İmamlar ilmin vârisleridir
Yûnus b. Yâkub, kendisine anlatan birinden, o da Ebu Câfer’den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm), ‘Şayet doğru yolda gitselerdi, onlara bol su verirdik’ ayetiyle ilgili olarak şöyle rivayet etmiştir
15.10.2023 18:16:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Yûnus b. Yâkub, kendisine anlatan birinden, o da Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm), 'Şayet doğru yolda gitselerdi, onlara bol su verirdik' ayetiyle ilgili olarak şöyle rivayet etmiştir:
Eğer Emirü'l-Mü'minin Ali b. Ebu Tâlib'in (Aleyhisselâm) ve onun soyundan gelen vasilerin velayeti üzere dosdoğru hareket etselerdi, onların emir ve yasaklarına uymak sûretiyle itaat etselerdi, 'Onlara bol su verirdik' kalplerine imanı içirirdik. Ayette geçen yoldan (tarikat) maksat, Ali'nin (Aleyhisselâm) ve ondan sonraki vasilerin velayetine iman etmektir."
İmamlar ilmin vârisleridir ilim mirasını birbirlerine devrederler
Zurâre ve Fudayl, Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle rivayet etmiştir:
"İlim Âdem'le (Aleyhisselâm) birlikte yeryüzüne indi ve bir daha ortadan kalkmadı. İlim miras olarak kalır. Ali (Aleyhisselâm), bu ümmetin âlimiydi. Biz Ehl-i Beyt'ten bir âlim öldüğü zaman, mutlaka onun yerine ailesinden ilmini bilen veya Allah'ın dilediğini bilen biri geçer."
Ali b. Numan, Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle rivayet etmiştir:
"İmam (a.s.), 'İnsanlar, şurada gürül gürül akan büyük bir nehir dururken, herhangi bir yerdeki ıslaklığı emerek susuzluklarını gidermeye çalışıyorlar' dedi.
İmam'a, 'Gürül gürül akan büyük nehir nedir?' diye soruldu.
Buyurdu ki: 'Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) ve Allah'ın O'na bağışladığı ilimdir. Allah, Hz. Muhammed'in şahsında, Âdem'den son peygamber Muhammed'e (s.a.v.) kadar gelen tüm peygamberlerin sünnetlerini toplamıştır.'
Orada hazır bulunanlar dediler ki: 'Bu sünnetler nelerdir?'
Buyurdu ki: 'Peygamberlerin sahip oldukları bütün bilgilerdir. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi), bunların tümünü Emirü'l- Mü'minin'e (Aleyhisselâm) aktarmıştır.'
Bu sırada bir adam sordu: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Emirü'l- Mü'minin mi daha bilgilidir yoksa bazı nebiler mi?'
Ebu Câfer (Aleyhisselâm) buyurdu: 'Bakın ne söylüyor! Allah, dilediği kimselerin kulaklarını açar. Ben ona diyorum ki: Allah, Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) şahsında bütün peygamberlerin ilmini toplamıştır ve o da bu ilmin tümünü Emirü'l- Mü'minin'e (Ali b. Ebu Tâlib Aleyhisselâm) aktarmıştır, o da bana soruyor: Ali mi daha bilgilidir yoksa bazı nebiler mi?"
İMAMLAR, NEBİ'NİN VE BÜTÜN NEBİLERİN VE KENDİLERİNDEN ÖNCEKİ VASİLERİN İLİMLERİNİ MİRAS OLARAK DEVRALMIŞLARDIR
Abdurrahman b. Kesir, Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle rivayet etmiştir:
"Resûlullah buyurdu ki: Yeryüzündeki ilk vasi, Âdem'in oğlu Hibetullah'dır. Gelip geçmiş hiçbir peygamber yoktur ki, onun bir vasisi olmasın. Peygamberlerin tamamı yüz yirmi bin kişidir. Bunlardan beş tanesi çığır açıcıdır (Ulu'l-azim). Nuh, İbrahim, Mûsa, İsa ve Muhammed (selâm üzerlerine olsun).
Ali b. Ebu Tâlib, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi) için Hibetullah konumundadır. Ali, vasilerin ilmini ve kendisinden öncekilerin ilmini miras almıştır.
Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi) ise Kendisinden önceki nebi ve resûllerin ilmini miras almıştır. Arş'ın sütununda şu yazı vardır: 'Hamza, Allah'ın ve Resûlünün arslanıdır ve şehidlerin efendisidir.' Arş'ın şerefesinde ise şu yazı vardır: 'Ali, mü'minlerin emiridir.'
