İmam Ali: ‘Dinim hakkında hiç şüphem olmadı benim’
Hz. Ali bu hutbesinde kendini Osman'ın katlinden sorumlu tutan Talha ve Zübeyr gibi kimseleri eleştirmekte, Onların iddiasını çürütmekte ve sonra da kendi cesaret ve kahramanlığını dile getirerek şöyle buyurmaktadır
13.05.2025 00:04:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Ali bu hutbesinde kendini Osman'ın katlinden sorumlu tutan Talha ve Zübeyr gibi kimseleri eleştirmekte, Onların iddiasını çürütmekte ve sonra da kendi cesaret ve kahramanlığını dile getirerek şöyle buyurmaktadır:
"Duyun ve bilin ki şeytan zulmü yurtlarına döndürmek ve batılı aslına geri çevirmek için taraftarlarını harekete geçirdi, topladı. Allah'a andolsun ki onlar bende hiç bir kötülük görmediler, benimle kendileri arasında insaflı davranmadılar.
Onlar gerçekte benden, terk ettikleri bir hakkı istemekteler ve döktükleri bir kanı dilemekteler. O kanın dökülmesinde onlarla ortak olmuşsam, kendilerinin de onda payı var. Yok, eğer o kanı onlar döktülerse, benden değil, kendilerinden istemelidirler.
En büyük delilleri kendi aleyhlerinedir. (Aslında onlar Osman'ın kan davasını gütmüyorlar; aksine) Sütten kesilmiş anadan süt emmek istiyorlar, ölmüş bidati diriltmek, canlandırmak istiyorlar. Ey ümitsizlik davetçisi! Çağıran kim ve neye icabet edilir?
Ben onların aleyhine olan Allah'ın hüccetine ve Allah'ın onların içindeki ilmine razıyım. O halde isyan ederlerse kılıcın keskin yüzünü çeviririm onlara. Bu Onları batıl (hastalığından) kurtarmaya yeter ve hakka yardım eder. Bana mızrakları karşısında hazır bulunayım ve kılıçlan çekmek için sabırlı olayım diye haber göndermeleri ne de şaşılacak şey!
Anaları yaslarını tutasıcalar. Ben şimdiye kadar asla savaşla tehdit edilmedim ve kılıç darbesinden korkmadım.
Ben, Rabbimden bir yakin üzereyim. Dinim hakkında hiç şüphem olmadı benim."
Hz. Ali bu hutbesinde fakirlere zenginleri kıskanmamasını öğütlemekte, zenginlere de riyakâr davranmamalarını emretmektedir.
Ayrıca da yakınları ziyaret etmenin faydalarını ve onlara yardım ve merhamet edilmesini beyan etmektedir.
"Gerçekten de rızık yağmur damlaları gibi gökyüzünden yere iner, herkese ayrılan miktar eksiksiz-artıksız gelir çatar. Dolayısıyla biriniz kardeşinizin aile veya malında, ya da bizzat kendi üzerinde bir fazlalık görürse bu onun fitne-fesada düşmesine neden olmamalıdır.
Zira Müslüman olan kişi; anıldığı zaman aşağılanacak ve alçakdar görüşlü kimselerce kınanacak bir aşağılığa düşmedikçe, ilk etapta yenecek ve zarar-ziyan görmeyecek bir yarışmacıya benzer.
Hakeza kendinde hainlik olmayan Müslüman da Allah'tan iki güzel şeyden birini bekler. Ya Allah'a çağrılır, bu takdirde kendisine Allah'ın nezdinde olanlar daha iyidir.
Ya da Allah'ın rızkına erer ki böylece ailesi ve malı olur, din ve hasebi (ilim, edep ve sabrı) de onunla olur, ayrılmaz.
Şüphesiz ki mal ve evlat dünya ekinidir (ki fani olacaktır.) Salih amel ise ahiret ekinidir (ki bakidir.) Allah bazı kişilere de her ikisini verir. O halde Allah'ın sizleri korkuttuğu şeyden sakının.
Allah'tan özür dilemek ihtiyacını duymayacak şekilde korkun. Gösteriş ve kendini beğenmişlik günahına bulaşmadan amel ediniz. Zira Allah'tan gayrisi için amel edeni Allah amel ettiği kimseye havale eder Allah'tan şehitlerin makamını, saadet ehlinin yaşayışlarını ve peygamberlerle birlikte olmayı dilerim.
Ey insanlar hiç kimse her ne kadar mal-mülk sahibi de olsa yakınlarından ve onların kendini elleri ve dilleriyle savunmalarından müstağni (ihtiyaçsız) olamaz. İnsanın yakınları, insanın ardında en iyi, en büyük koruyucularıdır. İnsanın dağınıklık ve perişanlığını en iyi derleyip toplayanlar onlardır. Zorluk ve acılarda kendine (yabancılardan) daha merhametli olurlar.
...Allah'ın insana halk arasında verdiği iyi-hayırlı isim, başkasına miras olarak bırakacağı maldan daha hayırlıdır.
