Haydar Hocanın asıl mesleği insan yetiştirmekti. Gençlere ayrı bir değer verirdi. Ama artık Onun sohbetini dinlemek isteyen gençlerin, bir evin salonuna sığması mümkün değildi. İstanbul'da, Ankara'da, Trabzon'da, İzmir'de, Elazığ'da bölgesel "İcmal Gençlik Programları" başlatmıştık. Yoğun parti programlarının arasında ve ilerleyen yaşına rağmen, gençlik programlarının çoğuna iştirak etti. Gençlere burslar veriyor, pek çok gencin eğitim masraflarını karşılıyor, "Evladım, bu bizim vazifemiz, gençler iyi yetişmeli" diyordu.
Programlarda hatıraları ile bir dönemin gençliğini birbirine düşürmüş, kardeşleri birbirine düşman etmiş sağ-sol ayrımını anlatıyordu. Öyle fitne tohumları atılmıştı ki milletin kalbine, sanki solcular dinsiz, sağcılar dindar. Haydar Hoca bunu kendi ifadesi ile elinin tersiyle itip anlatıyordu: "6. Filo Tophane'ye gelmiş, solcu gençler ABD'yi ve onun 6. Filo'sunu protesto etmek, için yürüyüş yapıyorlar. Sağcılar da o gençlere engel olmak için önlerine çıktılar ve 6. Filo'ya dönerek cemaatle namaz kıldılar. Sağ ve sol kavramlarının milletimizde karşılık bulduğu dönemde, sağcı ve solcu tablosu buydu. Türkiye'de bir siyasi bakış açısı olan sağ ve sol kavramları, dindeki sağ, sol kavramı ile aynı imiş gibi anlatıldı. Ülkemizde sağ ve sol, siyasi duruş ile ilgili olup dinle hiç ilgisi yoktur. Bu milletin sağı da solu da Müslümandır."
Bütün programlarında tekrar tekrar hatıralarıyla destekleyerek bunu anlatmaya devam etti. Böylece ülkenin son atmış senesine damga vurmuş sağ-sol fitnesini de Haydar Hoca bitirdi.
Gözleri dolarak anlattığı gençlik anıları meğer hepimiz için bir veda alıştırmasıydı.
Gençler oyuna gelmesin sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk diye ayrılmasın istiyordu. O gerçek bir Atatürkçüydü ve İcmal gençliği Atatürk'ü, Hoca Atatürk'ten öğreniyor, öğrendikçe daha çok seviyordu.
Prof. Dr. Haydar Baş, tarihçi Emre Polat'tan Atatürk'ün soyunu araştırmasını istemişti. "Mustafa Kemal Atatürk ki, koca bir devlet kurmuş, Haçlıyı bu coğrafyadan söküp atmış, Müslüman'ın izzetini, namusunu, vatanını, bayrağını muhafaza etmiş bir isim. Bu isim sıradan bir isim olamaz. Bak, göreceksin Mustafa Kemal Peygamber sülalesinden, İmam Ali'nin soyundan özel bir isimdir" diyordu. Yine büyük bir keşfin arifesindeydi.
Emre Polat, Osmanlı arşivlerine girince her şey gün gibi ortaya çıktı. Gazi Mustafa Kemal'in soyu, hem anne hem de baba tarafından Ehl-i Beyte dayanıyordu.
Ne acıdır ki, Haydar Hoca ortaya çıkarana kadar, Atatürk'ün gerçek kimliği, milletten bir sır gibi saklanmıştı.
Atatürk ve annesi ile ilgili çok çirkin iftiralar servis edilmişti insanımıza. Tuhaf kıyafetli fesli bir adam, Atatürk'e attığı iftiralarla medyada kendine yer buluyor, sosyal medya üzerinden gençlere ulaşıyordu. Sait Nursi'den beslenmeye devam eden bazı gurupların hedefinde de hala Atatürk vardı.
Milletin vekilleri sessizdi, Atatürk'ün kurduğu diyanet işleri sessizdi. Atatürk üzerinden pirim yapanların, bu konuda bir çalışması ilmi bir duruşu yoktu.
Atatürkçüyüm diyenler de tanımıyorlardı Atatürk'ü, kendini dindar olarak nitelendirip Atatürk'ü sevmeyi günah zannedenler de.
Neredeyse yüzyıllık bir fitneyi bitiren yine Haydar Hocaydı. "İyi bilin ki Atatürk'e hakaret eden bu insanlar, İngiliz ya da Yunan istihbaratının ajanlarıdır" diyordu.
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır Atatürk ile ilgili yaptığı araştırmaları "Hoş Geldin Atatürk" isimli eserinde birleştirdi. Eser, Atatürk'ün bugüne kadar hiç yazılmamış yönlerini belgeleriyle ortaya koyuyordu.
Genel Başkanımız, istişareye çok önem verirdi. Ekip halinde toplantı için Trabzon'a gitmiştik. Vardığımızda, Hocamız bizi evinin girişindeki avluda bekliyordu. Bütün gece Atatürk'ü anlattı, anlattırdı. Atatürk'ün gerçek kimliğinin millete anlatılacağı programlar yapılsın istiyordu. "Atatürk vatandır, Atatürk Bayraktır" diyordu. Böylece programların ismi belli oldu. 31 ağustos 2017'de Trabzon'da icra edilen ilk "Atatürk Vatandır" programıyla, her hafta başka bir ilde geçekleştirilecek ve yaklaşık bir yıl sürecek programlar serisi başlamış oldu.
10 Kasım 2017'de "Hoş Geldin Atatürk" eserinin imza gününde, Atatürk Türk milletinin gönlüne tekrar doğdu. Bu eserde Atatürk'ün soyu, annesi, kendi dilinden kendini vasfedişi, Hz. Mevlana'ya bakışı, yazdırdığı Cuma Hutbeleri verdiği bağımsızlık mücadelesi, kaynakları ile apaçık anlatılıyordu. Eser millet ile Atasını buluşmuştu. Artık kim bu insana dinsiz diyebilirdi ki!
Haydar Hoca, "abdestli gidin Atanın huzuruna", diyordu.
Hoca Atatürk'ün çabaları boşa gitmedi. Milyonlar Atasına koştu, Anıtkabir ziyaretçiler ile dolup taştı. Millet Atatürk'ü sevmenin manevi tadını almaya başlamıştı.
Bu milleti silahları ile yenemeyenler, türlü fitnelerle kaç cepheden hep kalbine taarruz ettiler. Ve bütün saldırılar, birer birer Hoca Atatürk'ün iman dolu göğsüne çarpıp sahiplerine geri döndüler.
- Kurban Bayramı notları / 18.06.2024
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu ve Çanakkale Destanı… / 29.08.2023
- Hüseyin Baş ile adım adım Anadolu / 21.07.2023
- Özlemle / 14.04.2023
- Asgari ücret müjde mi, hayal kırıklığı mı? / 26.12.2022
- Kader / 18.10.2022
- Şaka değil, kapıdaki açlık / 25.07.2022
- Allah’ım afetsiz ver / 11.07.2022
- Haydar Baş Üniversitesi -II- / 23.04.2022