İmam Ali’den sözler -21-
Kifayet edecek kadarıyla yetinen sürekli rahatlığa erer, esenliğe kavuşur. Dünyaya rağbet ise meşakkatin (veya bitkinliğin) anahtarı ve sıkıntının bineğidir
13.08.2025 00:15:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"İslam'dan daha yüce bir şeref, takvadan daha izzetli bir izzet, veradan (haram ve şüpheli şeylerden kaçınmaktan) daha güzel bir sığınak, tövbeden daha çok kurtarıcı bir şefaatçi, kanaatten daha zengin bir hazine ve rızka razı olmak kadar da fakirliği gideren bir mal yoktur.
Kifayet edecek kadarıyla yetinen sürekli rahatlığa erer, esenliğe kavuşur. Dünyaya rağbet ise meşakkatin (veya bitkinliğin) anahtarı ve sıkıntının bineğidir. Hırs, kibir ve haset insanı günaha düşmeye çağıran şeylerdir; şer (kötülük) ise tüm çirkinlikleri toplayandır."
Cabir b. Abdullah el-Ensari'ye şöyle buyurdu: "Ey Cabir! Din ve dünyanın kıvamı, dört şeyle ayakta durur: İlmiyle amel eden âlim, öğrenmekten çekinmeyen cahil, iyilik ve ihsan etmekte cimrilik etmeyen cömert, ahiretini dünyası için satmayan fakir.
Âlim ilmini zayi ederse, cahil de öğrenmekten kaçınır. Zengin iyilik yapmada cimri davranırsa, fakir de ahiretini dünyasına satar.
Ey Cabir, Allah'ın nimetleri kimin üzerinde çoğalırsa, insanların ona ihtiyaçları da artar. O halde kim kendisine verilenlerde Allah için gerekeni yaparsa, nimetleri daimi ve sabit kalır; kim de üzerine düşen vazifeyi yerine getirmezse, elindekileri zevale ve yokluğa sevk etmiş olur."
"Ey Mü'minler, her kim bir zulmün işlendiğini veya bir kötülüğe davet edildiğini görür de kalbiyle reddederse, salim kalır ve günahtan korunmuş olur; kim de diliyle reddederse, mükafatlanmış olur ve ilkinden daha üstün sayılır; her kim de Allah'ın kelimesi yücelsin ve zalimlerin kelimesi alçalsın diye kılıcıyla reddederse, kurtuluş yoluna ermiş, Allah yolunda kıyam etmiş ve kalbini yakin nuruyla aydınlatmış olur."
İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymakla ilgili olan diğer bir sözünde de şöyle buyurmuştur: "insanlardan bir grup münkeri eli, dili ve kalbiyle reddeder; bunlar bütün iyi hasletleri kendilerinde toplamışlardır.
Bir grup da münkeri kalbi ve diliyle inkâr eder, ancak eliyle bir iş yapmaz; bunlar da iyi hasletlerden iki haslete sarılmış, bir hasleti zayi etmişlerdir.
Bir grup da sadece kalbiyle inkâr eder ve diliyle inkâr etmez; bunlar da üç hasletten en değerli iki hasleti zayi etmiş, sadece bir haslete sarılmışlardır. Bir grup da münkeri eli, dili ve kalbiyle reddetmeyi terk etmiştir; bunlar da yaşayan ölülerdir.
Bütün iyi ameller ve Allah yolunda cihat, marufu emredip münkerden alı-koymak karşısında, engin denizdeki bir damla gibidir. Marufu emredip münkerden alıkoymak ne eceli yaklaştırır, ne de rızkı azaltır. Bunların hepsinden daha üstünü, zalim bir önderin karşısında hak bir söz söylemektir."
Ebu Cuhafe, Emir'ül-Mü'minin Ali (a.s)'ın "marufu emretmek ve münkeri nehy etmek, hakkında" şöyle buyurduğunu nakletmektedir. "Cihat hususunda mağlup olduğunuz ilk şey, ellerinizle cihat etmenizdir; sonra dillerinizle, daha sonra kalplerinizle. Kim kalbiyle marufu tanımaz ve münkeri reddetmezse ters çevrilir; üstü alt ve altı da üst olur."
"Hak ağır, ama hoş; batıl ise hafif, ama öldürücüdür."
