İmam Zeynelâbidin (a.s.)’ın yalvarışı
İmam Zeynelâbidin (a.s.)’ın Allah’a, verdiği nimetler karşısında yalvarışı şöyledir
27.09.2023 08:09:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın Allah'a, verdiği nimetler karşısında yalvarışı şöyledir:
"İlahi! Lütfunun ard arda gelişi, Senin şükrünü edâ etmekten gafil kıldı beni. Fazlının durmaksızın akışı, övgünü saymaktan âciz ıraktı beni.
Lütfunun sürekli birbirini takip etmesi, övgülerini anmaktan beni alıkoydu. Nimetlerinin peş peşe gelişi, iyiliklerini yaymaktan beni geri bıraktı.
İlahi, nimetlerinin büyüklüğü karşısında şükrüm küçük kalıyor.
Bana ikram ettiğin lütuflar karşısında övgülerim ve nimetlerini sayıp dökmelerim çok cılız kalıyor.
İman nurlarından olan nimetlerin üzerimi örttü, beni süsledi. İyiliklerinin lütufları beni bir izzet perdesi ile bürüdü.
Minnetinin gerdanlıkları boynuma çözülmez gerdanlıklar taktı. Açılmaz halkalar taktı boynuma.
Nimetlerin o kadar çoktur ki, dilim onları saymakta yetersiz kalıyor. Bağışların o kadar fazladır ki, bırak saymayı, onları anmakta yetersiz kalıyor zihnim.
O halde, nasıl şükredebilirim? Değil mi ki, şükrüm şükre muhtaçtır! Sana hamd olsun dediğim her seferinde bunu dediğim için "Sana hamd olsun" demem gerekiyor."
İmam'ın, Zamret hakkındaki duasının kabulü
İmam Seccad (a.s.) şöyle buyurmuştur: "İnsan halkla ne yapacağını bilmiyor! Eğer Peygamberden (s.a.v.) duyduğumuz bazı meseleleri onlara söylemiş olursak alay edebilirler, diğer taraftan da bu gerçekleri saklamayı da istemiyoruz!"
Zamret bin Ma'bed, "Siz duyduğunuz şeyleri söyleyin" dedi.
İmam (a.s.), "Allah'ın düşmanını tabuta bırakıp kabristana götürdüklerinde ne söylediğini biliyor musunuz?" diye sordu. Zamret, "Hayır" dedi.
İmam (a.s.), "Allah'ın düşmanı, onu götüren kimselere şöyle der: Acaba duymuyor musunuz? Beni aldatan, beni bu duruma düşüren ve beni kurtarmayan Allah'ın düşmanını size şikayet ediyorum.
Benimle dost olarak beni hor-hakir eden dostlardan, kendilerini himaye ettiğim beni zelil eden evlatlarımdan ve servetimi onun güzelliği için harcadığım fakat başkalarının oraya yerleştiği evimden şikayetim vardır! Bana acıyın! Bu kadar acele etmeyin!" dedi.
Zamret, "Eğer bu kadar güzel konuşabiliyorsa, hareket edip onu taşıyanların da boyunlarına binebilir" dedi.
İmam, "Allah'ım! Eğer Zamret, Peygamberin (s.a.v.) sözlerini alaya alıyorsa, ondan intikam al" diye dua etti.
Zamret, kırk gün yaşadıktan sonra hayatını kaybetti. Onun cenazesi yanında olan kölesi, onun defin işlemlerinden sonra İmam (a.s.)'ın huzuruna gelip hazretin yanında oturdu.
İmam (a.s.), "Nereden geliyorsun" dedi.
Köle, "Zamret'in cenazesinin defin işlemlerinden dönüyorum. Onun üzerine toprak döktüklerinde, hayatı zamanında kesin olarak tanıdığım sesini ondan duydum. Şöyle dedi: Ey Zamret! Bugün sahip olduğun her dost seni hakir-hor etti, sonuçta ebedi evin olan cehenneme yöneldin."
