İmam Cevad ve Mehdîlik meselesi
İmam Cevad, Mehdî (a.f.) meselesini ümmetin gündemine getirmiştir. Bunu yaparken amacı, bir yandan bu kavramı zihinlere iyice yerleştirmek ve merkezî bir yere oturtmak, bir yandan da ümmeti Mehdî’nin (a.f.) ortaya çıkacağı güne hazırlamaktı
08.05.2024 08:30:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Cevad, Mehdî (a.f.) meselesini ümmetin gündemine getirmiştir. Bunu yaparken amacı, bir yandan bu kavramı zihinlere iyice yerleştirmek ve merkezî bir yere oturtmak, bir yandan da ümmeti Mehdî'nin (a.f.) ortaya çıkacağı güne hazırlamaktı.
Abdulazim b. Abdullah el-Hasanî (r. a) rivâyet etmiştir: "Muhammed b. Ali b. Mûsâ'ya (a.s.) dedim ki: 'Ey mevlâm! Senin, Muhammed'in Ehl-i Beyt'inden olup, zulüm ve zorbalıkla dolmuş yeryüzünü adaletle dolduracak zât olmanı umuyorum!'
Dedi ki: 'Biz Ehl-i Beyt'in her biri Allah'ın emriyle kâimdir, insanları Allah'ın dinine yöneltendir. Ama Yüce Allah'ın, onun aracılığıyla yeryüzünü küfür ve inkâr ehlinden temizleyeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı Kâim'in doğumu insanlardan gizlenecektir.
Şahsını da göremeyeceklerdir. Onu adıyla anmaları da haram olacaktır. Onun adı ve künyesi, Resûlullah (s.a.a.) ile aynıdır. Yer onun ayaklarının altında dürülecek, her zorluk ona boyun eğecektir.
Bedir Savaşı'na katılanların (üç yüz on üç) sayısı kadar ashabı onun etrafında toplanacaktır. Bunlar yeryüzünün çeşitli köşelerinden gelmiş erkeklerdir.
Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'Nerede olursanız olun, sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah her şeye kadirdir.'
İhlâs sahibi bu kimseler onun etrafında toplandıkları zaman Allah onu açığa çıkarır. Taraftarlarının sayısı on bini bulunca, Yüce Allah'ın izniyle ortaya çıkar. Yüce Allah râzı oluncaya kadar Allah düşmanlarını öldürür."
Ebû Turab Abdullah Mûsâ er-Ruyanî anlatıyor:
"Bize Abdulazim el-Hasanî b. Abdullah b. Ali b. Hasan b. Zeyd b. Hasan b. Ali b. Ebû Tâlib (a.s.) anlattı: Efendim Muhammed b. Ali b. Mûsâ b. Ca'fer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebû Tâlib'in (hepsine selâm olsun) yanına gittim. Amacım, Kâim'in Mehdî mi yoksa başka biri mi olduğunu sormaktı. Ben sormadan o konuşmaya başladı ve şöyle dedi:
'Ey Ebû'l-Kâsım! Bizden olan Kâim, gaybetinde beklenmesi, zuhûrunda itaat edilmesi gerekli olan Mehdî'dir.
O, benim üçüncü kuşaktan çocuğumdur. Muhammed'i (s.a.a.) peygamberlikle gönderen, imamlığı da bize has kılan Allah'a yemin ederim ki, eğer yeryüzünün ömrü bir tek gün kalsa dahi Yüce Allah o günü uzatır; ta ki Mehdî ortaya çıksın ve zorbalık ve zulümle dolmuş olan yeryüzünü adaletle doldursun.
Yüce Allah onun işini bir tek gecede düzeltir. Tıpkı Kelimullah Mûsâ'nın (a.s.) işini bir tek gecede düzelttiği gibi. Hani Mûsâ ailesi için ateş bulmak üzere gitmişti de nebi bir resûl olarak ailesinin yanına dönmüştü.
Taraftarlarımızın en faziletli ameli, kurtuluşu (Mehdî'nin ortaya çıkışını) beklemeleridir."
Hamdan b. Süleyman rivâyet etmiştir:
"Bize Sakar b. Ebû Dülef anlattı: Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ'nın (a.s.) şöyle dediğini duydum: 'Benden sonraki İmam, oğlum Ali'dir. Onun emri benim emrim, sözü benim sözüm ve ona itaat etmek bana itaat etmektir. Ondan sonraki İmam ise oğlu Hasan'dır. Onun emri babasının emri, sözü babasının sözü ve ona itaat etmek babasına itaat etmektir.'
Sonra İmam (a.s.) sustu. Bunun üzerine dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Hasan'dan sonraki İmam kimdir?'
İçin için ağladı. Sonra şöyle dedi: 'Hasan'dan sonraki İmam, hak ile Kâim olup beklenen oğludur.'
Dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Niçin el-Kâim olarak adlandırılmıştır.'
Dedi ki: 'Çünkü adının unutulmasından ve imametine inananların çoğunun mürted olmasından sonra ortaya çıkacaktır.'
Dedim ki: 'Niçin el-Muntazar/Beklenen olarak isimlendirilmiştir.'
