1984 yılında kurulan TOKİ, özellikle son yıllarda gündemden düşmüyor. Gündemde bu kadar yer işgal etmesinin sebebi hizmet değil, TOKİ’nin bağlı olduğu bakanlık, verdiği ihaleler, ihale bedelleri, ihalelerin kimlere verildiği, ihale alanlar, yapılan konutların maliyeti ve kaça satıldıkları artı kura çekimleri vs.
Tabi bu iddialar hakkında hükümet yetkililerin verdiği cevaplar ise ayrı gündem ve ilginçlikler ortaya koyuyor.
Samsun’da doğal afet yaşanmış, dere yatağına yapılan TOKİ konutlarında birçok insan boğularak hayatını kaybetmişti. Hükümet yetkilileri ise bu konutlar olmasaydı daha fazla can kaybı yaşanırdı, diye insan hayatına verdikleri önemi (!) dile getirmişlerdi.
Sonra TOKİ’de birinci ve bodrum kat isyanları başladı. Hükümet yine “herkes haddini bilecek. Kapıcı olan haliyle bodrumda oturacak” anlayışını ortaya koydu.
Çevre ve şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktar’ın TOKİ ile ilgili verdiği şu bilgiler düşündürücüdür: “TOKİ uygulamaları kapsamında satışı gerçekleşen konutlardan, 2003 - 1 Haziran 2012 tarihleri arasında yaklaşık 15 bin 600 hak sahibi, konut iadesinde bulunmuş ve kendilerine yaklaşık 383 milyon lira ödeme yapılmıştır.”
Van’daki depremin ardından “bu topraklara çivi bile çakılmaz” tespitlerine rağmen TOKİ’nin 11 ayda yaptığı binlerce konut, muhalif yazarlar tarafından bile alkışlandı. Ama bu konutların kaç liraya yaptırıldığı ortaya çıkınca yine aynı iddialar konuşulmaya başlandı.
Şimdilerde ise hükümetin “kentsel dönüşüm” dediği ama öncelikli olarak seçilen bölgeler, ihale bedelleri artı bu ihaleleri kimin, ne şekilde yapacağına bakarak “rantsal dönüşüm” olarak adlandırabileceğimiz projeler başladı.
Bu iddia ve tartışmalar Meclis’e de taşındı. Medyada yer alan haberlere göre Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, KC Group adlı bir firmanın yolsuzluk yaptığını açıklayarak, TOKİ’yi 55-60 milyon TL zarara uğratıldığını, belirtmesi üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından “azarlandığını” belirtti. Bayraktar, Erdoğan’ın gazetelerdeki açıklamalarını görünce kendisine, “Niye açıklıyorsun, niye açık veriyorsun” dediğini ifade etti. “Ancak, Başbakan’ın da beni azarlamasına alınmadım, kızmadım. Başbakan’ın bana kızacağını da açıklama yaptıktan sonra tahmin etmiştim” dedi.
Bakan Bayraktar, basın toplantısından sonra bazı bürokratları tarafından “Başbakan size yine kızacak. Niçin Başbakan’ın size kızdığını söylediniz. Bu haberler gazetelerde yayınlanınca yine zor durumda kalırsınız” denilerek uyarıldı. Durumu değerlendiren Bayraktar, çözüm olarak toplantıya katılan gazetecilerin tek tek aranıp, bakanın, Başbakanla ilgili sözlerinin, basın toplantısı kapsamı dışında tutulmasını ve yazılmamasını istediler.”
Tabi bu haber ve yapılan yorumlar üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar; “… Safsatalara, boş laflara itibar etmeyin” açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı bu yaşanılanlarla ilgili olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “yürütmenin başı” olarak tanımlarken Erdoğan, Kılıçtaroğlu’na daha sert çıktı. “Bizi bu konuda en son itham edecek sizsiniz. Önce kendi geçmişine bak. SSK’yı nasıl batırdın onu anlat” yaklaşımını koydu.
Ortaya çıkan tablo ise bizi yönetenler hep bir şeyleri berbat etmişler. Kendilerini aklamak yerine, haklarındaki iddiaları deliller ile çürütmek yerine birbirlerine “seninki benden kara” yaklaşımı gösteriyorlar.
Ama bu tartışmalarda Başbakanın kullandığı bir cümle var ki, kabul edilemez. Kılıçtaroğlu’nu itham etmek için; Mezhebinden, meşrebinden ne kadar adam varsa doldurdun SSK’ya” diyor. Kılıçtaroğlu “Alevi”. Başbakanın her fırsatta bunu gündem etmesi haliyle saf bir düşünce değil art niyettir. Sonra Kılıçtaroğlu’nun “Alevi” olması onu küçültmeyeceği gibi AKP hakkındaki yolsuzluk iddialarını da temize çıkarmaz.
Eğer konu geçmişse Erdoğan Bayraktar’da Bakan olmadan önce TOKİ’nin başındaydı. Hatta Bayraktar, TOKİ ile iddialar üzerine “Hakkımda bir dava, soruşturma açılmışsa istifa edeceğim, etmezsem şerefsizim” demişti.
Başbakanlık Denetleme Kurulu, TOKİ’yi inceledi. Devlet arsalarının değerinin düşük, inşaat masrafının yüksek gösterildiğini belirledi. Devletin bundan zararı 774 milyon TL olduğunu açıkladı. Artık gerisi Bayraktar’a kalmış.
