İmam Hüseyin’in (a.s.) Mekke’de yaşadıkları
İmam Hüseyin (a.s.) Mekke’de kaldığı dört ay boyunca özellikle babası İmam Ali (a.s.)’ın sevenlerinden halifeliğini ilan etmesi için çokça mektuplar aldı
20.05.2022 23:40:00
İmam Hüseyin (a.s.) Mekke'de kaldığı dört ay boyunca özellikle babası İmam Ali (a.s.)'ın sevenlerinden halifeliğini ilan etmesi için çokça mektuplar aldı.
Denilebilir ki, Mekke İmam (a.s.)'ın kıyamında ona kucak açmıştır. Burada kaldığı süre içinde kendisine yardım edebilecek merkezlerle görüşmeler yapma imkanı bulmuştur.
O sıralarda Kûfe halkının "halifemiz ol" şeklinde kendisine biat eden mektuplarının sayısı on beş bini aşmıştı. Bu mektuplar karşısında kayıtsız kalamayacak olan İmam Hüseyin (a.s.), şahsına yapılacak suikastı öğrenmesinin ardından gidilecek yer olarak Kûfe'yi seçmiştir.
Mekke'de Kûfe'den gelen mektupları değerlendiren İmam (a.s.) aynı zamanda Basra eşrafına ve Ben-i Hâşim kabilesindeki akrabalarına mektuplar göndererek, bu haklı mücadelesinde yanında olmalarını istemiştir.
Kûfeliler İmam Hüseyin'e (a.s.) mektup yazıyor
İmam Hüseyin'in (ra) Mekke'de bulunduğu süre içinde Mekke Emiri Yahya b. Hekim ona karşı rahatsız edici bir harekette bulunmadı.
Yezid, İmam'a iyi davrandığı gerekçesi ile, Yahya b. Hekim'i ve ondan biat alamayan Velid'i görevlerinden azletti.
Özellikle Yahya b. Hekim'in İmam'a iyi davrandığı için vazifeden alındığını öğrenmeleri Kûfelileri harekete geçirmiştir. İmam (a.s.)'ın halifeliğini ilan etmesi hâlinde kendilerinin ona biat edeceklerinin garantisini vermişlerdi.
Kûfeli Süleyman b. Sured el-Huzaî'nin evinde yapılan toplantıda, Süleyman söz alarak kalabalığa hitap etmiştir:
"Muaviye helak oldu. Hüseyin (a.s.) da Emevîler'den biatini esirgedi. Medine'den ayrılıp Mekke'ye gitmiştir. Siz, hem onun, hem de babasının sevenlerisiniz. Eğer ona yardım edecekseniz, düşmanlarına karşı savaşacaksanız, ona bir mektup yazarak bu kararınızı ona bildirin. Şayet bozguna uğrayıp, zayıflık göstererek dağılacağınızı düşünüyorsanız, adamı kandırmayın."
Dediler ki: "Bilakis, onun düşmanlarına karşı savaşacağız ve onun uğruna ölüme atılacağız."
Süleyman dedi ki: "O zaman ona (a.s.) mektup yazın."
Onlar da şu mektubu yazdılar:
"Bismillahirrahmanirrahim
Hüseyin b. Ali (a.s.)'a… Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. Necebe, Rifaa b. Şeddad el-Becelî, Habib b.Mezahir, Kûfe mü'minleri ve Müslümanları içindeki sevenlerinden selam üzerine olsun. Senden dolayı kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamd ediyoruz.
Zorba ve inatçı düşmanını helak eden Allah'a hamd olsun. O ki, bu ümmetin liderliğine konmuş ve yönetimini zorla ele geçirmişti.
Ganimetlerini gasp etmiş, ümmetin rızası olmadan onların başına emir kesilmişti. Ümmetin iyilerini öldürmüş, kötülerini ise geri de bırakmıştı. Allah'ın malının ümmetin zorbalarının ve zenginlerinin arasında dolaşan bir servet olmasını sağlamıştı. Rahmetten uzak olsun, Semud'un rahmetten uzak olması gibi…
Hiç şüphesi bizim başımızda senden başka bir İmam yoktur. Buraya gel, belki Allah senin sayende bizi hak üzerinde birleştirir.
Emirlik sarayında şu anda Numan b. Beşir duruyor. Biz, cuma namazını onunla birlikte kılmıyor, onunla birlikte bayram namazına gitmiyoruz.
