IMF'nin son kurbanı Türkiye, IMF'nin diğer kurbanlarının yaşadığı problemleri tek tek yaşamaya başladı. IMF'nin Türkiye'yi getirdiği manzara şöyle;* İç ve dış borçlar IMF programının uygulanmasıyla 1999 Aralık ayından 2004 yılı Aralık ayına kadar geçen sürede, Türkiye'nin iç borç stokunun yüzde 326, dış borç stokunun yüzde 50 artış gösterdi.1999 yılında 42 milyar dolar olan iç borç stoku 2004 yılında 179 milyar dolara, 102 milyar dolar olan dış borç stoku 153 milyar dolara, toplam borç stoku ise 144 milyar dolardan 332 milyar dolara çıktı. IMF politikaları sonucu borç, beş yıl gibi kısa bir zamanda 188 milyar dolar artmış oldu. * Sıcak para Spekülatif amaçlı sıcak para, Türkiye'de 2004 yılında dolar bazında yüzde 79'a ulaşan oranlarda faiz geliri elde etti. Türkiye 2000 yılında sıcak paradan büyük bir darbe aldı. 2 milyar 971 milyon dolar portföy yatırımı girişi yaşanan 2000 yılında çıkış ise 7 milyar 603 milyon dolar oldu ve yabancılar net 4 milyar 634 milyon dolar çıkardılar. Türkiye'nin yerli ve yabancı kaynaklı toplam sıcak para stoku ise Eylül 2005 itibariyle 60 milyar doları aştı. * Faiz ödemeleri 2000 yılında faize 25.2 milyar dolar harcayan Türkiye, 2004 yılında faiz harcamasını 56.2 milyar dolara çıkarttı. Türkiye, 2001 yılında yaşadığı kriz sonrasında 1 yıllık üretiminin yaklaşık 4'te 1'ini borç faizlerine ödedi.* İthalat, ihracat ve dış ticaret açığı 2000 yılında 40.6 milyar dolar olan ithalat, 2004 yılında 97.2 milyar doları buldu. Buna göre, anılan dönemde ihracat yüzde 44, ithalat yüzde 56 arttı. 1999 yılında 14 milyar dolar olan dış ticaret açığı da 2004 yılında 33.5 milyar dolar ile rekor düzeye ulaştı. * Yabancı sermaye 1999 yılında sayıları 4600'ü bulan yabancı sermayeli şirketlerin sayıları daha da arttı. IMF'nin dayatmasıyla yabancı sermaye için her şeyi yapan Türkiye'de son 5 yılda yurtdışına kaçan yerli sermaye tutarı 4.27 milyar dolar oldu. * Vergiler IMF dayatmasıyla vergiler artırıldı, ek vergiler koyuldu. KDV ve ÖTV gibi mal ve hizmetler üzerinden alınan dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranı, 1985 yılında % 52 iken 2004 yılında bu oran % 69'a çıktı. 2005 yılında % 73 olan dolaylı vergilerin 2006 yılında daha da artması bekleniyor. 2004'te Türkiye'nin bütçe gelirlerinin yüzde 87'si vergilerden sağlanırken, 2005'te vergi gelirlerinin bütçe içindeki payı yüzde 94'e yükseldi. * Özelleştirme Türk Telekom gibi Türkiye'nin stratejik kurumları yok pahasına satıldı. Özelleştirilen kuruluşlarda her 10 işçiden 8'i işsiz kaldı. Özelleştirme uygulamalarının başladığı 1985'ten 2005'e dek geçen 20 yıl içinde, toplam olarak 188 devlet işletmesi özelleştirildi. "Teknolojik yenilenme", "Serbest ticaret gelişimi" ya da "üretim artışı" gibi söylemlerle yapılmasına karşın, bu işletmelerden 8'i tasfiye edildi, 65'inde üretime son verildi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın (OİB), Özelleştirme Yüksek Kurulu'na (ÖYK) sunduğu rapora göre; 1986'dan beri gerçekleştirilen tüm özelleştirmelerden, "masraflar" çıktıktan sonra devletin elde ettiği gelir, yalnızca 200 milyon dolar oldu. * Tarım Çiftçilere verilen devlet desteği azaltıldı gelecekte tamamen kaldırılması planlanıyor. 1997 yılında 56 ton buğdayla bir traktör alabilen çiftçi, 2004 yılına gelindiğinde 85 - 90 ton buğdayla 1 traktör alabiliyordu. IMF politikaları sonucu üreticinin satın alma gücü yüzde 45 - 50 oranında azalma gerçekleşti. Kasım 2002 ile Temmuz 2005 döneminde, tarımda üretim girdilerindeki maliyet artışları yüzde yüzü bulurken, ürün fiyatlarında ise yüzde 30 ile 80 arasında bir gerileme meydana geldi.* Gelir dağılımı Türkiye'nin en zengin 650 bin kişisinin gelirleri 30 milyon kişinin gelirleri toplamından daha fazla bir hale geldi. Bu iki grup arasındaki 236 katlık bir gelir uçurumu oluştu. Dünya Kalkınma Göstergeleri 2005 raporuna göre, Türkiye'de nüfusun en yoksul yüzde 20'lik kesiminin gelirden aldığı pay yüzde 6.1'de kalırken, en zengin yüzde 20'nin aldığı pay ise yüzde 46.7 olarak gerçekleşti. İkinci en yoksul yüzde 20 gelirden yüzde 10.6, üçüncü dilim yüzde 14.9 ve dördüncü yüzde 20'lik dilim ise yüzde 21.8 pay alıyor.* İşsizlik Devlet İstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre İşgücüne dahil olmayan 1.7 milyon kişi, iş aramayıp işbaşı yapmaya hazır olan 1.7 milyon kişi ile iş bulamadıklarından mevsimlik çalışan 1.0 milyon kişi de işsiz sayısına eklendiğinde, Türkiye'deki işsiz sayısı 5.4 milyonu bulmaktadır. Bu rakam IMF politikaları Türkiye'deki işsizlik oranını yüzde 20.6 seviyesine taşıdı. * Cari işlemler açığı Türkiye 2004 yılında 15.4 milyar dolarla dünyanın en fazla cari işlemler açığı veren altıncı ülkesi oldu. * Ekonomik büyüme IMF bağımlı ekonomilerde bazı çarpık büyümeler yaşandı. Bu çarpık büyümelere ibretli son örnek Türkiye oldu. 2002 yılında her 100 dolarlık büyümeyi 4 dolar açıkla gerçekleştiren Türkiye, 2005 yılına gelindiğinde ise her 100 dolarlık büyümeyi 39.2 dolar açık vererek gerçekleştirebildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024