Akrabalara gelince… Boş ver gelmeyelim… Hepsinin ki birbirinden kara…
Tabi bu iddialar hakkında hükümet yetkililerin verdiği cevaplar ise ayrı gündem ve ilginçlikler ortaya koyuyor.
Samsun’da doğal afet yaşanmış, dere yatağına yapılan TOKİ konutlarında birçok insan boğularak hayatını kaybetmişti. Hükümet yetkilileri ise bu konutlar olmasaydı daha fazla can kaybı yaşanırdı, diye insan hayatına verdikleri önemi (!) dile getirmişlerdi.
Sonra TOKİ’de birinci ve bodrum kat isyanları başladı. Hükümet yine “herkes haddini bilecek. Kapıcı olan haliyle bodrumda oturacak” anlayışını ortaya koydu.
Çevre ve şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktar’ın TOKİ ile ilgili verdiği şu bilgiler düşündürücüdür: “TOKİ uygulamaları kapsamında satışı gerçekleşen konutlardan, 2003 - 1 Haziran 2012 tarihleri arasında yaklaşık 15 bin 600 hak sahibi, konut iadesinde bulunmuş ve kendilerine yaklaşık 383 milyon lira ödeme yapılmıştır.”
Van’daki depremin ardından “bu topraklara çivi bile çakılmaz” tespitlerine rağmen TOKİ’nin 11 ayda yaptığı binlerce konut, muhalif yazarlar tarafından bile alkışlandı. Ama bu konutların kaç liraya yaptırıldığı ortaya çıkınca yine aynı iddialar konuşulmaya başlandı.
Şimdilerde ise hükümetin “kentsel dönüşüm” dediği ama öncelikli olarak seçilen bölgeler, ihale bedelleri artı bu ihaleleri kimin, ne şekilde yapacağına bakarak “rantsal dönüşüm” olarak adlandırabileceğimiz projeler başladı.
Bu iddia ve tartışmalar Meclis’e de taşındı. Medyada yer alan haberlere göre Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, KC Group adlı bir firmanın yolsuzluk yaptığını açıklayarak, TOKİ’yi 55-60 milyon TL zarara uğratıldığını, belirtmesi üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından “azarlandığını” belirtti. Bayraktar, Erdoğan’ın gazetelerdeki açıklamalarını görünce kendisine, “Niye açıklıyorsun, niye açık veriyorsun” dediğini ifade etti. “Ancak, Başbakan’ın da beni azarlamasına alınmadım, kızmadım. Başbakan’ın bana kızacağını da açıklama yaptıktan sonra tahmin etmiştim” dedi.
Bakan Bayraktar, basın toplantısından sonra bazı bürokratları tarafından “Başbakan size yine kızacak. Niçin Başbakan’ın size kızdığını söylediniz. Bu haberler gazetelerde yayınlanınca yine zor durumda kalırsınız” denilerek uyarıldı. Durumu değerlendiren Bayraktar, çözüm olarak toplantıya katılan gazetecilerin tek tek aranıp, bakanın, Başbakanla ilgili sözlerinin, basın toplantısı kapsamı dışında tutulmasını ve yazılmamasını istediler.”
Tabi bu haber ve yapılan yorumlar üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar; “… Safsatalara, boş laflara itibar etmeyin” açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı bu yaşanılanlarla ilgili olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “yürütmenin başı” olarak tanımlarken Erdoğan, Kılıçtaroğlu’na daha sert çıktı. “Bizi bu konuda en son itham edecek sizsiniz. Önce kendi geçmişine bak. SSK’yı nasıl batırdın onu anlat” yaklaşımını koydu.
Ortaya çıkan tablo ise bizi yönetenler hep bir şeyleri berbat etmişler. Kendilerini aklamak yerine, haklarındaki iddiaları deliller ile çürütmek yerine birbirlerine “seninki benden kara” yaklaşımı gösteriyorlar.
Ama bu tartışmalarda Başbakanın kullandığı bir cümle var ki, kabul edilemez. Kılıçtaroğlu’nu itham etmek için; Mezhebinden, meşrebinden ne kadar adam varsa doldurdun SSK’ya” diyor. Kılıçtaroğlu “Alevi”. Başbakanın her fırsatta bunu gündem etmesi haliyle saf bir düşünce değil art niyettir. Sonra Kılıçtaroğlu’nun “Alevi” olması onu küçültmeyeceği gibi AKP hakkındaki yolsuzluk iddialarını da temize çıkarmaz.
Eğer konu geçmişse Erdoğan Bayraktar’da Bakan olmadan önce TOKİ’nin başındaydı. Hatta Bayraktar, TOKİ ile iddialar üzerine “Hakkımda bir dava, soruşturma açılmışsa istifa edeceğim, etmezsem şerefsizim” demişti.
Başbakanlık Denetleme Kurulu, TOKİ’yi inceledi. Devlet arsalarının değerinin düşük, inşaat masrafının yüksek gösterildiğini belirledi. Devletin bundan zararı 774 milyon TL olduğunu açıkladı. Artık gerisi Bayraktar’a kalmış.
Akrabalara gelince… Boş ver gelmeyelim… Hepsinin ki birbirinden kara…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025