Adem BAŞ
Ruhen ve moralmen çökmüş Trabzonspor taraftarının o eski ruhu ve Trabzonspor aşkını 2002 yılında yakalamasını, Trabzonspor'un Türk futbolunu eski zamanlarda olduğu gibi Avrupa'da en iyi şekilde temsil etmesini ve aynı zamanda Türkiye'de de liglerin hakimi olmasını canı gönülden istiyor ve arzu ediyoruz.
Peki eski Trabzonspor ile şimdiki Trabzonspor'un arasındaki fark neydi?
Şenol'uyla, Dozer Cemiliyle Turgayıyla... hemen hemen tamamı Trabzonlu olan, takımı için, şehri için, forması için terini son damlasına kadar akıtan efsane bir kadro vardı.
Kendi içimizdeki değerler varken, sen git! milyonlarca dolara Avrupa'nın değişik ülkelerinden futbolcu al, o da çıksın sahaya topunu oynasın, oynarken de sadece alacağı parayı düşünsün. Şimdi gel de bu oyunculardan efsane kadronun elde ettiği başarıları bekle...
Hemen belirteyim; bizim yabancı oyunculara karşı hiç bir ard niyetimiz yok. Biz sadece, o eski ruhun, forma aşkının yine Trabzonlu oyuncularla gerçekleşeceğini, efsanenin ancak kendi içimizden çıkaracağımız futbolcularımızla geri döneceğini, bize bizden başkasının faydası olmayacağını savununlardanız.
Gençlerbirliği-Trabzonspor maçı sonrası 'haksız bir beraberlik aldık' diye gözyaşlarına hakim olamayan Hasan'ı bir düşünün!.. Bize böyle oyuncular yani, yendiği zaman sevinmesini, yenildiği zaman üzülmesini bilen, parayı değil, takımın başarısını ön planda tutan oyuncular lazım.
Bir düşünün; hala, Trabzonspor'un o eski günlerini o eski başarılarını anlatıyoruz.
Trabzonspor'umuzun Türk futbolunu Avrupa'da çok iyi temsil ettiği günler, ligde üst üste bordo mavili ellerde havaya kalkan kupalar anılarımızdan silinmedi. Şimdi ise orta sıralardan kurtulmaya çalışan bir Trabzonspor var ortada...
Eskiden kendi sahasında tek kale oynayan bir Trabzonspor vardı; şimdi ise defansif futbolu benimseyen bir Trabzonspor var.
Eskiden yönetimiyle, taraftarıyla, futbolcusuyla, birlik ve beraberlik içinde bir Trabzonspor vardı. Şimdi ise yönetim tartışmaları, futbolcu çekişmeleri var.
O zamanlar rakiplerin sahaya çıktığı zaman ayaklarını titreten bir Avni Aker vardı. Şimdi ise puanların bol keseden dağıtıldığı bir Avni Aker var. Bunun gibi çok şeyler saymamız mümkün.
Tüm olumsuzluklara rağmen yine de başarılı olacağımızı eski günlerdeki gibi olmasa da kafaya oynayabilecek bir takımı oluşturmanın imkânsız olmadığına canı gönülden inanıyor ve diyoruz ki:
"Tek yürek-tek bilek, kol-kola ve omuz-omuza olmalıyız. Yönetimden taraftarına, futbolcusundan teknik heyetine; yani tüm camia bunu yapmak zorundayız" 2002 yılında o fırtınalı yıllara geri dönme umuduyla...
Ruhen ve moralmen çökmüş Trabzonspor taraftarının o eski ruhu ve Trabzonspor aşkını 2002 yılında yakalamasını, Trabzonspor'un Türk futbolunu eski zamanlarda olduğu gibi Avrupa'da en iyi şekilde temsil etmesini ve aynı zamanda Türkiye'de de liglerin hakimi olmasını canı gönülden istiyor ve arzu ediyoruz.
Peki eski Trabzonspor ile şimdiki Trabzonspor'un arasındaki fark neydi?
Şenol'uyla, Dozer Cemiliyle Turgayıyla... hemen hemen tamamı Trabzonlu olan, takımı için, şehri için, forması için terini son damlasına kadar akıtan efsane bir kadro vardı.
Kendi içimizdeki değerler varken, sen git! milyonlarca dolara Avrupa'nın değişik ülkelerinden futbolcu al, o da çıksın sahaya topunu oynasın, oynarken de sadece alacağı parayı düşünsün. Şimdi gel de bu oyunculardan efsane kadronun elde ettiği başarıları bekle...
Hemen belirteyim; bizim yabancı oyunculara karşı hiç bir ard niyetimiz yok. Biz sadece, o eski ruhun, forma aşkının yine Trabzonlu oyuncularla gerçekleşeceğini, efsanenin ancak kendi içimizden çıkaracağımız futbolcularımızla geri döneceğini, bize bizden başkasının faydası olmayacağını savununlardanız.
Gençlerbirliği-Trabzonspor maçı sonrası 'haksız bir beraberlik aldık' diye gözyaşlarına hakim olamayan Hasan'ı bir düşünün!.. Bize böyle oyuncular yani, yendiği zaman sevinmesini, yenildiği zaman üzülmesini bilen, parayı değil, takımın başarısını ön planda tutan oyuncular lazım.
Bir düşünün; hala, Trabzonspor'un o eski günlerini o eski başarılarını anlatıyoruz.
Trabzonspor'umuzun Türk futbolunu Avrupa'da çok iyi temsil ettiği günler, ligde üst üste bordo mavili ellerde havaya kalkan kupalar anılarımızdan silinmedi. Şimdi ise orta sıralardan kurtulmaya çalışan bir Trabzonspor var ortada...
Eskiden kendi sahasında tek kale oynayan bir Trabzonspor vardı; şimdi ise defansif futbolu benimseyen bir Trabzonspor var.
Eskiden yönetimiyle, taraftarıyla, futbolcusuyla, birlik ve beraberlik içinde bir Trabzonspor vardı. Şimdi ise yönetim tartışmaları, futbolcu çekişmeleri var.
O zamanlar rakiplerin sahaya çıktığı zaman ayaklarını titreten bir Avni Aker vardı. Şimdi ise puanların bol keseden dağıtıldığı bir Avni Aker var. Bunun gibi çok şeyler saymamız mümkün.
Tüm olumsuzluklara rağmen yine de başarılı olacağımızı eski günlerdeki gibi olmasa da kafaya oynayabilecek bir takımı oluşturmanın imkânsız olmadığına canı gönülden inanıyor ve diyoruz ki:
"Tek yürek-tek bilek, kol-kola ve omuz-omuza olmalıyız. Yönetimden taraftarına, futbolcusundan teknik heyetine; yani tüm camia bunu yapmak zorundayız" 2002 yılında o fırtınalı yıllara geri dönme umuduyla...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.