‘İnsanlar elbiseyi ters giyer gibi İslam’ı ters giyeceklerdir’
Emevîler döneminde ümmetin içinde bulunduğu hâli anlatan güzel bir tespiti İmam Ali (a.s.) yapmaktadır: “İnsanlar, elbiseyi ters giyer gibi, İslam’ı ters giyeceklerdir"
10.05.2022 23:50:00
Emevîler döneminde ümmetin içinde bulunduğu hâli anlatan güzel bir tespiti İmam Ali (a.s.) yapmaktadır:
"İnsanlar, elbiseyi ters giyer gibi, İslam'ı ters giyeceklerdir."
İmam (a.s.) bu şartların gerçekleştiği ama halkın durumdan haberdar olamayacak kadar fitneye bulaştığı bir dönemde bu vazifeyi ifa etmiştir.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şu sözleri gelinen noktayı anlatmakta idi: "Eğer İslam ümmeti Yezid gibi bir önderin eline düşerse, İslam'a veda etmek gerekir."
İmam Hüseyin (a.s.) emr-i bil maruf, nehy-i ani'l münker için hareket ettiğinde, kıyam ettiğinde bir tek kişi dahi onun yanında yer almadı. Ve onu yaptığı işte onaylamadı. Bir çok insan onun yapmak istediğini anlayamadı bile…
İslam inancına göre, ilay-i kelimatullah uğrunda, Kur'an ve Sünnet çizgisinde hareketin ümmete anlatılması gerekir. Emr'i bil maruf, nehy-i ani'l münker budur.
Resulüllah (s.a.v.)'in hadislerinde bu konuda ikazlar vardır:
İmam Rıza (a.s.)'ın Hz. Peygamber (s.a.v.)'den naklettiği bir hadisi verelim: "Ne zaman insanlar marufu emretmeyi ve münkerden nehyetmeyi birbirlerinin üzerine atarlarsa o takdirde ilahî azap için hazırlıklı olsunlar."
Bu ayıktırma için meşru olan tüm vasıtalardan yararlanılmalıdır. Ancak İmam Hüseyin'in (a.s.) yaptığı bu kıyam, iyiliği emredip, kötülükten sakındırma konusunda yapılabilecek son safhadır, son harekettir.
Hz. Hüseyin'in Eme-i Bi'l Maruf esasına dayanan kıyamındakı şecaati ve dirayetine dair, el-Luhuf eserinde şöyle yazmaktadır:
"Bir râvi şöyle anlatmaktadır: Allah'a yemin ederim ki, bunca baskı altında kalıp, çocukları (Ehl-i Beyt'i) gözleri önünde doğranan, ashabının başlarını bedeninden kopmuş bir vaziyete gören ve bunların tümüne rağmen kalbi bu kadar güçlü olan birini görmedim."
İşte İmam Hüseyin (a.s.)'ın emr-i bil maruf, nehy-i ani'l münker konusundaki güçlü kararlılığı…
Bu ayıktırma da esas olarak onun karşısında savaşanlarda son bulmuştur. İmam (a.s.) katliamın yapıldığı günün öncesinde ve o gün defalarca karşısındaki orduyu ikaz etmiştir.
Çünkü onunla savaşan Emevîler hakkında denilebilir ki, bir yandan İmam Hüseyin'in (a.s.) konumunu ve büyüklüğünü bildikleri hâlde onunla yüz yüze gelmemeye çalışmışlar; diğer yandan da şehadetin ardından onu çıplak bırakacak kadar ciddi bir yağmalamaya girişmişlerdir.
Yaptıklarını da "ümmet içinde çıkan fitneyi önleme ve Allah'ın rızasını kazanma" düşüncesiyle açıklamışlardır.
Ömer b. Sa'd ordusuna, "Ey Allah'ın süvarileri! Atlarınıza binin, sizi cennetle müjdeliyorum" diyebilmiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
"İnsanlar, elbiseyi ters giyer gibi, İslam'ı ters giyeceklerdir."
İmam (a.s.) bu şartların gerçekleştiği ama halkın durumdan haberdar olamayacak kadar fitneye bulaştığı bir dönemde bu vazifeyi ifa etmiştir.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şu sözleri gelinen noktayı anlatmakta idi: "Eğer İslam ümmeti Yezid gibi bir önderin eline düşerse, İslam'a veda etmek gerekir."
İmam Hüseyin (a.s.) emr-i bil maruf, nehy-i ani'l münker için hareket ettiğinde, kıyam ettiğinde bir tek kişi dahi onun yanında yer almadı. Ve onu yaptığı işte onaylamadı. Bir çok insan onun yapmak istediğini anlayamadı bile…
İslam inancına göre, ilay-i kelimatullah uğrunda, Kur'an ve Sünnet çizgisinde hareketin ümmete anlatılması gerekir. Emr'i bil maruf, nehy-i ani'l münker budur.
Resulüllah (s.a.v.)'in hadislerinde bu konuda ikazlar vardır:
İmam Rıza (a.s.)'ın Hz. Peygamber (s.a.v.)'den naklettiği bir hadisi verelim: "Ne zaman insanlar marufu emretmeyi ve münkerden nehyetmeyi birbirlerinin üzerine atarlarsa o takdirde ilahî azap için hazırlıklı olsunlar."
Bu ayıktırma için meşru olan tüm vasıtalardan yararlanılmalıdır. Ancak İmam Hüseyin'in (a.s.) yaptığı bu kıyam, iyiliği emredip, kötülükten sakındırma konusunda yapılabilecek son safhadır, son harekettir.
Hz. Hüseyin'in Eme-i Bi'l Maruf esasına dayanan kıyamındakı şecaati ve dirayetine dair, el-Luhuf eserinde şöyle yazmaktadır:
"Bir râvi şöyle anlatmaktadır: Allah'a yemin ederim ki, bunca baskı altında kalıp, çocukları (Ehl-i Beyt'i) gözleri önünde doğranan, ashabının başlarını bedeninden kopmuş bir vaziyete gören ve bunların tümüne rağmen kalbi bu kadar güçlü olan birini görmedim."
İşte İmam Hüseyin (a.s.)'ın emr-i bil maruf, nehy-i ani'l münker konusundaki güçlü kararlılığı…
Bu ayıktırma da esas olarak onun karşısında savaşanlarda son bulmuştur. İmam (a.s.) katliamın yapıldığı günün öncesinde ve o gün defalarca karşısındaki orduyu ikaz etmiştir.
Çünkü onunla savaşan Emevîler hakkında denilebilir ki, bir yandan İmam Hüseyin'in (a.s.) konumunu ve büyüklüğünü bildikleri hâlde onunla yüz yüze gelmemeye çalışmışlar; diğer yandan da şehadetin ardından onu çıplak bırakacak kadar ciddi bir yağmalamaya girişmişlerdir.
Yaptıklarını da "ümmet içinde çıkan fitneyi önleme ve Allah'ın rızasını kazanma" düşüncesiyle açıklamışlardır.
Ömer b. Sa'd ordusuna, "Ey Allah'ın süvarileri! Atlarınıza binin, sizi cennetle müjdeliyorum" diyebilmiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)