İşte bizim hakkımızı inkâr edenlere, mirasımızı reddedenlere karşı kanıtımız budur. Bu gerçeği söylememize ne engel olabilir? Ölüm karşımızdadır. Bundan daha kesin ve tartışılmaz bir kanıt olabilir mi?"
KUR'AN'IN TÜMÜNÜ, VAHYEDİLDİĞİ ŞEKLİYLE ANCAK İMAMLAR TOPLAMIŞLARDIR VE ONLAR KUR'AN İLE İLGİLİ HER ŞEYİ BİLİRLER BÂBI
Câbir şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle dediğini duydum: Kur'an'ı Allah-u Teâlâ tarafından indirildiği (tertiple) şekliyle topladığını iddia eden kimse, mutlaka yalancıdır. Kur'an'ı, Allah tarafından indirilen tertiple, sadece Ali b. Ebu Tâlib ve ondan sonra gelen Ehl-i Beyt İmamları toplamışlar ve öylece hıfzetmişlerdir."
Câbir Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Vâsilerden başka hiç kimse, Kur'an'ın tüm zâhirî ve bâtınî anlamını bildiğini, bütün Kur'an ilimlerine sahip olduğunu iddia edemez."
Seleme b. Muhriz şöyle rivayet etmiştir:
"Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle dediğini duydum: 'Bize verilen ilimler arasında, Kur'an'ın tefsiri ve hükümleri ile zaman ve olayların değişmesine ilişkin ilim yer alır.
Allah, bir topluluğa hayır dilerse, onlara işittirir. Dinlemeyenlere işittirse bile, onlar hiç dinlememişler gibi gerisin geri dönüp yüz çevirirler.' Sonra İmam bir süre sustu, ardından şöyle dedi: Eğer sır tutan veya güvenebileceğimiz kimseleri görürsek, mutlaka onlara bu bilgileri söyleriz.' 'Yardım, Allah'tan dilenir...'"
Bureyd b. Muaviye şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Câfer'e (Muhammed Bakır Aleyhisselâm), 'De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak, Allah ve yanında Kitabın ilmi olanlar yeter' ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: Burada biz Ehl-i Beyt imamları kastedilmişiz. Peygamberimizden (sallallahu aleyhi ve âlihi) sonra Ali, bizim en üstünümüz ve en hayırlımızdır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Eğer Emirü'l-Mü'minin Ali b. Ebu Tâlib'in (Aleyhisselâm) ve onun soyundan gelen vasilerin velayeti üzere dosdoğru hareket etselerdi, onların emir ve yasaklarına uymak sûretiyle itaat etselerdi, 'Onlara bol su verirdik' kalplerine imanı içirirdik. Ayette geçen yoldan (tarikat) maksat, Ali'nin (Aleyhisselâm) ve ondan sonraki vasilerin velayetine iman etmektir."
İmamlar ilmin vârisleridir ilim mirasını birbirlerine devrederler
Zurâre ve Fudayl, Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle rivayet etmiştir:
"İlim Âdem'le (Aleyhisselâm) birlikte yeryüzüne indi ve bir daha ortadan kalkmadı. İlim miras olarak kalır. Ali (Aleyhisselâm), bu ümmetin âlimiydi. Biz Ehl-i Beyt'ten bir âlim öldüğü zaman, mutlaka onun yerine ailesinden ilmini bilen veya Allah'ın dilediğini bilen biri geçer."
Ali b. Numan, Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle rivayet etmiştir:
"İmam (a.s.), 'İnsanlar, şurada gürül gürül akan büyük bir nehir dururken, herhangi bir yerdeki ıslaklığı emerek susuzluklarını gidermeye çalışıyorlar' dedi.
İmam'a, 'Gürül gürül akan büyük nehir nedir?' diye soruldu.
Buyurdu ki: 'Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) ve Allah'ın O'na bağışladığı ilimdir. Allah, Hz. Muhammed'in şahsında, Âdem'den son peygamber Muhammed'e (s.a.v.) kadar gelen tüm peygamberlerin sünnetlerini toplamıştır.'
Orada hazır bulunanlar dediler ki: 'Bu sünnetler nelerdir?'
Buyurdu ki: 'Peygamberlerin sahip oldukları bütün bilgilerdir. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi), bunların tümünü Emirü'l- Mü'minin'e (Aleyhisselâm) aktarmıştır.'
