logo
25 NİSAN 2024

Hoyrattan gazele MAZİ'DEN ATİ'YE / Mustafa BEKARO'LU

08.04.2005 00:00:00
Yara sızlar, yara sızlar,

Ok vurmuş yara sızlar,

Yaralının halinden,

Ne bilsin yarasızlar...

Hoyratlar; Kerkük mahreçli olup, Irak Türkmenistan'ında ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde söylenen, cinaslı kafiye ile biten halk ezgilerimizdir. Halk bütün duygu düşünce, acı, sevinç, hasret, sevda, inanç ve töresini kısa özlü ama bir o kadar da derinliğine ifade ederken, kendi şiirini oluşturmuştur. Kimi yerde Hoyrat olan ezgi başka bir yörede Horyat olarak karşımıza çıkabilir. Kırşehir'de Bozlak, Erzurum'da Tatyan, Azerbaycan'da Mahnı olur. Sonra coşar ırlanır, türkü olur. Coşar coşturur, horon olur, bar olur, halay olur, zeybek olur. Kısaca Türk' ün "ünlediği" olur. Türk' e hastır. Ünlemek yani söylemek, dillendirmektir. Türkü deyince; Türk'ün ya da sonundaki n harfini atarsak, Türkü olur. Türklere hastır. Bu itibarla, Türkü=Türk'tür. Türkü söyleyenler de Türk' tür. Adriyatik'ten Çin denizine kadar Türkü söylenir. Burada Türk ünlenir, Türk söylenir.

Dağa bakar, "Derdimi size diyeyim dağlar" der. Güzele bakar "ünledim Ayşe diye" seslenir. Bazen asker yolu bekleyip günü güne ekler, bazen de aklını başından alan bir kıza tutulup "Erzurum çarşı pazar leylim aman aman, içinde bir kız gezer" derinden bir ahh çeker "ninen ölsün" diye intizar eder. Uzun hava olur Sivas'ta, Antep'te dokuz oğuzlar aşireti mensuplarının gönlünden diline, "Barak havası" olarak akseder. Karadeniz'de Yol havası, Oturak havası olur. Bu coğrafyada Türk ünlenir, Türk nağmeleşir. "Selanik içinde selam okunur/ Selamın sedası da bre dostlar cana dokunur." Ya da "Bir fırtına tutar bizi deryaya karşı"da, kaybettiğimiz vatanın acısı, daha bir derinden yüreğimize oturur. Tuna'nın ezelden Türk diyarı olduğu gelir aklımıza. Sonra yiğit bir ses, "Estergon Kalası da, su başı durak, kemirir gönlümü bre dilber aman bir sinsi firak" diye gürleyince, mazimizin şanlı yadı, yüzümüze akseder. Kısaca "Türk'üz türkü çağırırız...

Kazakistanlı Şehit Mağcan Cumabay' ı hatırlarız. Dilimizden şu dörtlükler dökülür:

Altay'ın altın günü nazlanarak,

Gelende, sen pars gibi bir er olarak

Akdeniz, Karadeniz ötelerine,

Kardeşim gittin beni bırakarak...

Hüzün dolar gözlerime. Geride gamda, hasrette bıraktığım kardeşimi dualarla anarım. Özbek şair Abdullah Arıpov'un Türkçe'yi anlatan şiiri yüreğime su serper. Can Azerbaycan'dan, Köroğlu'nun seherinden bir selam alırım. Yiğitler yiğidi "Kiziroğlu Mustafa Bey" Murat Çobanoğlu'nu hatırlatır bana. Rahmet ve dualar dilimden dökülüverir bir anda. Sonra Sivas ilinden bir çobanın,

Dağlar siz ne dağlarsınız,

Kardan kemer bağlarsınız,

Gül sizde, bülbül sizde,

Siz ne derde ağlarsınız

dizeleri gelir de, anlarım ki

O topraktan öğrenip, kitapsız bilendir/Hoca Nasrettin gibi ağlayıp/Bayburtlu Zihni gibi gülendir/Ferhattır, Keremdir...

O Türkün ta kendisidir.

Bu kılıçlar iller fethi içindir,

Bu kitaplar diller fethi içindir,

Türküler gönüller fethi içindir,

Cümle ozanlara saz verilmeli,

Barak baba, sarı Saltuk orada,

Hacı Bektaş veli Taptuk orada,

Bir mübarek vatan yaptık orada,

Ki bir can dilerse yüz verilmeli.

Kartal yuvasıdır Söğüt'te burçlar,

Devletin zırhıdır sınırda uçlar,

Gazi Osmanlara zağlı kılıçlar,

Yunus Emrelere söz verilmeli...

Burası Anadolu'dur. Ozanlar yurdu, evliyalar adağıdır. Bir mübarek vatandır ki, kokusu ilahi misk-i amberdir. Peygamber aşkı kokar çünkü; "Şanlı kitap önderimiz/İman sancak gönderimiz" kılınmıştır. Bu topraklar aşığın dilinden, sazın telinden, mürşidin gönlünden gıdasını almıştır ki, Türk kokar,türkü kokar.