İmam Zeynelâbidin (a.s.), "Allah'tan afiyet (kurtuluş) diliyorum. Zira Peygamberin (s.a.v.) hadisini alaya alanın cezası işte budur" buyurdular." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
"İlahi! Lütfunun ard arda gelişi, Senin şükrünü edâ etmekten gafil kıldı beni. Fazlının durmaksızın akışı, övgünü saymaktan âciz ıraktı beni.
Lütfunun sürekli birbirini takip etmesi, övgülerini anmaktan beni alıkoydu. Nimetlerinin peş peşe gelişi, iyiliklerini yaymaktan beni geri bıraktı.
İlahi, nimetlerinin büyüklüğü karşısında şükrüm küçük kalıyor.
Bana ikram ettiğin lütuflar karşısında övgülerim ve nimetlerini sayıp dökmelerim çok cılız kalıyor.
İman nurlarından olan nimetlerin üzerimi örttü, beni süsledi. İyiliklerinin lütufları beni bir izzet perdesi ile bürüdü.
Minnetinin gerdanlıkları boynuma çözülmez gerdanlıklar taktı. Açılmaz halkalar taktı boynuma.
Nimetlerin o kadar çoktur ki, dilim onları saymakta yetersiz kalıyor. Bağışların o kadar fazladır ki, bırak saymayı, onları anmakta yetersiz kalıyor zihnim.
O halde, nasıl şükredebilirim? Değil mi ki, şükrüm şükre muhtaçtır! Sana hamd olsun dediğim her seferinde bunu dediğim için "Sana hamd olsun" demem gerekiyor."
İmam'ın, Zamret hakkındaki duasının kabulü
İmam Seccad (a.s.) şöyle buyurmuştur: "İnsan halkla ne yapacağını bilmiyor! Eğer Peygamberden (s.a.v.) duyduğumuz bazı meseleleri onlara söylemiş olursak alay edebilirler, diğer taraftan da bu gerçekleri saklamayı da istemiyoruz!"
Zamret bin Ma'bed, "Siz duyduğunuz şeyleri söyleyin" dedi.
İmam (a.s.), "Allah'ın düşmanını tabuta bırakıp kabristana götürdüklerinde ne söylediğini biliyor musunuz?" diye sordu. Zamret, "Hayır" dedi.
İmam (a.s.), "Allah'ın düşmanı, onu götüren kimselere şöyle der: Acaba duymuyor musunuz? Beni aldatan, beni bu duruma düşüren ve beni kurtarmayan Allah'ın düşmanını size şikayet ediyorum.
Benimle dost olarak beni hor-hakir eden dostlardan, kendilerini himaye ettiğim beni zelil eden evlatlarımdan ve servetimi onun güzelliği için harcadığım fakat başkalarının oraya yerleştiği evimden şikayetim vardır! Bana acıyın! Bu kadar acele etmeyin!" dedi.
Zamret, "Eğer bu kadar güzel konuşabiliyorsa, hareket edip onu taşıyanların da boyunlarına binebilir" dedi.
İmam, "Allah'ım! Eğer Zamret, Peygamberin (s.a.v.) sözlerini alaya alıyorsa, ondan intikam al" diye dua etti.
Zamret, kırk gün yaşadıktan sonra hayatını kaybetti. Onun cenazesi yanında olan kölesi, onun defin işlemlerinden sonra İmam (a.s.)'ın huzuruna gelip hazretin yanında oturdu.
İmam (a.s.), "Nereden geliyorsun" dedi.
Köle, "Zamret'in cenazesinin defin işlemlerinden dönüyorum. Onun üzerine toprak döktüklerinde, hayatı zamanında kesin olarak tanıdığım sesini ondan duydum. Şöyle dedi: Ey Zamret! Bugün sahip olduğun her dost seni hakir-hor etti, sonuçta ebedi evin olan cehenneme yöneldin."
İmam Zeynelâbidin (a.s.), "Allah'tan afiyet (kurtuluş) diliyorum. Zira Peygamberin (s.a.v.) hadisini alaya alanın cezası işte budur" buyurdular." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.