İmamlar Allah’ın indirdiği vasiyete göre hareket etmişlerdir
Bazı Sünnî eserlerde İmam Hüseyin’in tüm bu gelişmeleri bildiği hâlde, bilerek ölüme gittiğinden bahsedilmektedir
08.06.2022 23:50:00





İmam Hüseyin bilerek mi ölüme gitti?
Bazı Sünnî eserlerde İmam Hüseyin'in tüm bu gelişmeleri bildiği hâlde, bilerek ölüme gittiğinden bahsedilmektedir.
Resulüllah (s.a.v.) tarafından buyrulan ve kendisinin de vâkıf olduğu hadislere göre öldürüleceğini bildiği hâlde, hayatını korumaya çalışmak yerine, neden ölümü tercih ettiği tartışılmaktadır. Bilerek ölüme gitmesi eleştirilmektedir.
Buna cevap olarak deriz ki, evet, İmam Hüseyin (a.s.) Ehl-i Beyt'in içinde öldürüleceği ceddi Resulüllah (s.a.v.) tarafından kendisine haber verilmiş bir İmam'dır.
Kerbela Olayı'nda gâye, hakkı hâkim kılmaktır. Hz. Hüseyin (a.s.) ilayi kelimetullah için ölümü göze almıştır. Gerekirse şehit olacaktır. Bu her cihadda böyledir.
Kendisinin ölümünden haberdar olması, yaşayacağı kaderi bilerek ona boyun eğmesidir ki, bu tarifi imkansız bir teslimiyettir.
Kaldı ki, 12 masum İmam'ın kendi ağzından, imamlığın bir vasfının öleceği zamanı bilmek olduğu aktarılır. Yani hüccet sahibi gerçek her İmam, öleceği zamanı bilir. Bu imametinin bir gereğidir.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehit edildiği tarih İslam tarihi için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü öleceğini bildiği hâlde vazgeçmediği bu kararlı kıyam, halifenin yanlışlarının ortaya çıkması, ümmetin ayıkması ve Kur'an çizgisine geri dönüşün başlangıcıdır.
Bu yüzden Asr-ı Saadet'ten itibaren onun şehadeti ve nasıl katledileceği haber verilmiş, bu zamana dikkatler çekilmiştir. Kıyamla başlayan süreç, karanlıkların aydınlanma sabahıdır ki, İmam (a.s.) canını bu uğurda esirgememiştir.
Burada İmam Hüseyin (a.s.) ve diğer masum imamların ölüm zamanları hakkında haber verdikleri nakilleri verelim…
İmamların Allah'ın indirdiği vasiyete göre hareket etmeleri konusu
"… Muhammed b. Ahmed b. Abdullah el-Ömeri babasından, o dedesinden, o da Câfer Sâdık (a.s.)'dan şöyle rivayet etmiştir:
"Allah Azze ve Celle Nebisine (s.a.v.) vefatından önce bir yazı indirdi ve dedi ki: "Ey Muhammed! Bu senin soyundan seçkinlere yapacağı vasiyettir."
Peygamberimiz (s.a.v.), "Seçkinler kimlerdir ey Cebrail?" dedi.
Dedi ki: "Ali b. Ebi Tâlib ve soyu."
Yazının üzerinde altından mühürler vardı. Resulüllah (s.a.v.) bu vasiyeti Emirü'l-Mü'minine verdi. Bir mührü açmasını ve içinde yazılı olanlara göre hareket etmesini emretti.
Emirü'l-Mü'minin bir mührü açtı ve içinde yazılı bulunan tavsiyeler doğrultusunda hareket etti.
Sonra vasiyeti oğlu Hasan (a.s.)'a verdi. Hasan (a.s.) mühürlerden birini açtı ve içinde yazılı bulunan vasiyetlere göre amel etti.
Sonra Hüseyin (a.s.)'a verdi. Hüseyin (a.s.) mühürlerden birini açtı ve orada şunların yazılı olduğunu gördü:
"Bir topluluk ile beraber şehadete erişmek üzere harekete geç. Onlar ancak seninle birlikte olurlarsa şehadete erişebilirler. Kendini Allah'a (c.c.) ada…"
Hz. Hüseyin (a.s.) da işte bu vasiyete göre hareket etti."
