İnsanları takvaya teşvik
İmam Ali (a.s): "Hamdı kendisi zikretmek için anahtar, fazlını ve keremini artırmak için sebep, nimetlerine ve azametine delil kılan Allah'a hamd olsun
07.06.2025 15:22:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Ali (a.s): "Hamdı kendisi zikretmek için anahtar, fazlını ve keremini artırmak için sebep, nimetlerine ve azametine delil kılan Allah'a hamd olsun.
Allah'ın kulları! Zaman geçenlerle akıp gittiği gibi kalanlarla da akıp gidiyor. Giden zaman geri dönmez. Onun içindekiler de ebedi ve sonsuz kalmaz, işinin sonu başlangıcındaki gibidir.
İşleri birbirine benzer, nişaneleri açıktır. Sanki sizi develerini süren kimse gibi sürüp kıyamete götürmektedir. Bu yüzden, kim kendisini başkalarıyla oyalarsa karanlıklarda şaşkın şaşkın dolaşır, belalar içerisinde kaybolur gider.
Şeytanları, onu azgınlıkları içerisinde azdırmaya devam ederler, kötü eylemlerini kendisine süslerler. O halde hayırda yarışanların durağı cennet, aşın gidenlerin durağı ise cehennemdir.
Ey Allah'ın kullan, biliniz ki takva sapasağlam bir kaledir. Sapıklık ise hor ve gevşek bir kaledir; ehlini koruyamaz, kendisine sığınanları saklayıp, barındıramaz. Bilin ki takva ile hataların zehirli iğnesi sökülür, yakin ile de yüce hedefe ulaşılır.
Allah'ın kulları! Allah için kendi nezdinizde en azız ve en sevimli şey hususunda dikkatli olun. Şüphesiz Allah, size hak yolu göstermiş ve O'nun yolları sizin için aydınlanmıştır.
Kötü bir akıbet veya ebedi bir saadet! Bunun için tükenecek günlerinizde tükenmeyecek günler için azık hazırlayın. Gereken azık ise size tanıtılmış, göç etmekle emrolunmuşsunuz ve süratle harekete geçirilmişsiniz.
Bir yerde konaklayan kervan gibisiniz ve ne zaman hareket emrinin verileceğini bilmiyorsunuz. Dikkat edin! Ahiret için yaratılmış bir kimse dünyayı neylesin! Yakında elinden alınacak ve geriye sadece hesabı ve zorlukları kalacak olan malı ne yapsın!
Allah'ın kulları! Allah'ın vaat etmiş olduğu hayırdan hiç birisi terk edilmez ve Allah'ın nehyetmiş olduğu serden hiç birisine rağbet edilmez.
Ey Allah'ın kulları! Amellerin hesabının sorulacağı, yerin yerinden oynayacağı, çocukların dehşetten ihtiyarlayacağı günden sakının.
Ey Allah'ın kulları biliniz ki kendi içinizde sizi gözetleyenler var. Azalarınızın gözcüleri ve dosdoğru yazan yazıcılar var; yaptıklarınızı kaydedip nefeslerinizi sayıyorlar.
Simsiyah bir gecenin zifiri karanlığı bile, sizi onlardan gizleyemez. Sapasağlam kapalı kapılar bile, sizi onlardan saklayamaz. Evet, gerçekten yarın bu güne ne kadar da yakındır!
Bugün içindekileriyle gider, yarın hemen onun peşinden gelir. Sanki sizin her biriniz kabrine ve kabir çukurunun ucuna varmış. Ah o yalnızlık evine; vah o vahşet konağına, vah o tek başına garipliğe! Sanki sur nefhası size geldi.
Sanki kıyamet üzerinizi bürüdü ve siz hükmün gerçekleşmesi için meydana çıktınız. Batıllar sizden uzaklaştı, bahaneler yok oldu, gerçekler açığa çıktı, işler sizi götürmesi gereken yere götürdü. O halde ibretlerden öğüt alın, değişikliklerden ibret alın, uyarıcılardan da faydalanın."
Peygamber ve Kur'an'ın azametini beyan etmekte ve Ümeyyeoğullarının durumunu haber vermektedir.
"Onu, (Hz. Muhammed'i) resullerin yollanmasına ara verildiği, ümmetlerin uzun gaflet uykusuna dalıp gittiği, sağlamlığın çözüldüğü bir zamanda gönderdi.
O, onlara kendilerinde bulunanı tasdik eden, uyulması gereken nur ile geldi. Bu Kur'an'dır, onu konuşturmaya çalışın; ama o konuşmaz. Lakin ben ondan haber vereyim size; geleceğin bilgisi, geçmişe ait haberler, derdinizin ilacı, aranızdaki düzenin gerektirdiği her şey ondadır.
...Bu zamanda, zalimlerin dertlendirmediği, işkencelerin zulmünün girmediği, kerpiçten yapılmış yahut kilimden kurulmuş hiç bir ev ve çadır kalmaz. Ama o günde (hesap gününde) ise zalimler için ne gökte şefaat dileyen, ne de yerde yardımcılar kalır.
İşte ehli olmayanı seçtiniz; işi kaynağından başka yere götürdünüz. Allah'ın yiyeceklerini zakkum, içeceklerini zehir ve acı kılarak lokmaya karşılık lokmayla, yuduma karşılık yudumla zalimlerden intikam alması pek yakındır, içerden korkuyu, dışarıdan ise kılıcı onlara hâkim kılacak. Onlar suçları yüklenmiş merkepler, günahları taşıyan develerdir.