Eğer, senin bize doğru geldiğini duyarsak, inşallah onu buradan kovar, Şam a göndeririz."
Bu mektubu Abdullah b. Misma el-Hemdanî ve Abdullah b. Val'e vererek İmam Hüseyin (a.s.)'a ulaştırdılar.
"Kûfe halkının ilk mektubu, Ramazan ayının onunda İmam'ın eline geçti. Yani takriben Mekke'ye girmesinden bir ay sonra…"
Kûfeliler ilk mektuptan sonra, İmam (a.s.)'ı davete devam ettiler. Başka bir mektupta da, "Senin yanında yüz bin kişi bulunacaktır" dediler.
Kays b. Musahher es-Saydavî, Şeddad el-Erhebî'nin oğulları Abdullah ve Abdurrahman ile Umare b. Abdullah es-Selul yanlarında yüz elli kadar davet mektubuyla iİmam Hüseyin (a.s.)'ın yanına ulaştılar. Bu ziyaretten iki gün sonra da Hani b. Hani es-Sebiî ve Said b. Abdullah el-Hanefî Kûfeliler adına İmam'ın huzuruna geldiler. Getirdikleri mektup şöyle idi:
"Bismillahirrahmanirrahim
Mü'minler ve Müslümanlar içindeki sevenlerinden Hüseyin b. Ali (a.s.)'a…
… İnsanlar seni bekliyor. Senden başkası için bir görüşleri yoktur. Ne kadar acele etsen o kadar iyidir. Acele et, bir an önce gel. Vesselam."
Sonra yine Kûfe halkından Şebes b. Rib'i, Haccar b. Ebcer, Yezid b. Hâris b. Ruveym, Urve b. Kays, Amr b. Haccac ez-Zübeydî ve Muhammed b. Umeyr et-Temimî şu mektubu yazdılar:
"… Her taraf yeşillendi, meyvelerin devşirilme zamanı geldi. Eğer istersen, senin için tam teçhizatlı bir ordunun başına geç. Vesselam."
"Daha sonraki günlerde de hayvanların azıklarını yükleyip Hz. Hüseyin (a.s.)'a mektup getiren elçiler birbirini takip etti."
Bu mektuplarda Kûfeliler, "Biz senin beyatına kendimizi bağladık. Biz, senin yanında ölümü göze aldık! Senin yüzünden cumada cemaatte bulunmamaktayız. Hemen yanımıza gel!" demekte idiler." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
Denilebilir ki, Mekke İmam (a.s.)'ın kıyamında ona kucak açmıştır. Burada kaldığı süre içinde kendisine yardım edebilecek merkezlerle görüşmeler yapma imkanı bulmuştur.
O sıralarda Kûfe halkının "halifemiz ol" şeklinde kendisine biat eden mektuplarının sayısı on beş bini aşmıştı. Bu mektuplar karşısında kayıtsız kalamayacak olan İmam Hüseyin (a.s.), şahsına yapılacak suikastı öğrenmesinin ardından gidilecek yer olarak Kûfe'yi seçmiştir.
Mekke'de Kûfe'den gelen mektupları değerlendiren İmam (a.s.) aynı zamanda Basra eşrafına ve Ben-i Hâşim kabilesindeki akrabalarına mektuplar göndererek, bu haklı mücadelesinde yanında olmalarını istemiştir.
Kûfeliler İmam Hüseyin'e (a.s.) mektup yazıyor
İmam Hüseyin'in (ra) Mekke'de bulunduğu süre içinde Mekke Emiri Yahya b. Hekim ona karşı rahatsız edici bir harekette bulunmadı.
Yezid, İmam'a iyi davrandığı gerekçesi ile, Yahya b. Hekim'i ve ondan biat alamayan Velid'i görevlerinden azletti.
Özellikle Yahya b. Hekim'in İmam'a iyi davrandığı için vazifeden alındığını öğrenmeleri Kûfelileri harekete geçirmiştir. İmam (a.s.)'ın halifeliğini ilan etmesi hâlinde kendilerinin ona biat edeceklerinin garantisini vermişlerdi.
