İmam Rıza’nın siyasî rolü
Her iki dönemde de (yani gerek Harun Reşid ve gerekse oğlu el-Emin döneminde) bir Ehl-i Beyt taraftarı ayaklanması çıkmadı
28.01.2024 20:17:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Her iki dönemde de (yani gerek Harun Reşid ve gerekse oğlu el-Emin döneminde) bir Ehl-i Beyt taraftarı ayaklanması çıkmadı.
Her şeye rağmen İmam Rıza siyasî fikirleri halka sunarken son derece dikkatli davranırdı. Zira taraftarlarının öldürülmelerine veya hapse atılmalarına zemin hazırlamak istemiyordu.
O, her zaman için imamların önemini ve ümmet içindeki yerini vurgulardı: "Bütün topluluklar zamanlarının imamı, Rablerinin kitabı ve peygamberlerinin sünneti ile çağırılırlar."
İmam Rıza gerçek imamın özelliklerini şöyle ifade eder: "İmamın bazı işaretleri vardır. İmam; insanların en âlimi, en hükmedeni, en muttakisi, en ağırbaşlısı, en cesuru, en cömerti ve en çok ibadet edeni olur."
İmam Rıza, imamlığın tekliğinin ve birden çok değil tek bir imam olmasının zarureti üzerinde durur. Aynı zamanda Ehl-i Beyt'in Müslüman toplumundaki rolüne de işaret etmiştir.
Ataları aracılığıyla Resûlullah'tan şöyle rivayet eder: "Sizin içinizde Benim Ehl-i Beyt'imin durumu, Nuh'un gemisine benzer. Ona binen kurtulur, binmekten kaçınan da ateşte yanar."
Yine Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yıldızlar gök ehli için güvence, Ehl-i Beyt'im de ümmetim için güvencedir."
İmam Rıza, Resûlullah'ın İmam Ali'ye şöyle buyurduğunu da rivayet eder: "Ey Ali! Cennet seni, Ammar'ı, Selman'ı, Ebuzer'i ve Mikdad'ı özler."
İmam Rıza Ehl-i Beyt'i dost edinmenin önemini de şöyle vurgular: "Dinin kemâli bizi dost edinmek, düşmanlarımızla ilişkiyi kesmektir."
Resûlullah'tan rivayet ettiği bir hadiste ümmeti, Peygamberin soyuna saygı göstermeye çağırmıştır: "Dört kişiye kıyamet günü şefaat ederim. Benden sonra soyuma ikram edip saygı gösteren, onların ihtiyaçlarını gideren, kendilerine muhtaç oldukları zaman onların işlerini görmeye koşan ve kalbiyle ve diliyle onları seven."
İmam Rıza, Ehl-i Beyt'i ve Hz. Ali'yi sevenleri de şöyle vasfeder: "Bizi sevenler namaz kılan, zekât veren, Beytu'l-Haram'ı ziyaret eden, Ramazan ayında oruç tutan, Ehl-i Beyt'i sevip dost edinen (onları inanç ve yönetim bazında önder kabul eden) ve onların düşmanlarından teberri eden (dinî ve siyasî bağlarını kesen) kimselerdir. İşte bunlar iman ve takva ehlidir. Günahlardan sakınan muttakîler bunlardır."
İmam Ali'yi sevenlerin vasıflarını da şu şekilde ifade eder: "Ali'nin taraftarları, Hasan, Hüseyin, Ebuzer, Selman, Mikdad, Muhammed b. Ebubekir ve emirlerine zerre kadar muhalefet etmeyen, onu rahatsız edecek hiçbir işte bulunmayan kimselerdir."
İmam Rıza, Hz. Hüseyin'in, şehit edilişinin yıldönümlerinde anılmasını da teşvik etmiştir. Bu konuda şöyle der: "Hüseyin'in günü (Aşura Günü) yüreklerimizi parçaladı, yaralarımızı kanattı, gözyaşlarımızı sel gibi akıttı ve azizimizi zelil kıldı... Ağlayanlar Hüseyin gibisine ağlasınlar. Hüseyin'e ağlamak büyük günahların dökülmesine neden olur."
"Eğer Hüseyin'in yanında şehit düşenlerin aldıkları sevabın aynısını almak seni sevindiriyorsa, o zaman Hüseyin'i her hatırladığında, 'Keşke onların yanında olsaydım da o büyük kurtuluşa nâil olsaydım' de."
