evlerini süsleyip, sipariş ettikleri çam ağacı ve hindiyi büyük bir gururla yazıyorlar. Müslümanın kestiği kurban onların bir taraflarına batarken, Hıristiyanların "hindisi" kursaklarına takılmıyor.
Sözde sivil toplum kuruluşları ve işbirlikçi kurum ve cemaatlerin yediği haltları anlatmaya bile gerek yok. Onlar zaten misyonerler ile teşrik-i mesai halinde.
Toplum da bu tehlikeli ve topyekûn desteklenen Hıristiyanlaştırma sürecinden ister istemez etkileniyor.
Artık, Noel ayinlerinde Kilise sıralarını Hıristiyanlardan çok, başörtülü özenti ve boşluk içerisindeki Müslüman kızlar dolduruyor. Papazın duasına artık sadece Hıristiyanlar değil, başörtülü kızlar da "amen" diye eşlik ediyor.
Böyle bir ortamda onlar amacına ulaşmayacak da kim ulaşacak!
Şöyle bir düşünün; işbaşındaki Hükümet, istenilen yasal düzenlemeleri ve hatta bizzat Başbakan'ın özel girişimleriyle her türlü desteği sağlıyor. Çıkarılan yasalarla yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye'de cami açmak kilise açmaktan daha zor hale getiriliyor. Cami açmak gericilik, kilise açmak ise erdem olarak topluma lanse ediliyor. Ve bizzat Başbakan Erdoğan misyonerlerin en büyük projelerinden birisini hayata geçiriyor ve Antalya'da "misyonerlerin karargahı" konumundaki Dinler Bahçesi'ni büyük bir tören ve gururla açıyor. Sonra o Dinler Bahçesi'nde ilköğretim çağındaki, geleceğimiz olan çocuklarımıza Hıristiyanlık aşılama seansları tatbik ediliyor. İlköğretim müfredatından zorunlu din dersini kaldırıp, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği zorla dikte ettirdiği yetmemiş gibi, bir de uygulamalı Hıristiyanlık dersi verdiriyor hükümet. Okullarında "abdest almayı, Fatihayı, imanın ve İslam'ın şartlarını" öğrenmesine izin verilmeyen 10-11 yaşındaki çocuklarımıza uygulamalı olarak Pazar ayini dersi veriliyor, papazın okuduğu dua ve ilahiler ezberletiliyor.
Medya, tüm organlarıyla Misyonerlik faaliyetlerini ve Hıristiyanlığı özendiriyor, halkın onlara yaklaşımını olumlu yönde yönlendiriyor. Bu da yetmiyor, Müslümanlığı ve İslam'ı "itici" gösterebilmek için elinden gelen tüm gayreti sarfediyor. Kurban Bayramı'nda dini vecibelerini yerine getirerek kurban kesen Müslüman vatandaşları "AB yolundaki Türkiye'nin karanlık yüzü, vahşet ve katliam yapmakla" suçlayan medya, Hıristiyanların Noel ayinlerini haber bültenlerinde uzun uzun aktarıp, gazetelerde manşetten duyuruyor. İmam ve başörtüsü görünce tüyleri diken diken olan medya, papaz görünce hürmetten ne yapacağını şaşırıyor. Kendi dini gün ve bayramlarını tartışmaya açıp, her birine yeni bir kulp takmak konusunda uzmanlaşan köşe yazarları, Noel için evlerini süsleyip, sipariş ettikleri çam ağacı ve hindiyi büyük bir gururla yazıyorlar. Müslümanın kestiği kurban onların bir taraflarına batarken, Hıristiyanların "hindisi" kursaklarına takılmıyor.
Sözde sivil toplum kuruluşları ve işbirlikçi kurum ve cemaatlerin yediği haltları anlatmaya bile gerek yok. Onlar zaten misyonerler ile teşrik-i mesai halinde.
Toplum da bu tehlikeli ve topyekûn desteklenen Hıristiyanlaştırma sürecinden ister istemez etkileniyor.
Artık, Noel ayinlerinde Kilise sıralarını Hıristiyanlardan çok, başörtülü özenti ve boşluk içerisindeki Müslüman kızlar dolduruyor. Papazın duasına artık sadece Hıristiyanlar değil, başörtülü kızlar da "amen" diye eşlik ediyor.
Böyle bir ortamda onlar amacına ulaşmayacak da kim ulaşacak!
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012