Kûfeli Süleyman b. Sured el-Huzaî'nin evinde yapılan toplantıda, Süleyman söz alarak kalabalığa hitap etmiştir:
"Muaviye helak oldu. Hüseyin (a.s.) da Emevîler'den biatini esirgedi. Medine'den ayrılıp Mekke'ye gitmiştir. Siz, hem onun, hem de babasının sevenlerisiniz. Eğer ona yardım edecekseniz, düşmanlarına karşı savaşacaksanız, ona bir mektup yazarak bu kararınızı ona bildirin. Şayet bozguna uğrayıp, zayıflık göstererek dağılacağınızı düşünüyorsanız, adamı kandırmayın."
Dediler ki: "Bilakis, onun düşmanlarına karşı savaşacağız ve onun uğruna ölüme atılacağız."
Süleyman dedi ki: "O zaman ona (a.s.) mektup yazın."
Onlar da şu mektubu yazdılar:
"Bismillahirrahmanirrahim
Hüseyin b. Ali (a.s.)'a… Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. Necebe, Rifaa b. Şeddad el-Becelî, Habib b.Mezahir, Kûfe mü'minleri ve Müslümanları içindeki sevenlerinden selam üzerine olsun. Senden dolayı kendisinden başka ilah olmayan Allah'a hamd ediyoruz.
Zorba ve inatçı düşmanını helak eden Allah'a hamd olsun. O ki, bu ümmetin liderliğine konmuş ve yönetimini zorla ele geçirmişti.
Ganimetlerini gasp etmiş, ümmetin rızası olmadan onların başına emir kesilmişti. Ümmetin iyilerini öldürmüş, kötülerini ise geri de bırakmıştı. Allah'ın malının ümmetin zorbalarının ve zenginlerinin arasında dolaşan bir servet olmasını sağlamıştı. Rahmetten uzak olsun, Semud'un rahmetten uzak olması gibi…
Hiç şüphesi bizim başımızda senden başka bir İmam yoktur. Buraya gel, belki Allah senin sayende bizi hak üzerinde birleştirir.
Emirlik sarayında şu anda Numan b. Beşir duruyor. Biz, cuma namazını onunla birlikte kılmıyor, onunla birlikte bayram namazına gitmiyoruz.
Eğer, senin bize doğru geldiğini duyarsak, inşallah onu buradan kovar, Şam a göndeririz."
Bu mektubu Abdullah b. Misma el-Hemdanî ve Abdullah b. Val'e vererek İmam Hüseyin (a.s.)'a ulaştırdılar.
"Kûfe halkının ilk mektubu, Ramazan ayının onunda İmam'ın eline geçti. Yani takriben Mekke'ye girmesinden bir ay sonra…"
Kûfeliler ilk mektuptan sonra, İmam (a.s.)'ı davete devam ettiler. Başka bir mektupta da, "Senin yanında yüz bin kişi bulunacaktır" dediler.
Kays b. Musahher es-Saydavî, Şeddad el-Erhebî'nin oğulları Abdullah ve Abdurrahman ile Umare b. Abdullah es-Selul yanlarında yüz elli kadar davet mektubuyla iİmam Hüseyin (a.s.)'ın yanına ulaştılar. Bu ziyaretten iki gün sonra da Hani b. Hani es-Sebiî ve Said b. Abdullah el-Hanefî Kûfeliler adına İmam'ın huzuruna geldiler. Getirdikleri mektup şöyle idi:
"Bismillahirrahmanirrahim
Mü'minler ve Müslümanlar içindeki sevenlerinden Hüseyin b. Ali (a.s.)'a…
… İnsanlar seni bekliyor. Senden başkası için bir görüşleri yoktur. Ne kadar acele etsen o kadar iyidir. Acele et, bir an önce gel. Vesselam."
Sonra yine Kûfe halkından Şebes b. Rib'i, Haccar b. Ebcer, Yezid b. Hâris b. Ruveym, Urve b. Kays, Amr b. Haccac ez-Zübeydî ve Muhammed b. Umeyr et-Temimî şu mektubu yazdılar:
"… Her taraf yeşillendi, meyvelerin devşirilme zamanı geldi. Eğer istersen, senin için tam teçhizatlı bir ordunun başına geç. Vesselam."
"Daha sonraki günlerde de hayvanların azıklarını yükleyip Hz. Hüseyin (a.s.)'a mektup getiren elçiler birbirini takip etti."
Bu mektuplarda Kûfeliler, "Biz senin beyatına kendimizi bağladık. Biz, senin yanında ölümü göze aldık! Senin yüzünden cumada cemaatte bulunmamaktayız. Hemen yanımıza gel!" demekte idiler." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)