Kerkük dedikte, hoyratların, Fuzuli'nin gönlünden divanına gazel olup aktığını hatırladık birden: "Mende Mecnun'dan füzun aşıklık istidadı var/Aşık-ı sadık menem, Mecnun'un ancak adı var".

Fuzuli nin dilinde; "Leyla ile Mecnun" (Leyl-i vü Mecnun) mesnevileşerek ilahi aşka erişmiştir.

Millet ozanların gönlünde tarih olur dillere dökülür adeta... "Türkülerden öğreniriz

Yemen'i/Öleni, kalanı, gidip de gelmeyeni". Ozan rind-i şeyda olur, Bursa'nın hoyrat ellere teslim olduğunu görür, intizarını bülbüle döker;

Sus ey bülbül! Matem senin değil, benim hakkım,

Asırlar var ki aydınlık nedir hiç bilmez afakım,

derken çuvaldızı kendine batırmaktan imtina etmez:

Asımın nesli diyordum, nesilmiş gerçek

Milletin namusunu çiğnetmedi, çiğnetmeyecek...

Türk varlığının geleceğinin; "Asım" olarak ebediyete intikal edeceği müjdelenir bu dizelerde. Yiğit bir ses naralanır Çanakkale'den; "Yetiş ya Muhammed Kitabın elden gidiyor" diye. Miralay Fethi Bey düşer yadımıza, dualar umman olur... Şu boğaz harbi ne midir? Allah (c.c.) tarafından Alemlere Rahmet olmaya memur edilmiş son Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin cümle ervahı yanına alarak, ehl-i salibin son savletini kırmasıdır...Türk'ün kanla ve ateşle imtihanıdır.

Çanakkale içinde vurdular beni,

Ölmeden mezara koydular beni...

Elbette şehidim; "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın". "Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber/Bak sana aguşunu açmış duruyor Peygamber"...

Ozan intizarını akan nehirle paylaşmış; "Sen kıvrıl ben gideyim Son Peygamber kılavuz" derken, Necip Fazıl "Gir de bir bak ülkeme başsız başsız adamlar" diye kimi veya kimleri tarif etmiştir acaba? Her dönem yok mu bu bayağı sefil yaratıklar...

Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,

Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi.

Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın,

Galip et, çünkü son ordusudur İslam'ın...

O karanlık günlerde şairin duası, dualarla tevhid oldu, "Hazan ağlayan bahar, nevbahar oldu" nura gark olduk, Allah'ın inayetiyle vatanımız kurtuldu.

İstiklal harbinde biz bu vatanı,

Başı başa vura vura kurtardık.

İnanmazsan git konuştur atanı,

Kara günler, göre göre kurtardık.

Sırrımızı yad ellere açmadık,

Serden geçtik, yurdumuzdan geçmedik,

Kurşundan, süngüden dönüp kaçmadık,

Göksümüzü gere gere kurtardık.

Gönlüne sağlık "Aşık Habib" ruhun şad olsun. Obamız, dağımız, minaremiz, boynu bükük olmaktan kurtuldu...

Ervah cümleten görür Allahuekberi

Akseyleyince arşa lisan-ı Muhammedi...

Kendi gökkubbemiz altında, bayram saatlerinde, gökte kanat yerde ayak seslerini duyup ecdadın hayal ettiği öz mimari, sanat, saz ve sözümüzün hoyrat ellerce yok edilmeye çalışıldığını görmenin ızdırabını gönüllerimizin ta derinlerinde hissederek, talihin azabıyla yaşıyoruz. Fakat çok sürmez yine şafak sökecektir.

İstanbul'u gözlerimiz kapalı dinlerken, bir semtini sevmenin bile bir ömre değeceğini terennüm eden,dönülmez akşamın ufkundan ebediyete intikal eden şairi rahmetle anarak

Zannetme herkesin sözü bir mülke mal olur

Bin yıl geçer de bir tek Yahya Kemal olur...

dizeleri dudaklarımızdan gayrı ihtiyari dökülüveriyor. Sonra bir haber "Talabani Irak devlet başkanı oldu". Kollarım iki yana düşüyor:

Kerkükem fener Kerkük,

Mum kimin yanar Kerkük,

Yağ bitti fitil galdı,

Korkaram söner Kerkük...

İstanbul'u düşünüyorum, hala Türk, hala İslam.. Ne güzel...

Hayran olarak bakarsınızda, hülyanızı fetheder bu hali.

Beş yüz sene sonra karşınızda İstanbul'un fethinin hayali...

Ah bu türküler,

Köy türküleri,

Ana sütü gibi candan,

Ana sütü gibi temiz.

Kiminin reyhasından geçilmez,

Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

Bir vatana sahip olmanın ne büyük zenginlik olduğu bir defa daha beynimden dilime inip söz olup kulaklarımda çınlıyor:

Canı cananımı alsın da Hüda

Etmesin beni tek vatanımda cüda...

 
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.