AKP iktidarı bugüne kadar hiçbir iktidara nasip olmayan desteğe sahip.
Hükümeti, birbiri ile menfaatleri çelişen ulusal ve uluslar arası güç odakları adeta paylaşamıyor.
ABD'sinden AB'sine, İMF'sinden Yahudi lobilerine, TÜSİAD'dan MÜSİAD'a, liberalinden muhafazakârına herkesin yatırım yaptığı hâlâ bugün ümit beslediği parti AKP.
Ancak olağan üstü dönemlerde, askeri yönetimler zamanında rastlanacak bir durum.
Öyle bir iktidar ki, Hürriyet gazetesinden Vakit gazetesine, Milliyet gazetesinden Yeni Şafak gazetesine, CNN'den Kanal 7'ye bütün bir medya iktidara çanak tutuyor.
Birbiriyle taban tabana zıt dünya görüşüne, toplumsal ve ideolojik tabana dayanan medya, iktidar söz konusu olunca tek bir ağıza dönüşüyor.
İktidar için avantaj gibi gözüken bir durum tam tersine dezavantaja dönüyor.
Bu olağanüstü destek iktidarı güçlü kılacağına zayıflatıyor. Her geçen gün duruşunu, çizgisini flulaştırıyor, buharlaştırıyor.
Bu durum, sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi iddiasıyla iktidar olan AKP iktidarını sessiz yığınların, derin milletin sesi olmaktan hızla uzaklaştırarak, gürültüsü çok çıkan hortumcu medyanın, rantçı finans odaklarının dalga boyuna savruluyor.
Daha da kötüsü ABD'nin İMF'nin AB ve İsrail'in dümen suyuna girdikçe giriyor.
Zaman zaman AKP aleyhine estirilen laiklik öncelikli derin rüzgarlar ise AKP'ye yönelik sessiz yığınlarda oluşan kuşkuları izole etmek dışında bir işlev görmüyor.
Çünkü bu yanıltıcı görüntü AKP'ye ümit bağlayan halk kitleleri nezdinde yeniden mağdur konumuna oturtarak güven tazeletiyor.
Zaten Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ'un İncirlik ve Kuzey Irak ile ilgili "Hükümete destek" niteliğindeki açıklamaları bu gerilimin de yapay olduğunu gösterdi.
İktidarın İncirlik Üssü'nü tezkeresiz ABD'ye açarak suç üstü yakalandığı bir ortamda, Kıbrıs'ta AB isteklerine boyun eğdiği bir vasatta Kıbrıs ve İncirlik konusunda Genelkurmay'ın destek niteliğindeki açıklamalarını başka nasıl değerlendirebiliriz?
AKP iktidarının bu olağanüstü destek karşısında başının döndüğü gözlerden kaçmıyor.
Ana muhalefet partisi dahil hemen her güç odağının, baskı grubunun desteği karşısında iyice tek sesliliğe alışan iktidar, farklı seslere tahammül edemez hale geldi.
İşçi sesini yükseltince işçiye, çiftçi sesini yükseltince çiftçiye, kazara memur sesini yükseltince memura fırça atan Başbakan görüntüsü, sessiz yığınları ürkütüyor.
Sessiz yığınların kısık sesine tahammül edemeyen iktidar, sessiz yığınların sesi, derin milletin nefes borusu olan parti, kişi ve kurumlara da diş bilemeye başladı.
Bütün medyanın ABD ve AB çıkarlarına sözcülük yaptığı bir ortamda milletimizin sesine kulak kabartan Meltem ve Mesaj yayın grubuna tahammülsüzlük ortak ekranlara yansıyor.
İktidar elindeki iktidar gücünü millete tercüman olan alternatif medyayı susturmak için kullanma yanlışına düşmemeli.
Bilakis, Bağımsız Türkiye Partisi'nin güçlenmesi için dua etmelidir.
İktidar eğer milletin meselelerini çözmede, ülkenin bütünlüğüne sahip çıkmada samimi ise BTP'nin sesini gür çıkarmasından rahatsız olamaz.
Çünkü bütün bir siyasetin tatile çıktığı, medyanın AB ve ABD menfaatlerine hizmet için iktidara sahip çıktığı bir ortamda BTP'nin ve alternatif medyanın varlığı iktidara hiç değilse sessiz yığınların endişelerini, beklentilerini hatırlatır.
Aksi takdirde Türkiye ile birlikte kendisi de kaybeder. Çünkü ABD ve AB'ye hizmet eden daha önceki iktidarlar şimdi yaptıklarına pişman. AB ve İMF Türkiye'yi batırdığı gibi onları da bitirdi. Bizden hatırlatması. İktidar milletin sesi, muhalefetten değil, bu olağanüstü destekten korkmalı.
