IMF'den dalgalı açıklamalar gelmeye devam ediyor.Bir bakıyorsunuz, IMF Başkanı Rodrigo de Rato'nun Nisan ayındaki ifadesiyle, "Türkiye, IMF'nin en başarılı olduğu ülkelerden birisi ve olumlu ekonomik performansının sürmesi bekleniyor" deniliyor; diğer taraftan da öyle raporlar konuluyor ki bir anda şok oluyorsunuz.IMF son olarak ekleriyle birlikte tam 142 sayfalık bir rapor sundu. Gazetelerin yansıttığı kadarıyla, hükümetin açıklanmasını istemediği, hatta Ali Babacan'ın "Böyle bir rapor yok" dediği 2004 Temmuz tarihli rapor, 19 Mayıs 2005 tarihinde IMF'nin resmi internet sitesinde yayınlandı.Raporda şu ifadeler oldukça dikkat çekici:"Gelişmekte olan pazarlarla uyumlu şekilde ikincil piyasada faiz oranlarının yükselmesi ve kurdaki değerlenme iç talebin baskılanmasına katkıda bulunacaktır.""Ancak bu yeterli olmazsa yetkililer cari açıktaki kötüleşmeyi kontrol altına alacak mali tedbirler almak durumunda kalacaktır. Mali tedbirler yetersiz kalırsa döviz kurlarında dış borcu ve enflasyonu artırmak pahasına "ayarlama yapma" ihtiyacı olacaktır."İlk ifadede, IMF'nin hala ciddi bir yanlışta ısrar ettiğini görmekteyiz. Tavsiyesi talebin daraltılması noktasında. Yani hala Türkiye'de talep enflasyonu varmış gibi önerilerde bulunuyor.Halbuki bugün ekonomideki asıl problemimiz talebin fazlalığı değil, maliyetlerin fazlalığı ve buna bağlı olarak da talebin her geçen gün daralması. Geçtiğimiz yıllarda bunu kendileri de itiraf etmişti.Vatandaş artık asli ihtiyaçlarını bile kısmak zorunda kalmıştır. Tavsiye ettiği, "faizlerin yükselmesi ve kurdaki değerlenme", zaten sıfıra yaklaşmış olan alım gücünü daha da berbat duruma sokacaktır.Esasen millet topyekün açlıktan ölürse enflasyonda tam sıfırı yakalamış oluruz. Neyse bunu IMF duymasın, müthiş bir proje diye uygulamaya kalkabilir.IMF, raporunda, bu talep daraltma yeterli olmazsa, dış borcu ve enflasyonu arttırsa da bir devalüasyon yapılmasını tavsiye ediyor.Önemine binaen tekrar vurgulayalım, bu rapor 2004 Temmuz raporu. Bu rapor hazırlandığı dönemde cari açıkla ilgili beklentiler milli hasılanın yüzde 4'ü seviyesinde bulunuyordu. Oysa ki 2004 sonunda 15.5 milyar dolar seviyesini bulan cari açık, milli hasılanın yüzde 5.2'sine ulaştı, yani beklentilerin oldukça üstünde, tehlike sınırını aşmış oldu.Peki, niçin o dönem devalüasyon olmadı?, Hükümetin ısrarına rağmen IMF niçin bugün bu raporu açıklıyor? Dikkatinizi çekerim, geçen yıl da temmuz aylarında, bu yıl da temmuza yakın.Türkiye ekonomisi maalesef mevcut 48 milyar dolar sıcak para ve bu yıl tahmini 17 milyar dolarlık bir cari açık hedefiyle ciddi bir kıskacın içerisinde.Bunu fırsat bilen IMF ve onu siyasi amaçla yönlendirenler bu zayıf noktamızı kullanarak ve aba altından sopa göstererek, istedikleri tavizleri koparmaya çalışıyorlar.Bakın, geçen yıl ABD'nin ırak politikalarına, bizi tehdit eden birçok gelişme yaşanmasına rağmen seyirci kaldık. Bu yıl ise Kuzey Irak'ta sözde Kürdistan devleti kurulmasını da maalesef bir "casus belli" olmaktan çıkardık. Şimdi parlamento oluşturdular, başkanlarını seçtiler, 100 bin kişilik donanımlı ordu kurdular, istihbarat teşkilatı kurup Türkmenleri kaçırmaya başladılar, para bastılar...On binlerce vatan evladımızı şehit eden ve de şehit etmeye devam eden PKK, bu coğrafyada kendisine vatan buldu. Şimdi de bu coğrafyayı üs olarak kullanıp sızma harekatlarıyla ülkemizde büyük eylemler yapıyor ve şehir merkezlerini de tehdit eder durumda.Bizler ise, bu ekonomik ve siyasi kıskaç sebebiyle, seyirci kalmaya devam ediyoruz, dik bir duruş ortaya koyamıyoruz. ABD'nin İran ve Suriye üzerindeki hesapları da hepinizin malumu. Barışın devamından yana hiçbir adım atmıyor, Irak ve Afganistan'a getirdiği demokrasiyi(!) buralara da getirmeye hazırlanıyor.IMF'nin bu devalüasyon raporlarını, son zamanlarda ekonomiyi yerden yere vuran açıklamalarını bu noktada değerlendirmek lazım.Yanlış anlaşılmasın, bu cari açık ve sıcak parayla, bu ekonomiyle IMF'nin son raporu doğruyu yansıtıyor, ama bizim ifade etmek istediğimiz, IMF bunu siyasi amaçlar için kullanıyor. Eğer istedikleri tavizleri verirsek, bir anda sıcak para girmeye, döviz düşük kurda kalmaya devam ediyor ve devalüasyon erteleniyor.Biz de zannediyoruz ki ekonomi iyi. Halbuki uzaktan kumandalı bomba gibi.Böyle birilerinin oyuncağı olmak istemiyorsak tek çözüm var. Milli bir ekonomik model, Milli bir iç ve dış siyaset, kısaca tam bağımsızlık.Görünen o ki, uygulanabilecek tek model de Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli. Bu modelde dışarıya borcumuz nasıl ödenir, IMF, AB ve ABD bağımlılığından nasıl kurtulunur, tarım, üretim, işsizlik gibi problemler nasıl çözülür, iç politika ve dış politikada nasıl dik bir duruş elde edilir... hepsi kaynaklarıyla beraber ifade edilmiştir.Ne kadar erken farkedersek o kadar az kaybımız olur.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024