Yıllardan beridir savundukları tezler teker teker çürüdüler.
Güvendikleri dağlara kalın kalın karlar yağdı.
Dört elle sarıldıkları ve sapasağlam zannettikleri dallar ellerinde kalakaldı.
Savunup alkışladıkları iktidarın attığı her yanlış adımı, aldığı her yanlış kararı ve yayınladığı her yanlış kararnameyi, eskiden kılı kırk yararak ve kırk dereden su taşıyarak savunmaya çalışırlar, en azından; "dur bakalım ne olacak" beklentisi oluşturarak topluma algı operasyonu çekerlerdi, şimdilerde sarf ettikleri her cümlede kendi tükenmişliklerini sergiliyorlar.
Bulundukları her ortamda çizmeye çalıştıkları pembe tabloları, bizzat hayatın gerçekleri ve yaşanmakta olan olumsuzluklar tersine çevirdi.
Büyüklere masallar anlatmanın, hayaller ve hayaletler pazarlamanın da bir sonu olduğunu nihayet anladılar.
Geçmişte şeker fabrikalarının satılmasını hararetle savunanların, şekere yapılan son zamlar karşısında dut yemiş bülbüle döndüklerine şahit oluyoruz.
Geçmişte ülkenin dört bir yanında kağıt üreten SEKA fabrikalarının satışını kırk dereden su getirerek savunanlar, pahalılıktan ötürü, üst üste gelen zamlardan ötürü kitap üretimindeki çok ciddi azalmalar karşısında söyleyecek söz bulamıyorlar.
Gübre fabrikalarının özelleştirilmesini ısrarla savunanlar, bugünlerde gübreye yapılan yüzde üç yüz, yüzde beş yüz zamlardan ötürü tarlasına bir avuç gübre atamayan köylülerin haklı feryadı karşısında adeta sus-pus durumundadırlar.
Bütçe görüşmelerinde, muhalefet tarafından sorulan doğru, haklı ve de yerinde sorulara verecekleri mantıklı bir cevapları olmadığını, çıkardıkları kuru gürültülerden rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Ülkenin koskoca bir yirmi yılını boşa harcamış olmanın suçluluk psikolojisi tüm tavır ve davranışlarına yansıyor.
Yanında, yakınında ve arkasında durdukları ve bugüne kadar sürekli alkışladıkları iktidarı savunurken öyle şeyler söylüyorlar, öyle acayip cümleler kuruyorlar ki, normal şartlarda aklı başında bir insandan sadır olması mümkün değil.
Her gece yarısından itibaren akaryakıt ürünlerine zam geleceği haberi üzerine benzin istasyonlarında oluşan kuyrukların zam ile ilgisi olmadığını aslında araba fazlalığından olduğunu söylemek için her halde bir insanın iktidar partisinden vekil olması gerek, başka türlüsü mümkün değil.
Mecliste 'çoklu maaş kaldırılsın' şeklindeki kanun teklifine 'hayır devam etsin' diye el kaldıran vekillerin, millete domatesi tane işi almalarını tavsiye etmeleri de aynı savrulmanın bir sonucu olsa gerek.
İktidarı savunanlar müthiş savruluyorlar son zamanlarda.
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024