Son dönemde sanki varmış gibi ırka dayalı olarak güdülen söylemler, anayasanın; devletin ve milletin bir bütün olduğuna ilişkin maddelerinin değiştirilmesi sinyalleri birlikte değerlendirildiğinde; Türk milletinin 12 hazirandan sonra Tutsileştirme ve Hutulaştırma tuzağına çekilmekte olduğunu göstermektedir.Prof. Dr. Haydar BAŞ, millete içerden ve dışarıdan ustada oynanmakta olan bu oyunu çok önceden görmüş ve her fırsatta; kardeşlik vurgusu yaparak "Ey halkım bu tuzağı görün" diye haykırmaktadır." Zira bugün yaşananların neredeyse birebir aynısı Ruanda da yaşanmıştır. Ruanda da; Din, dil ve kültür olarak tarih boyunca hiçbir problem olmadan bir arada yaşayan insanlara ne oldu da 1990-1994 yıllarında birbirlerini katletmeye başladılar dersiniz. Ruanda'daki bu soykırımda en az 800.000 kişi katledilmiştir. Kahve ihracatı üzerine kurulu ülkede kontrolü elinde tutmak isteyen Belçika; bu bölgede ırka dayalı yapay bir ayrımcılığı halk arasında yerleştirmiştir. Yöneten ve yönetilenlerin farklı ırklardan olmasını hedeflemiştir. Zengin olan ve fiziki üstünlükleri olanlara "sen Tutsi'sin denilmiş" ve eline ırka dayalı bir kimlik verilmiştir. Daha alt gelir gurubuna dahil olanlara ise "sen Hutu'sun" denilmiş ve aynı şekilde eline ırka dayalı bir kimlik tutuşturulmuştur. Buna ek olarak Hutulara sosyal imkanlar ve eğitim olanakları kapatılmıştır. Kağıt üzerinde gerçekleştirilen bu ırk ayrımcılığını ekonomik ve sosyal ayrımcılıkla körükleyen Belçika böylelikle bir iç savaşın da temelini atmış oldu. Bundan sonraki aşamada uygulanan IMF'nin ekonomik dönüşüm programı halk arasında gelir dengesizliğine yol açmış, halkı borç içinde ve sefil bir hayata mahkum etmiştir. Yönetimdekiler zenginleşmekte yönetilenlerse fakirleşmektedir. Yönetim iç savaşlarla ırka dayalı ya tutusilere ya da hutulara geçmiştir.Böylelikle ekonomik sefaletin faturası IMF'ye değil ırksal bir nefretle doldurulmuş bir kitleden diğer kitleye yönlendirilmiştir. Sonuçta halk; "biz tarihtenberi kardeştik, bir arada yaşadık, elimize bu Tutsi ve Hutu ırk nüfüs cüzdanları neden verildi." diyerek oyunu bozamamış, açlığın, sefaletin, işsizliğin faturasını diğer cüzdan sahibiyapay ırka yüklemiş ve neticede 800 bin kişi katledilmiştir. Bu katliam sürerken İngiltere, Fransa ve ABD gibi ülkeler, bu soykırıma müdahale etmemek için BM'de soykırım sözcüğünü içeren önergelerde değişiklik isteyerek, soykırım nitelemesinin belgelerden çıkartılmasını istemişlerdir.Öyle ki Fransa, katliam yapan hutulara askeri destek sağlamış ve sorumluluğu altındaki bölgede katliama ortak olmuştur. Demek ki bugün bu ülkelerin Türkiye'yi merkez üs yaparak Libya ya saldırmaları insani hassasiyetlerinden değil Ruanda'daki ortamı oluşturmak içindir. Bugün aynı güçler, aynı yöntemle birbirine Türk kimliği ile kenetlenmiş milletimizi ayrıştırma hesapları yapmaktadır. Atatürk; "Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." prensibiyle bir çatı kurmuş ve Türkiye'de olası Tutsi ve Hutu dramının önüne geçmiştir.Şimdi bu çatı "demokratik açılım" adı altında yıkılmak istenmektedir. Bu nasıl demokratik açılım ki bizi adım adım Tutsi ve Hutuların dramına sürüklüyor. Nüfus cüzdanlarında "İslam" yazan din hanesi bu iktidar döneminde kaldırılmıştır. Boş kalan kısma acaba, aynen Tutsi ve Hutularda olduğu gibi; sen Kürtsün, sen Lazsın, sen Çerkezsin mi yazılacak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012