Hep aynı terane

Klasikleşmiş ve ezberlediğimiz siyaset programlarının içerikleri ilgimizi çekmese de, yapılan kavgalar gelin kaynana programlarını aratmayacak türde olduğundan dolayı bir türlü zapping yapamayız ve reytingleri hep yüksek çıkar.

Senaryolar hep aynıdır:

Gong çalar, yarışma başlar...

- Siz iktidardan önce hani başörtüsü sorununu çözeriz diyordunuz, hani namusunuzdu, ne oldu, niye milleti kandırıyorsunuz?

- Biz bir kere öyle bir şey demedik efendim(yalana bak), biz ekonomiyi düzeltiriz demiştik! Hem siz onu boş verin, siz değil misizin bizi Gümrük Birliği'ne sokup yüz milyar dolar zarara sokan?

- Bırakın efendim bunları, parsel parsel sattınız ülkeyi, bunların hesabını verin siz...

- Sattık ama niye, hele bir sor!

- Niye efendim, niye???

- Niye sattık!!! Ne sattıysak bu ülke için sattık, yoksa aldığımız borçları nasıl faiziyle geri öderdik efendim. Şimdi bunların sırası değil, bu kardeşler niye konuşmuyor, bunlar değil miydi Apo'yu affeden koalisyonun ortakları, bunlar değil miydi milliyetçi geçinip Kopenhag kriterlerine imza atanlar, hatta başörtüsü sorununu Antalya milletvekilinin başını açıp Meclis'e sokarak çözen de bunlardı değil mi, bunlar konuşsun...

- Efendim biz...

- Kardeşim hala savunuyorsunuz kendinizi yav, siz yaptınız işte, ne geveleyip duruyorsunuz.

- Üslubunuzu doğru ayarlayın sayın milletvekili, para için bir o yana bir bu yana geçen siz değil misiniz, konuşun bakalım tüm Türkiye önünde bunları, bırakın Kopenhagı mopenhagı şimdi, Apo'yu da biz affetmedik, aha bunlar yaptı...

- Kardeşim sizin imzanız yok mu o belgenin altında, ne konuşuyorsun sen. Sanki ben tek başıma affettim adamı...

- Efendim siz de geçen seçimlerde bizim partideydiniz, siz daha iyi bilirsiniz...

- Ben bilmem iktidar konuşsun, teröristbaşının tekrar yargılanmasına gıkını çıkarmayan onlar...

- Ben onu bunu bilmem "ben değiştim", o kadar...

- Ben muhalefetim kardeşim, Atatürk'ün partisindenim, bu adamlar değişmedi, hala şeriatçı, Atatürk'ün kurduğu Meclis'e türban sokmak istiyorlar...

- Kardeşim demeyin şöyle yav, adam türbanın 'T'sinden bahsetmiyor, ben değiştim diyor, sen adamı şeriatçı diye ak'layıp paklıyorsun... Millet de bunları takiyye yapıyor zannediyor, adam buz gibi de değişmiş işte...

- Evet evet, bu adamın zamanında Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Başbakan kilise açtı yav, ne şeriatı...

- Sen sus bakalım, senin başkanın değil miydi "Rektörler türbanlı kızlarımızın karşısında selam duracak" deyip de Türkiye'yi karıştıran. Her şey sizin başınızın altından çıktı. Çekiç güce de önce sövdünüz, sonra iktidara gelince en büyük destekçisi siz oldunuz. İktidara geldiniz de ne oldu sanki, yine aynı terane...

- Hepiniz susun, ben gencim sıra bende, iktidar zaten çatırdıyor, ben partimi bile değiştirdim kardeşim, o kendini değiştirmiş çok mu!.. Ben yeni partimin başına geçtim, anavatanı biz kurtaracaz...

- Ben dinlerarası diyaloğu destekliyorum, oy potansiyelim var elhamdülillah, konuşmam da güzel, emniyetten torpilim de var, hatta reklam bile verdim ulusal televizyonlara. Ben bazıları gibi hortumcu da değilim zaten.

- Kardeşim bir öylesin bir böyle yav, dün başka bir şey söylüyordun sen.

- Bırakın bunları kardeşim yolsuzluktan bahsedelim...

- Sen bana mı laf atıyorsun kardeşim, ben siyasi gücümden dolayı deşifre edildim, yoksa gül gibi siyaset yapıyorduk işte, iki üç kontör çalmışsak ne olmuş yani, senin başbakanın da seçim gezilerine H..T.'ın helikopteriyle gitmedi mi, güya bir de iktidar oldunuz...

- Hepiniz susun kardeşim, hanginizin bir projesi var, hep senaryo, hep kandırmaca, dalavere. Hanginizin iktidar dışında bir politikası var!.. Hanginiz iktidara gelse aynı şeyleri yapacak...

Evet maalesef hemen hemen bütün siyasi programlar aynı formatta ve bugüne kadar başa geçmiş bütün siyasi partiler de aynı zihniyette. ABD'ye teslim bir dış politika, AB boyunduruğunda bir iç politika ve IMF'ye emanet bir ekonomi. Kıblesini Vatikan'a çevirenlerin dini yıpratma çabaları ve bu kişilerin oy uğruna buldukları destek de cabası...

Günlük hayatta herşeyi aklımıza mantığımıza göre tasarlayıp en ince ayrıntısına kadar düşünen, hesap yapan biz, maalesef sandık başına gittiğimizde bütün mantığımızı ve yaşadıklarımızı bir kenara itip, ülkeyi her yönden iflasın eşiğine getiren, birkaç iktidar eskitip hiçbir şey ispat edememiş partiye yine oyumuzu veriyoruz.

Çünkü çok çabuk unutan ve duygularıyla hareket eden bir milletiz biz. Zaten hep bu gönlümüzün kurbanı olmuyor muyuz?

Ama kendi kendinize bir söz verin.

"Planı olmayan, projesi olmayan, sadece medyada pohpohlanan, Avrupa'nın ABD'nin uşağı partilere oy vermeyeceğim" diye.

Bir söz daha verin "bugüne kadar başa geçip de Türkiye'yi makus talihinden halen vazgeçirememiş bir partiye oy vermeyeceğim" diye.

Zaten, arif olan için geriye kaç parti kalıyor ki...