İmamların ne zaman öleceklerini bildikleri konusu
Ebu Cemile Abdullah b. Ebu Câfer'den şöyle rivayet etmiştir:
"Bana kardeşim anlattı. O İmam Câfer'den duymuş, o da Muhammed Bâkır (a.s.)'dan şunları dinlemiş: Ali b. Hüseyin (Zeynnülâbidin) babasının vefat edeceği gece, ona şerbet götürdü ve dedi ki: "Babacığım bu şerbeti iç."
Dedi ki: "Oğulcuğum! Bu öleceğim gecedir ve bu gece Resulüllah (s.a.v.) de vefat etmişti."
"Ebu Bâsir, şöyle rivayet etmiştir: Câfer Sâdık (a.s.) buyurdu ki: "Bir İmam başına nelerin geleceğini ve sonunun nereye varacağını bilmiyorsa o, Allah'ın kulları üzerindeki hücceti değildir."
Hasan b. Cehm şöyle rivayet etmiştir:
İmam Rıza (a.s.)'a dedim ki: "Emirü'l-Mü'minin (a.s.) kim tarafından ve hangi gece ve nerede öldürüleceğini biliyordu. Ayrıca kazların evde öttüklerini duyunca, "Bu ötmeleri matem inlemeleri izleyecek " demişti."
Sonra Ümmü Gülsüm, "Bu gece namazı evde kılsan ve başkasına, insanlara namazı kıldırmasını emretsen olmaz mı?" demişti ama o bunu reddetmiş ve gece boyunca sık sık silahsız olarak dışarı çıkıp gelmişti.
Oysa o (a.s.) İbn-i Mülcem'in kendisini kılıçla öldüreceğini de biliyordu. Acaba bu davranış işlenilmesi câiz olmayan hareketler kapsamına girmez mi?"
Buyurdu ki: "Dediğin doğrudur ancak o (a.s.), o gece yaşamak ile Allah'a kavuşmak arasında muhayyer bırakıldı. Ali (a.s.) da Allah'ı kendisiyle ilgili takdirinin cereyan etmesini tercih etti."
Musafir şöyle rivayet etmiştir: "Ebu'l Hasan er-Rıza (a.s.) bana dedi ki: "Ey Musafir! Su kanalında balıklar var mıdır?"
"Evet, vardır kurban olduğum" dedim.
Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ben Resulüllah (s.a.v.)'i dün gece rüyamda gördüm. Bana şöyle diyordu: "Bizim yanımızda olan senin için daha iyidir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Bazı Sünnî eserlerde İmam Hüseyin'in tüm bu gelişmeleri bildiği hâlde, bilerek ölüme gittiğinden bahsedilmektedir.
Resulüllah (s.a.v.) tarafından buyrulan ve kendisinin de vâkıf olduğu hadislere göre öldürüleceğini bildiği hâlde, hayatını korumaya çalışmak yerine, neden ölümü tercih ettiği tartışılmaktadır. Bilerek ölüme gitmesi eleştirilmektedir.
Buna cevap olarak deriz ki, evet, İmam Hüseyin (a.s.) Ehl-i Beyt'in içinde öldürüleceği ceddi Resulüllah (s.a.v.) tarafından kendisine haber verilmiş bir İmam'dır.
Kerbela Olayı'nda gâye, hakkı hâkim kılmaktır. Hz. Hüseyin (a.s.) ilayi kelimetullah için ölümü göze almıştır. Gerekirse şehit olacaktır. Bu her cihadda böyledir.
Kendisinin ölümünden haberdar olması, yaşayacağı kaderi bilerek ona boyun eğmesidir ki, bu tarifi imkansız bir teslimiyettir.
Kaldı ki, 12 masum İmam'ın kendi ağzından, imamlığın bir vasfının öleceği zamanı bilmek olduğu aktarılır. Yani hüccet sahibi gerçek her İmam, öleceği zamanı bilir. Bu imametinin bir gereğidir.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehit edildiği tarih İslam tarihi için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü öleceğini bildiği hâlde vazgeçmediği bu kararlı kıyam, halifenin yanlışlarının ortaya çıkması, ümmetin ayıkması ve Kur'an çizgisine geri dönüşün başlangıcıdır.
Bu yüzden Asr-ı Saadet'ten itibaren onun şehadeti ve nasıl katledileceği haber verilmiş, bu zamana dikkatler çekilmiştir. Kıyamla başlayan süreç, karanlıkların aydınlanma sabahıdır ki, İmam (a.s.) canını bu uğurda esirgememiştir.