Bu sırada bir adam sordu: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Emirü'l- Mü'minin mi daha bilgilidir yoksa bazı nebiler mi?'
Ebu Câfer (Aleyhisselâm) buyurdu: 'Bakın ne söylüyor! Allah, dilediği kimselerin kulaklarını açar. Ben ona diyorum ki: Allah, Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) şahsında bütün peygamberlerin ilmini toplamıştır ve o da bu ilmin tümünü Emirü'l- Mü'minin'e (Ali b. Ebu Tâlib Aleyhisselâm) aktarmıştır, o da bana soruyor: Ali mi daha bilgilidir yoksa bazı nebiler mi?"
İMAMLAR, NEBİ'NİN VE BÜTÜN NEBİLERİN VE KENDİLERİNDEN ÖNCEKİ VASİLERİN İLİMLERİNİ MİRAS OLARAK DEVRALMIŞLARDIR
Abdurrahman b. Kesir, Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle rivayet etmiştir:
"Resûlullah buyurdu ki: Yeryüzündeki ilk vasi, Âdem'in oğlu Hibetullah'dır. Gelip geçmiş hiçbir peygamber yoktur ki, onun bir vasisi olmasın. Peygamberlerin tamamı yüz yirmi bin kişidir. Bunlardan beş tanesi çığır açıcıdır (Ulu'l-azim). Nuh, İbrahim, Mûsa, İsa ve Muhammed (selâm üzerlerine olsun).
Ali b. Ebu Tâlib, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi) için Hibetullah konumundadır. Ali, vasilerin ilmini ve kendisinden öncekilerin ilmini miras almıştır.
Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi) ise Kendisinden önceki nebi ve resûllerin ilmini miras almıştır. Arş'ın sütununda şu yazı vardır: 'Hamza, Allah'ın ve Resûlünün arslanıdır ve şehidlerin efendisidir.' Arş'ın şerefesinde ise şu yazı vardır: 'Ali, mü'minlerin emiridir.'
İşte bizim hakkımızı inkâr edenlere, mirasımızı reddedenlere karşı kanıtımız budur. Bu gerçeği söylememize ne engel olabilir? Ölüm karşımızdadır. Bundan daha kesin ve tartışılmaz bir kanıt olabilir mi?"
KUR'AN'IN TÜMÜNÜ, VAHYEDİLDİĞİ ŞEKLİYLE ANCAK İMAMLAR TOPLAMIŞLARDIR VE ONLAR KUR'AN İLE İLGİLİ HER ŞEYİ BİLİRLER BÂBI
Câbir şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle dediğini duydum: Kur'an'ı Allah-u Teâlâ tarafından indirildiği (tertiple) şekliyle topladığını iddia eden kimse, mutlaka yalancıdır. Kur'an'ı, Allah tarafından indirilen tertiple, sadece Ali b. Ebu Tâlib ve ondan sonra gelen Ehl-i Beyt İmamları toplamışlar ve öylece hıfzetmişlerdir."
Câbir Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Vâsilerden başka hiç kimse, Kur'an'ın tüm zâhirî ve bâtınî anlamını bildiğini, bütün Kur'an ilimlerine sahip olduğunu iddia edemez."
Seleme b. Muhriz şöyle rivayet etmiştir:
"Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır Aleyhisselâm) şöyle dediğini duydum: 'Bize verilen ilimler arasında, Kur'an'ın tefsiri ve hükümleri ile zaman ve olayların değişmesine ilişkin ilim yer alır.
Allah, bir topluluğa hayır dilerse, onlara işittirir. Dinlemeyenlere işittirse bile, onlar hiç dinlememişler gibi gerisin geri dönüp yüz çevirirler.' Sonra İmam bir süre sustu, ardından şöyle dedi: Eğer sır tutan veya güvenebileceğimiz kimseleri görürsek, mutlaka onlara bu bilgileri söyleriz.' 'Yardım, Allah'tan dilenir...'"
Bureyd b. Muaviye şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Câfer'e (Muhammed Bakır Aleyhisselâm), 'De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak, Allah ve yanında Kitabın ilmi olanlar yeter' ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: Burada biz Ehl-i Beyt imamları kastedilmişiz. Peygamberimizden (sallallahu aleyhi ve âlihi) sonra Ali, bizim en üstünümüz ve en hayırlımızdır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.