Buyurdu ki: 'Çünkü öyle bir gaybeti olacaktır ki gaybetinin günleri artacak, süresi uzadıkça uzayacaktır. O dönemde samimi bir inanca sahip olanlar onun ortaya çıkışını bekleyecek, şüphe içinde olanlar da onu inkâr edecekler, inkârcılar da ondan söz edilmesini alayla karşılayacaklardır.
Çıkışı için tarihler verip duranlar onu yalanlayacak, gecikmesine sabredemeyen aceleciler helâk olacaklar ve teslim olanlar da kurtulacaklardır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)
Abdulazim b. Abdullah el-Hasanî (r. a) rivâyet etmiştir: "Muhammed b. Ali b. Mûsâ'ya (a.s.) dedim ki: 'Ey mevlâm! Senin, Muhammed'in Ehl-i Beyt'inden olup, zulüm ve zorbalıkla dolmuş yeryüzünü adaletle dolduracak zât olmanı umuyorum!'
Dedi ki: 'Biz Ehl-i Beyt'in her biri Allah'ın emriyle kâimdir, insanları Allah'ın dinine yöneltendir. Ama Yüce Allah'ın, onun aracılığıyla yeryüzünü küfür ve inkâr ehlinden temizleyeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı Kâim'in doğumu insanlardan gizlenecektir.
Şahsını da göremeyeceklerdir. Onu adıyla anmaları da haram olacaktır. Onun adı ve künyesi, Resûlullah (s.a.a.) ile aynıdır. Yer onun ayaklarının altında dürülecek, her zorluk ona boyun eğecektir.
Bedir Savaşı'na katılanların (üç yüz on üç) sayısı kadar ashabı onun etrafında toplanacaktır. Bunlar yeryüzünün çeşitli köşelerinden gelmiş erkeklerdir.
Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'Nerede olursanız olun, sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah her şeye kadirdir.'
İhlâs sahibi bu kimseler onun etrafında toplandıkları zaman Allah onu açığa çıkarır. Taraftarlarının sayısı on bini bulunca, Yüce Allah'ın izniyle ortaya çıkar. Yüce Allah râzı oluncaya kadar Allah düşmanlarını öldürür."
Ebû Turab Abdullah Mûsâ er-Ruyanî anlatıyor:
"Bize Abdulazim el-Hasanî b. Abdullah b. Ali b. Hasan b. Zeyd b. Hasan b. Ali b. Ebû Tâlib (a.s.) anlattı: Efendim Muhammed b. Ali b. Mûsâ b. Ca'fer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebû Tâlib'in (hepsine selâm olsun) yanına gittim. Amacım, Kâim'in Mehdî mi yoksa başka biri mi olduğunu sormaktı. Ben sormadan o konuşmaya başladı ve şöyle dedi:
'Ey Ebû'l-Kâsım! Bizden olan Kâim, gaybetinde beklenmesi, zuhûrunda itaat edilmesi gerekli olan Mehdî'dir.
O, benim üçüncü kuşaktan çocuğumdur. Muhammed'i (s.a.a.) peygamberlikle gönderen, imamlığı da bize has kılan Allah'a yemin ederim ki, eğer yeryüzünün ömrü bir tek gün kalsa dahi Yüce Allah o günü uzatır; ta ki Mehdî ortaya çıksın ve zorbalık ve zulümle dolmuş olan yeryüzünü adaletle doldursun.
Yüce Allah onun işini bir tek gecede düzeltir. Tıpkı Kelimullah Mûsâ'nın (a.s.) işini bir tek gecede düzelttiği gibi. Hani Mûsâ ailesi için ateş bulmak üzere gitmişti de nebi bir resûl olarak ailesinin yanına dönmüştü.
Taraftarlarımızın en faziletli ameli, kurtuluşu (Mehdî'nin ortaya çıkışını) beklemeleridir."
Hamdan b. Süleyman rivâyet etmiştir:
"Bize Sakar b. Ebû Dülef anlattı: Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ'nın (a.s.) şöyle dediğini duydum: 'Benden sonraki İmam, oğlum Ali'dir. Onun emri benim emrim, sözü benim sözüm ve ona itaat etmek bana itaat etmektir. Ondan sonraki İmam ise oğlu Hasan'dır. Onun emri babasının emri, sözü babasının sözü ve ona itaat etmek babasına itaat etmektir.'
Sonra İmam (a.s.) sustu. Bunun üzerine dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Hasan'dan sonraki İmam kimdir?'
İçin için ağladı. Sonra şöyle dedi: 'Hasan'dan sonraki İmam, hak ile Kâim olup beklenen oğludur.'
Dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Niçin el-Kâim olarak adlandırılmıştır.'
Dedi ki: 'Çünkü adının unutulmasından ve imametine inananların çoğunun mürted olmasından sonra ortaya çıkacaktır.'
Dedim ki: 'Niçin el-Muntazar/Beklenen olarak isimlendirilmiştir.'
Buyurdu ki: 'Çünkü öyle bir gaybeti olacaktır ki gaybetinin günleri artacak, süresi uzadıkça uzayacaktır. O dönemde samimi bir inanca sahip olanlar onun ortaya çıkışını bekleyecek, şüphe içinde olanlar da onu inkâr edecekler, inkârcılar da ondan söz edilmesini alayla karşılayacaklardır.
Çıkışı için tarihler verip duranlar onu yalanlayacak, gecikmesine sabredemeyen aceleciler helâk olacaklar ve teslim olanlar da kurtulacaklardır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)