Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın 'Hz. Fâtıma' eserinde Hz. Ali'nin şahitliğinin kabul edilmemesi hususunda şu bilgilere yer veriliyor:
"Tahireliği ve doğruluğu ayetle sabit olan Hz. Fâtıma'nın (a.s.) iddiasına ve yine doğruluğuna Allah'ın kefil olduğu Hz. Ali'nin şahitliğini kabul etmeyen Hz. Ebu Bekir'in, diğer bazı meselelerde şahit istemeden hareket ettiğini görüyoruz.
Ala-i Hazremî tarafından Medine'ye bir miktar mal getirildiğinde, Ebu Bekir halka şöyle bir duyuru yaptı: "Kimin Peygamber'den (s.a.v.) bir talebi varsa, ya da Hz. Peygamber ona bir söz vermişse, gelip alsın." Câbir de bu kimselerdendi. O, Ebu Bekir'in yanına gidip, şöyle dedi: "Peygamber (s.a.v.) bana şu kadar dirhem yardım yapmak için söz vermişti." Ebu Bekir de ona 3500 dirhem verdi. Ebu Said diyor ki: "Ebu Bekir tarafından böyle ilan edilince, bir grup Müslüman onun yanına gidip bir miktar para aldılar. Bu kimselerin arasında Ebu Beşer Mazeni de vardı. O Ebu Bekir'e şöyle dedi: 'Peygamber (s.a.v.) kendisi için bir mal getirildiğinde mal vermek için yanına gitmemi istemişti." Bunun üzerine Ebu Bekir ona 1400 dirhem verdi." (Sahih-i Buhari, c. 3, s. 180)
Hz. Fâtıma (a.s.) Mescid-i Nebevi'de yaptığı konuşmadan sonra Resûlullah'ın (s.a.v.) kabri başında ağladı, sonra evine geçti. Eve döndüğünde Hz. Ali'yi Onu bekler bir halde buldu. O'na şunları söyledi: "Ey Ebu Tâlib'in oğlu! (Ana rahmindeki) cenin gibi dizlerini kucaklamışsın, töhmetliler gibi çömelip kalmışsın. Sen ki savaş meydanlarında, savaş erlerini alt ederdin, şimdi ne oldu da kanatları yolunmuş bir kuş gibi Sana ihanet etti. Şu Ebu Kuhafe'nin oğlu, Babamın bağışını, oğullarımın rızkını Benden zorla alıyor. Açıkça Bana karşı çıktı, onu Benimle konuşurken inatçı ve sert bir hasım olarak gördüm. Ensar, Bana yardımını esirgedi, Muhacirler ise akrabalık bağını Benim hakkımda gözetmediler.
Toplum Bana revâ görülen muameleye göz yumdu; ne Beni savundular, ne de haksızlıklara engel oldular. Öfkeli olarak çıkmıştım evden, gururu kırılmış ve zelil olmuş olarak geri döndüm. Yoksa Sen keskinliğini yitirdiğin gün, boyun mu eğdin? Kurtları avlardın, şimdi topraklara mı yatıyorsun? Konuşmaktan geri durmadın ve bâtıla hiçbir zaman destek olmadın. Artık Benim bir seçeneğim yok. Keşke aşağılanmadan önce, zillete düşürülmeden ölseydim! Sen Beni desteklesen de, desteklemesen de, yardımcım Allah'tır. Ah çekerim her gün doğduğunda. Dayanağım öldü, güçsüz hâle düştüm. şikâyetim Babamadır. Derdimi Rabbime iletiyorum. Allah'ım Senin gücünden ve kudretinden daha şiddetlisi, Senin azabın ve tepelemenden daha keskini yoktur."
Hz. Ali (a.s.) şöyle dedi: "Senin ah çekmen gerekmez. Asıl ah çekmesi gereken Sana hınç duyandır. Ey seçilmişin kızı ve ey peygamberliğin bakiyesi! Heyecanına hakim ol, sakin ol biraz. Ben dinimde gevşekliğe düşmediğim gibi, yapabilirliğim hususunda da yanılgıya düşmüş değilim. Eğer istediğin yeterli rızık ise, Senin rızkın garanti edilmiştir. Sana kefil olan da güvenilirdir. Senin için hazırlanan, Senden alınandan daha hayırlıdır. Öyleyse sadece Allah ile yetin."
Bunun üzerine Hz. Fâtıma (a.s.) 'Allah Bana yeter' dedi ve sustu. (Hidayet Önderleri, s. 200-201)."
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020