Hükümeti, birbiri ile menfaatleri çelişen ulusal ve uluslar arası güç odakları adeta paylaşamıyor.
ABD'sinden AB'sine, İMF'sinden Yahudi lobilerine, TÜSİAD'dan MÜSİAD'a, liberalinden muhafazakârına herkesin yatırım yaptığı hâlâ bugün ümit beslediği parti AKP.
Ancak olağan üstü dönemlerde, askeri yönetimler zamanında rastlanacak bir durum.
Öyle bir iktidar ki, Hürriyet gazetesinden Vakit gazetesine, Milliyet gazetesinden Yeni Şafak gazetesine, CNN'den Kanal 7'ye bütün bir medya iktidara çanak tutuyor.
Birbiriyle taban tabana zıt dünya görüşüne, toplumsal ve ideolojik tabana dayanan medya, iktidar söz konusu olunca tek bir ağıza dönüşüyor.
İktidar için avantaj gibi gözüken bir durum tam tersine dezavantaja dönüyor.
Bu olağanüstü destek iktidarı güçlü kılacağına zayıflatıyor. Her geçen gün duruşunu, çizgisini flulaştırıyor, buharlaştırıyor.
Bu durum, sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi iddiasıyla iktidar olan AKP iktidarını sessiz yığınların, derin milletin sesi olmaktan hızla uzaklaştırarak, gürültüsü çok çıkan hortumcu medyanın, rantçı finans odaklarının dalga boyuna savruluyor.
Daha da kötüsü ABD'nin İMF'nin AB ve İsrail'in dümen suyuna girdikçe giriyor.
Zaman zaman AKP aleyhine estirilen laiklik öncelikli derin rüzgarlar ise AKP'ye yönelik sessiz yığınlarda oluşan kuşkuları izole etmek dışında bir işlev görmüyor.
Çünkü bu yanıltıcı görüntü AKP'ye ümit bağlayan halk kitleleri nezdinde yeniden mağdur konumuna oturtarak güven tazeletiyor.
Zaten Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ'un İncirlik ve Kuzey Irak ile ilgili "Hükümete destek" niteliğindeki açıklamaları bu gerilimin de yapay olduğunu gösterdi.
İktidarın İncirlik Üssü'nü tezkeresiz ABD'ye açarak suç üstü yakalandığı bir ortamda, Kıbrıs'ta AB isteklerine boyun eğdiği bir vasatta Kıbrıs ve İncirlik konusunda Genelkurmay'ın destek niteliğindeki açıklamalarını başka nasıl değerlendirebiliriz?
AKP iktidarının bu olağanüstü destek karşısında başının döndüğü gözlerden kaçmıyor.
Ana muhalefet partisi dahil hemen her güç odağının, baskı grubunun desteği karşısında iyice tek sesliliğe alışan iktidar, farklı seslere tahammül edemez hale geldi.
İşçi sesini yükseltince işçiye, çiftçi sesini yükseltince çiftçiye, kazara memur sesini yükseltince memura fırça atan Başbakan görüntüsü, sessiz yığınları ürkütüyor.
Sessiz yığınların kısık sesine tahammül edemeyen iktidar, sessiz yığınların sesi, derin milletin nefes borusu olan parti, kişi ve kurumlara da diş bilemeye başladı.
Bütün medyanın ABD ve AB çıkarlarına sözcülük yaptığı bir ortamda milletimizin sesine kulak kabartan Meltem ve Mesaj yayın grubuna tahammülsüzlük ortak ekranlara yansıyor.
İktidar elindeki iktidar gücünü millete tercüman olan alternatif medyayı susturmak için kullanma yanlışına düşmemeli.
Bilakis, Bağımsız Türkiye Partisi'nin güçlenmesi için dua etmelidir.
İktidar eğer milletin meselelerini çözmede, ülkenin bütünlüğüne sahip çıkmada samimi ise BTP'nin sesini gür çıkarmasından rahatsız olamaz.
Çünkü bütün bir siyasetin tatile çıktığı, medyanın AB ve ABD menfaatlerine hizmet için iktidara sahip çıktığı bir ortamda BTP'nin ve alternatif medyanın varlığı iktidara hiç değilse sessiz yığınların endişelerini, beklentilerini hatırlatır.
Aksi takdirde Türkiye ile birlikte kendisi de kaybeder. Çünkü ABD ve AB'ye hizmet eden daha önceki iktidarlar şimdi yaptıklarına pişman. AB ve İMF Türkiye'yi batırdığı gibi onları da bitirdi. Bizden hatırlatması. İktidar milletin sesi, muhalefetten değil, bu olağanüstü destekten korkmalı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014