Sakın ola ki fakir yakınlarınızı gördüğünüzde onlardan yüz çevirmeyin, onlara vermediğinizde çoğalmayacak ve verdiğinizde ise azalmayacak malı ihsan ediniz. Her kim akrabasından el çekerse onlardan bir el çekilmiş olur, ama kendisinden birçok el çekilmiş olur.
Her kim etrafındakilere alçakgönüllü ve merhametli olursa, onların sürekli dostluğunu kazanır." (Nehc'ul Belaga 22-23. hutbe)
"Duyun ve bilin ki şeytan zulmü yurtlarına döndürmek ve batılı aslına geri çevirmek için taraftarlarını harekete geçirdi, topladı. Allah'a andolsun ki onlar bende hiç bir kötülük görmediler, benimle kendileri arasında insaflı davranmadılar.
Onlar gerçekte benden, terk ettikleri bir hakkı istemekteler ve döktükleri bir kanı dilemekteler. O kanın dökülmesinde onlarla ortak olmuşsam, kendilerinin de onda payı var. Yok, eğer o kanı onlar döktülerse, benden değil, kendilerinden istemelidirler.
En büyük delilleri kendi aleyhlerinedir. (Aslında onlar Osman'ın kan davasını gütmüyorlar; aksine) Sütten kesilmiş anadan süt emmek istiyorlar, ölmüş bidati diriltmek, canlandırmak istiyorlar. Ey ümitsizlik davetçisi! Çağıran kim ve neye icabet edilir?
Ben onların aleyhine olan Allah'ın hüccetine ve Allah'ın onların içindeki ilmine razıyım. O halde isyan ederlerse kılıcın keskin yüzünü çeviririm onlara. Bu Onları batıl (hastalığından) kurtarmaya yeter ve hakka yardım eder. Bana mızrakları karşısında hazır bulunayım ve kılıçlan çekmek için sabırlı olayım diye haber göndermeleri ne de şaşılacak şey!
Anaları yaslarını tutasıcalar. Ben şimdiye kadar asla savaşla tehdit edilmedim ve kılıç darbesinden korkmadım.
Ben, Rabbimden bir yakin üzereyim. Dinim hakkında hiç şüphem olmadı benim."
Hz. Ali bu hutbesinde fakirlere zenginleri kıskanmamasını öğütlemekte, zenginlere de riyakâr davranmamalarını emretmektedir.
Ayrıca da yakınları ziyaret etmenin faydalarını ve onlara yardım ve merhamet edilmesini beyan etmektedir.
"Gerçekten de rızık yağmur damlaları gibi gökyüzünden yere iner, herkese ayrılan miktar eksiksiz-artıksız gelir çatar. Dolayısıyla biriniz kardeşinizin aile veya malında, ya da bizzat kendi üzerinde bir fazlalık görürse bu onun fitne-fesada düşmesine neden olmamalıdır.
Zira Müslüman olan kişi; anıldığı zaman aşağılanacak ve alçakdar görüşlü kimselerce kınanacak bir aşağılığa düşmedikçe, ilk etapta yenecek ve zarar-ziyan görmeyecek bir yarışmacıya benzer.
Hakeza kendinde hainlik olmayan Müslüman da Allah'tan iki güzel şeyden birini bekler. Ya Allah'a çağrılır, bu takdirde kendisine Allah'ın nezdinde olanlar daha iyidir.
Ya da Allah'ın rızkına erer ki böylece ailesi ve malı olur, din ve hasebi (ilim, edep ve sabrı) de onunla olur, ayrılmaz.
Şüphesiz ki mal ve evlat dünya ekinidir (ki fani olacaktır.) Salih amel ise ahiret ekinidir (ki bakidir.) Allah bazı kişilere de her ikisini verir. O halde Allah'ın sizleri korkuttuğu şeyden sakının.
Allah'tan özür dilemek ihtiyacını duymayacak şekilde korkun. Gösteriş ve kendini beğenmişlik günahına bulaşmadan amel ediniz. Zira Allah'tan gayrisi için amel edeni Allah amel ettiği kimseye havale eder Allah'tan şehitlerin makamını, saadet ehlinin yaşayışlarını ve peygamberlerle birlikte olmayı dilerim.
Ey insanlar hiç kimse her ne kadar mal-mülk sahibi de olsa yakınlarından ve onların kendini elleri ve dilleriyle savunmalarından müstağni (ihtiyaçsız) olamaz. İnsanın yakınları, insanın ardında en iyi, en büyük koruyucularıdır. İnsanın dağınıklık ve perişanlığını en iyi derleyip toplayanlar onlardır. Zorluk ve acılarda kendine (yabancılardan) daha merhametli olurlar.
...Allah'ın insana halk arasında verdiği iyi-hayırlı isim, başkasına miras olarak bırakacağı maldan daha hayırlıdır.
Sakın ola ki fakir yakınlarınızı gördüğünüzde onlardan yüz çevirmeyin, onlara vermediğinizde çoğalmayacak ve verdiğinizde ise azalmayacak malı ihsan ediniz. Her kim akrabasından el çekerse onlardan bir el çekilmiş olur, ama kendisinden birçok el çekilmiş olur.
Her kim etrafındakilere alçakgönüllü ve merhametli olursa, onların sürekli dostluğunu kazanır." (Nehc'ul Belaga 22-23. hutbe)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.