Irak cephesinde milli-askeri duruş

Hiç düşündünüz mü, Irak konusunda muhtemel bir Amerikan müdahalesinin Türk Millî menfaatlerine aykırı olduğu üzerine yakın devirler Türk dış politik ortamında ilk defa bir asker-sivil konsensüsü sağlanmışken ve her yetkili aynı şeyi söylerken neden sadece askerin söylediği ilgi görüyor ve sekiz sütuna manşete çekiliyor?

Çünkü asker lâfı eğip bükmeden, kıvırmadan, bir takım süslü diplomatik cümlelerin arkasına sığınmadan, bizi satır aralarında arkeolojik kazı yapma sıkıntısına sokmadan, anlatmak istediğini pat diye, ilkokul öğrencisinin bile anlayacağı bir dille söylüyor da onun için. Irak konusunda da öyle oldu.

Aslında sivil iradede son zamanlarda bir değerlendirme çaresizliği, zihni bulanıklık bulunduğu sezilmiyor da değildi. Türk Hükümeti defalarca müdahaleye karşı olduğunu açıklamış olduğu halde Washington Büyükelçisi Loğoğlu ve Millî Savunma Bakanı Çakmakoğlu'nun "Yeni deliller ortaya konulursa kararlarımız tekrar gözden geçiririz" şeklindeki beyanları Amerikan şahinlerini de umutlandırmış ve "Türk tarafında acaba kararsızlık ve çatlak mı var?" sorusunun zihinlerde uyanmasına da neden olmuştu.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife El - Tani onuruna geçen gün verdiği akşam yemeği öncesinde gazetecilerle sohbet eden Org. Kıvrıkoğlu ABD'nin Irak'a müdahale etmesi halinde Kuzey Irak'ta bağımsız Kürt devletinin gündeme gelebileceğini belirterek, "Böyle bir gelişmeyi hazmedemeyiz" dedi.

Kıvrıkoğlu düşüncelerini, "Doğabilecek sonuçları sizler de biliyorsunuz. Böyle bir durumda bağımsız Kürt devleti gündeme gelebilir. Irak'ın üçe bölünmesini kimse istemez. Arap ülkeleri, Rusya, İran, Türkiye, Suriye bunu kabullenmez. Arap topraklarının bir parçasından etnik bir başka ülke kurulmasını hazmedemezler. İsrail'e verilen toprağı hâlâ hazmedemediler. Irak'a müdahaleden en fazla zararı bizim gördüğümüz Körfez Savaşı'nda belli oldu. O zaman konu daha çok ticariydi. Ama bu sefer, bağımsız Kürt devleti gibi gelişmeler gündeme gelirse çok daha büyük sıkıntı olur" diye de açtı.

Dün de Ankara'ya resmi ziyarette bulunan Katar Emiri El-Tani ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Sezer, Irak'la ilgili son dönemde ABD'deki basın organlarında çıkan haberlerden duyduğu rahatsızlığı şöyle dile getirdi:''Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğinin korunmasına büyük önem vermektedir. Irak yönetiminin BM ve uluslararası toplumla işbirliği yapmasının, Irak halkının sıkıntılarının sona erdirilmesi için gerekli olduğunu belirttik'' dedi.

En üst seviyedeki bu iki çıkışın, Başbakan Ecevit'in Amerika'ya yapacağı resmî ziyaret öncesine denk getirilmesi son derece önemlidir ve Amerikan yetkililerinin bu mesajları gerektiği şekilde değerlendireceğine şüphe yoktur.

Amerika'nın, 11 Eylül saldırısını bahane ederek fırsattan istifade onunla beraber bütün eski hesapları gözden geçirip halletmeye çalışacağını ilk gün yazmıştık.

Lâdin bahanedir. 11 Eylül'den sonra 4 aya yakın bir süre geçmiş, Lâdin halâ ortada yoktur ama Amerika Afganistan'a yerleşmiştir. Taliban yönetimi gitmiş, Afganistan'da nüfusun yarısını oluşturan "Türklerin dışlandığı", en azından beklentilerinin asla karşılanmadığı yeni bir yönetim kurulmuş, oraya uluslararası gücün konuşlanması takvime bağlanmış ve sıra Somali veya Irak'a gelmiştir.

Ama Lâdin hâlâ ortalıkta yoktur.

Buna rağmen hızını alamayan Amerikan politik makinesi askeri ve ekonomik bütün olanakları ile dünyanın arzu ettiği herhangi bir bölgesine düzen vermeye devam etmektedir.

Irak'ın parçalanarak kuzeyde bir Kürt kabile devletinin kurulması Türkiye'de sindirilmiş bölücü beklentileri tetikleyecektir. Kuzey Irak'ta bir devlet kurulacaksa buna mutlaka bölgenin aslî sahibi olan 2.5 milyon Türkmen'in dahil edilmesi gereklidir.

Türkiye Kuzey Irak'ta Türkmenlerin dışlanacağı hiçbir çözümü kabul edemez. Ve bu konjonktürde, Afganistan örneğinden hareketle Türklere bu yeni oluşumda da söz hakkı verilmeyeceğini gördüğü için yeni bir Kürt Devleti'ni "casus belli", savaş nedeni saydığını peşinen ve defalarca deklare etmiştir.

İçinde bulunulan kritik durumu yine de en iyi Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) eski başkanlarından James Woolsey yorumlamıştır.

Woolsey Irak'a en kolay hava saldırılarının Türkiye'den yapılabileceğini belirterek, "Bazı garantiler verilmesi halinde Türkiye'nin Irak konusundaki tutumunun yumuşatılabileceğini" savunmuştur.

Woolsey, The Washington Post'ta yayımlanan yorum yazısında, Türkiye'nin, Kuzey Irak'ta ayrı bir Kürt devleti kurulmasından endişe ettiğini belirterek, açık bir şekilde "Bu problem, Irak'ın gelecekteki sınırlarını Irak muhalefetiyle birlikte çalışıp garanti ederek, Türkiye'ye kuzeyde istikrarın garantörlüğü rolü vererek ve oradaki petrol alanlarına ulaşımını sağlayarak aşılabilir, bu kolay değildir, ancak ABD kararlılıkla, Irak'ın üzerine gitmelidir. Yardıma ihtiyacımız var, ama tek ülke kritik: Türkiye" demiştir.

Bu bir tür ağız arama, nabız yoklamadır.

Fakat eksiktir. Önerilerin arasında "Kurulacak devlette Türklerin de eşit kurucu üye olması" noktası kayda geçirilmelidir.

Türkiye her şeye rağmen ve elindeki bütün imkânları kullandıktan sonra eğer Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti'nin kurulmasını halâ engelleyemiyorsa Woolsey'in önerdiği gibi;

1. Kurulacak devlete Türkiye'nin garantör olması, 2.Petrol bölgesi üzerinde mülkiyet hakkı;

ve Woolsey'in söylemediği, 3. Kurulacak devlette Türklerin de eşit kurucu üye olması..

Ancak ve ancak sağlam uluslararası garantilerle, BM belgeleriyle sağlandığı takdirde bu maceraya atılmayı düşünmelidir.

BM belgesi hayati derecede önemlidir çünkü BM ittifak senedi devletlerin sınır bütünlüğünü güvence altına almıştır. Buna rağmen Irak'ı bölmek "illegal" bir davranıştır.

Bunu Amerika bile yapsa...