Burada İmam Hüseyin (a.s.) ve diğer masum imamların ölüm zamanları hakkında haber verdikleri nakilleri verelim…
İmamların Allah'ın indirdiği vasiyete göre hareket etmeleri konusu
"… Muhammed b. Ahmed b. Abdullah el-Ömeri babasından, o dedesinden, o da Câfer Sâdık (a.s.)'dan şöyle rivayet etmiştir:
"Allah Azze ve Celle Nebisine (s.a.v.) vefatından önce bir yazı indirdi ve dedi ki: "Ey Muhammed! Bu senin soyundan seçkinlere yapacağı vasiyettir."
Peygamberimiz (s.a.v.), "Seçkinler kimlerdir ey Cebrail?" dedi.
Dedi ki: "Ali b. Ebi Tâlib ve soyu."
Yazının üzerinde altından mühürler vardı. Resulüllah (s.a.v.) bu vasiyeti Emirü'l-Mü'minine verdi. Bir mührü açmasını ve içinde yazılı olanlara göre hareket etmesini emretti.
Emirü'l-Mü'minin bir mührü açtı ve içinde yazılı bulunan tavsiyeler doğrultusunda hareket etti.
Sonra vasiyeti oğlu Hasan (a.s.)'a verdi. Hasan (a.s.) mühürlerden birini açtı ve içinde yazılı bulunan vasiyetlere göre amel etti.
Sonra Hüseyin (a.s.)'a verdi. Hüseyin (a.s.) mühürlerden birini açtı ve orada şunların yazılı olduğunu gördü:
"Bir topluluk ile beraber şehadete erişmek üzere harekete geç. Onlar ancak seninle birlikte olurlarsa şehadete erişebilirler. Kendini Allah'a (c.c.) ada…"
Hz. Hüseyin (a.s.) da işte bu vasiyete göre hareket etti."
İmamların ne zaman öleceklerini bildikleri konusu
Ebu Cemile Abdullah b. Ebu Câfer'den şöyle rivayet etmiştir:
"Bana kardeşim anlattı. O İmam Câfer'den duymuş, o da Muhammed Bâkır (a.s.)'dan şunları dinlemiş: Ali b. Hüseyin (Zeynnülâbidin) babasının vefat edeceği gece, ona şerbet götürdü ve dedi ki: "Babacığım bu şerbeti iç."
Dedi ki: "Oğulcuğum! Bu öleceğim gecedir ve bu gece Resulüllah (s.a.v.) de vefat etmişti."
"Ebu Bâsir, şöyle rivayet etmiştir: Câfer Sâdık (a.s.) buyurdu ki: "Bir İmam başına nelerin geleceğini ve sonunun nereye varacağını bilmiyorsa o, Allah'ın kulları üzerindeki hücceti değildir."
Hasan b. Cehm şöyle rivayet etmiştir:
İmam Rıza (a.s.)'a dedim ki: "Emirü'l-Mü'minin (a.s.) kim tarafından ve hangi gece ve nerede öldürüleceğini biliyordu. Ayrıca kazların evde öttüklerini duyunca, "Bu ötmeleri matem inlemeleri izleyecek " demişti."
Sonra Ümmü Gülsüm, "Bu gece namazı evde kılsan ve başkasına, insanlara namazı kıldırmasını emretsen olmaz mı?" demişti ama o bunu reddetmiş ve gece boyunca sık sık silahsız olarak dışarı çıkıp gelmişti.
Oysa o (a.s.) İbn-i Mülcem'in kendisini kılıçla öldüreceğini de biliyordu. Acaba bu davranış işlenilmesi câiz olmayan hareketler kapsamına girmez mi?"
Buyurdu ki: "Dediğin doğrudur ancak o (a.s.), o gece yaşamak ile Allah'a kavuşmak arasında muhayyer bırakıldı. Ali (a.s.) da Allah'ı kendisiyle ilgili takdirinin cereyan etmesini tercih etti."
Musafir şöyle rivayet etmiştir: "Ebu'l Hasan er-Rıza (a.s.) bana dedi ki: "Ey Musafir! Su kanalında balıklar var mıdır?"
"Evet, vardır kurban olduğum" dedim.
Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ben Resulüllah (s.a.v.)'i dün gece rüyamda gördüm. Bana şöyle diyordu: "Bizim yanımızda olan senin için daha iyidir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.