Yemin üstüne yemin ederim, Ümeyyeoğulları benden sonra bu devleti, balgamı ağızlarından atar gibi atacaklar. Zaman ilerledikçe, gece gündüzü kovaladıkça onu bir daha ebediyen tadamayacaklardır." Nehc'ul Belaga 157 Hutbe
Allah'ın kulları! Zaman geçenlerle akıp gittiği gibi kalanlarla da akıp gidiyor. Giden zaman geri dönmez. Onun içindekiler de ebedi ve sonsuz kalmaz, işinin sonu başlangıcındaki gibidir.
İşleri birbirine benzer, nişaneleri açıktır. Sanki sizi develerini süren kimse gibi sürüp kıyamete götürmektedir. Bu yüzden, kim kendisini başkalarıyla oyalarsa karanlıklarda şaşkın şaşkın dolaşır, belalar içerisinde kaybolur gider.
Şeytanları, onu azgınlıkları içerisinde azdırmaya devam ederler, kötü eylemlerini kendisine süslerler. O halde hayırda yarışanların durağı cennet, aşın gidenlerin durağı ise cehennemdir.
Ey Allah'ın kullan, biliniz ki takva sapasağlam bir kaledir. Sapıklık ise hor ve gevşek bir kaledir; ehlini koruyamaz, kendisine sığınanları saklayıp, barındıramaz. Bilin ki takva ile hataların zehirli iğnesi sökülür, yakin ile de yüce hedefe ulaşılır.
Allah'ın kulları! Allah için kendi nezdinizde en azız ve en sevimli şey hususunda dikkatli olun. Şüphesiz Allah, size hak yolu göstermiş ve O'nun yolları sizin için aydınlanmıştır.
Kötü bir akıbet veya ebedi bir saadet! Bunun için tükenecek günlerinizde tükenmeyecek günler için azık hazırlayın. Gereken azık ise size tanıtılmış, göç etmekle emrolunmuşsunuz ve süratle harekete geçirilmişsiniz.
Bir yerde konaklayan kervan gibisiniz ve ne zaman hareket emrinin verileceğini bilmiyorsunuz. Dikkat edin! Ahiret için yaratılmış bir kimse dünyayı neylesin! Yakında elinden alınacak ve geriye sadece hesabı ve zorlukları kalacak olan malı ne yapsın!
Allah'ın kulları! Allah'ın vaat etmiş olduğu hayırdan hiç birisi terk edilmez ve Allah'ın nehyetmiş olduğu serden hiç birisine rağbet edilmez.
Ey Allah'ın kulları! Amellerin hesabının sorulacağı, yerin yerinden oynayacağı, çocukların dehşetten ihtiyarlayacağı günden sakının.
Ey Allah'ın kulları biliniz ki kendi içinizde sizi gözetleyenler var. Azalarınızın gözcüleri ve dosdoğru yazan yazıcılar var; yaptıklarınızı kaydedip nefeslerinizi sayıyorlar.
Simsiyah bir gecenin zifiri karanlığı bile, sizi onlardan gizleyemez. Sapasağlam kapalı kapılar bile, sizi onlardan saklayamaz. Evet, gerçekten yarın bu güne ne kadar da yakındır!
Bugün içindekileriyle gider, yarın hemen onun peşinden gelir. Sanki sizin her biriniz kabrine ve kabir çukurunun ucuna varmış. Ah o yalnızlık evine; vah o vahşet konağına, vah o tek başına garipliğe! Sanki sur nefhası size geldi.
Sanki kıyamet üzerinizi bürüdü ve siz hükmün gerçekleşmesi için meydana çıktınız. Batıllar sizden uzaklaştı, bahaneler yok oldu, gerçekler açığa çıktı, işler sizi götürmesi gereken yere götürdü. O halde ibretlerden öğüt alın, değişikliklerden ibret alın, uyarıcılardan da faydalanın."
Peygamber ve Kur'an'ın azametini beyan etmekte ve Ümeyyeoğullarının durumunu haber vermektedir.
"Onu, (Hz. Muhammed'i) resullerin yollanmasına ara verildiği, ümmetlerin uzun gaflet uykusuna dalıp gittiği, sağlamlığın çözüldüğü bir zamanda gönderdi.
O, onlara kendilerinde bulunanı tasdik eden, uyulması gereken nur ile geldi. Bu Kur'an'dır, onu konuşturmaya çalışın; ama o konuşmaz. Lakin ben ondan haber vereyim size; geleceğin bilgisi, geçmişe ait haberler, derdinizin ilacı, aranızdaki düzenin gerektirdiği her şey ondadır.
...Bu zamanda, zalimlerin dertlendirmediği, işkencelerin zulmünün girmediği, kerpiçten yapılmış yahut kilimden kurulmuş hiç bir ev ve çadır kalmaz. Ama o günde (hesap gününde) ise zalimler için ne gökte şefaat dileyen, ne de yerde yardımcılar kalır.
İşte ehli olmayanı seçtiniz; işi kaynağından başka yere götürdünüz. Allah'ın yiyeceklerini zakkum, içeceklerini zehir ve acı kılarak lokmaya karşılık lokmayla, yuduma karşılık yudumla zalimlerden intikam alması pek yakındır, içerden korkuyu, dışarıdan ise kılıcı onlara hâkim kılacak. Onlar suçları yüklenmiş merkepler, günahları taşıyan develerdir.
Yemin üstüne yemin ederim, Ümeyyeoğulları benden sonra bu devleti, balgamı ağızlarından atar gibi atacaklar. Zaman ilerledikçe, gece gündüzü kovaladıkça onu bir daha ebediyen tadamayacaklardır." Nehc'ul Belaga 157 Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.