Zulme ve haksızlığa baş eğmemek konusunda bir simge olan Hz. Hüseyin'in kabrini ziyaret etmeyi de teşvik eder ve şöyle söylerdi: "Hüseyin'in kabrini ziyaret etmek, makbul bir umre ziyaretinde bulunmaya denktir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Her şeye rağmen İmam Rıza siyasî fikirleri halka sunarken son derece dikkatli davranırdı. Zira taraftarlarının öldürülmelerine veya hapse atılmalarına zemin hazırlamak istemiyordu.
O, her zaman için imamların önemini ve ümmet içindeki yerini vurgulardı: "Bütün topluluklar zamanlarının imamı, Rablerinin kitabı ve peygamberlerinin sünneti ile çağırılırlar."
İmam Rıza gerçek imamın özelliklerini şöyle ifade eder: "İmamın bazı işaretleri vardır. İmam; insanların en âlimi, en hükmedeni, en muttakisi, en ağırbaşlısı, en cesuru, en cömerti ve en çok ibadet edeni olur."
İmam Rıza, imamlığın tekliğinin ve birden çok değil tek bir imam olmasının zarureti üzerinde durur. Aynı zamanda Ehl-i Beyt'in Müslüman toplumundaki rolüne de işaret etmiştir.
Ataları aracılığıyla Resûlullah'tan şöyle rivayet eder: "Sizin içinizde Benim Ehl-i Beyt'imin durumu, Nuh'un gemisine benzer. Ona binen kurtulur, binmekten kaçınan da ateşte yanar."
Yine Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yıldızlar gök ehli için güvence, Ehl-i Beyt'im de ümmetim için güvencedir."
İmam Rıza, Resûlullah'ın İmam Ali'ye şöyle buyurduğunu da rivayet eder: "Ey Ali! Cennet seni, Ammar'ı, Selman'ı, Ebuzer'i ve Mikdad'ı özler."
İmam Rıza Ehl-i Beyt'i dost edinmenin önemini de şöyle vurgular: "Dinin kemâli bizi dost edinmek, düşmanlarımızla ilişkiyi kesmektir."
Resûlullah'tan rivayet ettiği bir hadiste ümmeti, Peygamberin soyuna saygı göstermeye çağırmıştır: "Dört kişiye kıyamet günü şefaat ederim. Benden sonra soyuma ikram edip saygı gösteren, onların ihtiyaçlarını gideren, kendilerine muhtaç oldukları zaman onların işlerini görmeye koşan ve kalbiyle ve diliyle onları seven."
İmam Rıza, Ehl-i Beyt'i ve Hz. Ali'yi sevenleri de şöyle vasfeder: "Bizi sevenler namaz kılan, zekât veren, Beytu'l-Haram'ı ziyaret eden, Ramazan ayında oruç tutan, Ehl-i Beyt'i sevip dost edinen (onları inanç ve yönetim bazında önder kabul eden) ve onların düşmanlarından teberri eden (dinî ve siyasî bağlarını kesen) kimselerdir. İşte bunlar iman ve takva ehlidir. Günahlardan sakınan muttakîler bunlardır."
İmam Ali'yi sevenlerin vasıflarını da şu şekilde ifade eder: "Ali'nin taraftarları, Hasan, Hüseyin, Ebuzer, Selman, Mikdad, Muhammed b. Ebubekir ve emirlerine zerre kadar muhalefet etmeyen, onu rahatsız edecek hiçbir işte bulunmayan kimselerdir."
İmam Rıza, Hz. Hüseyin'in, şehit edilişinin yıldönümlerinde anılmasını da teşvik etmiştir. Bu konuda şöyle der: "Hüseyin'in günü (Aşura Günü) yüreklerimizi parçaladı, yaralarımızı kanattı, gözyaşlarımızı sel gibi akıttı ve azizimizi zelil kıldı... Ağlayanlar Hüseyin gibisine ağlasınlar. Hüseyin'e ağlamak büyük günahların dökülmesine neden olur."
"Eğer Hüseyin'in yanında şehit düşenlerin aldıkları sevabın aynısını almak seni sevindiriyorsa, o zaman Hüseyin'i her hatırladığında, 'Keşke onların yanında olsaydım da o büyük kurtuluşa nâil olsaydım' de."
Zulme ve haksızlığa baş eğmemek konusunda bir simge olan Hz. Hüseyin'in kabrini ziyaret etmeyi de teşvik eder ve şöyle söylerdi: "Hüseyin'in kabrini ziyaret etmek, makbul bir umre ziyaretinde bulunmaya denktir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.