"Bu ümmetin en iyisi hakkında bile Allah'ın azabından emin olma; zira Allah şöyle buyurmuştur: "Allah'ın azabından hüsrana uğrayan topluluktan başkası emin olmaz"(A'raf: 99) Bu ümmetin en kötüsü hakkında bile Allah'ın rahmetinden ümitsiz olma; çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Allah'ın rahmetinden, kafir olan kavimden başkası ümit kesmez"(Yusuf: 87)
"Cimrilik, tüm çirkin kötülükleri bir araya toplamaktadır. Cimrilik, insanı her türlü kötülüğe götüren bir yulardır." Neh'cul Belağa'dan
Kifayet edecek kadarıyla yetinen sürekli rahatlığa erer, esenliğe kavuşur. Dünyaya rağbet ise meşakkatin (veya bitkinliğin) anahtarı ve sıkıntının bineğidir. Hırs, kibir ve haset insanı günaha düşmeye çağıran şeylerdir; şer (kötülük) ise tüm çirkinlikleri toplayandır."
Cabir b. Abdullah el-Ensari'ye şöyle buyurdu: "Ey Cabir! Din ve dünyanın kıvamı, dört şeyle ayakta durur: İlmiyle amel eden âlim, öğrenmekten çekinmeyen cahil, iyilik ve ihsan etmekte cimrilik etmeyen cömert, ahiretini dünyası için satmayan fakir.
Âlim ilmini zayi ederse, cahil de öğrenmekten kaçınır. Zengin iyilik yapmada cimri davranırsa, fakir de ahiretini dünyasına satar.
Ey Cabir, Allah'ın nimetleri kimin üzerinde çoğalırsa, insanların ona ihtiyaçları da artar. O halde kim kendisine verilenlerde Allah için gerekeni yaparsa, nimetleri daimi ve sabit kalır; kim de üzerine düşen vazifeyi yerine getirmezse, elindekileri zevale ve yokluğa sevk etmiş olur."
"Ey Mü'minler, her kim bir zulmün işlendiğini veya bir kötülüğe davet edildiğini görür de kalbiyle reddederse, salim kalır ve günahtan korunmuş olur; kim de diliyle reddederse, mükafatlanmış olur ve ilkinden daha üstün sayılır; her kim de Allah'ın kelimesi yücelsin ve zalimlerin kelimesi alçalsın diye kılıcıyla reddederse, kurtuluş yoluna ermiş, Allah yolunda kıyam etmiş ve kalbini yakin nuruyla aydınlatmış olur."
İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymakla ilgili olan diğer bir sözünde de şöyle buyurmuştur: "insanlardan bir grup münkeri eli, dili ve kalbiyle reddeder; bunlar bütün iyi hasletleri kendilerinde toplamışlardır.
Bir grup da münkeri kalbi ve diliyle inkâr eder, ancak eliyle bir iş yapmaz; bunlar da iyi hasletlerden iki haslete sarılmış, bir hasleti zayi etmişlerdir.
Bir grup da sadece kalbiyle inkâr eder ve diliyle inkâr etmez; bunlar da üç hasletten en değerli iki hasleti zayi etmiş, sadece bir haslete sarılmışlardır. Bir grup da münkeri eli, dili ve kalbiyle reddetmeyi terk etmiştir; bunlar da yaşayan ölülerdir.
Bütün iyi ameller ve Allah yolunda cihat, marufu emredip münkerden alı-koymak karşısında, engin denizdeki bir damla gibidir. Marufu emredip münkerden alıkoymak ne eceli yaklaştırır, ne de rızkı azaltır. Bunların hepsinden daha üstünü, zalim bir önderin karşısında hak bir söz söylemektir."
Ebu Cuhafe, Emir'ül-Mü'minin Ali (a.s)'ın "marufu emretmek ve münkeri nehy etmek, hakkında" şöyle buyurduğunu nakletmektedir. "Cihat hususunda mağlup olduğunuz ilk şey, ellerinizle cihat etmenizdir; sonra dillerinizle, daha sonra kalplerinizle. Kim kalbiyle marufu tanımaz ve münkeri reddetmezse ters çevrilir; üstü alt ve altı da üst olur."
"Hak ağır, ama hoş; batıl ise hafif, ama öldürücüdür."
"Bu ümmetin en iyisi hakkında bile Allah'ın azabından emin olma; zira Allah şöyle buyurmuştur: "Allah'ın azabından hüsrana uğrayan topluluktan başkası emin olmaz"(A'raf: 99) Bu ümmetin en kötüsü hakkında bile Allah'ın rahmetinden ümitsiz olma; çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Allah'ın rahmetinden, kafir olan kavimden başkası ümit kesmez"(Yusuf: 87)
"Cimrilik, tüm çirkin kötülükleri bir araya toplamaktadır. Cimrilik, insanı her türlü kötülüğe götüren bir yulardır." Neh'cul Belağa'dan
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.



















































































