Gören gözü olanlar için, el uzatsan tutacak kadar yakında Irak. İşiten kulağı olanlar için; haçlı sürülerinin zulmünden ötürü göklere yükselen feryadü figanları işitecek kadar yakında Irak. Dicle'ye Fırat'a dönüşen ve karışan gözyaşlarını, şehit kanlarını canevinde hissedecek kadar yakında Irak.
Bir gece yarısı baskınında conilerin kanlı çizmeleri ile kapıları kırılmış, yatak odalarına girilmiş... Çocukların gözleri faltaşı gibi korkudan... Gözyaşlarını silmeye dahi müsade yok. Evin büyüğü Ahmed dedenin, oğulları Ali'nin Hasan'ın, daha onbeşinde, onaltısında torunları, Hüseyin'in, Muhammed'in elleri arkadan bağlanmış, başlarına çuval geçirilmiş... Yedisinde, sekizinde, onunda, Ayşenin, Zeyneb'in, Fatma'nın feryadlarına aldırmadan, yalvarıp yakaran Rabia nineyi, gelinleri Gülsüm'ü, Gülistan'ı da silahlarının dipçikleri ile, tekmeleri ile yere yuvarlayarak erkekleri mechule doğru alıp gitmişler... Bu sahneler kaç şehirde, kaç kabada, kaç köyde ve kaç hanede, kaç yüzkez tekrarlanmış, tekrarlanmakta...
Bütün bu cinayetler, senaetler ve denaetler komşu ülke Irak'ta bir yıldır tekrarlanıyor, ama duyulmayacak, görülmeyecek kadar Irak'ta değil, hemen yanıbaşımızda ve zulme maruz kalan isimler bizim isimler, bizden isimler... Yaşın yaşın ağlayan anaların isimleri de bizim analarımızın isimlerinden... Yani çok yakınımızdaki Irak'ta ölen biz, öldürülen, biz gece yarısı evinden alınan bizleriz...
Son yaşanan aşüre günü katliamından sonra, Bağdat'ta, Kerbela'da ikiyüze yakın insan şehit edildikten sonra, bu konularda yazarken elim büsbütün titremeye başladı. Bu savaşın, bu saldırının, bu işgalin, istilanın ta başından beri, sayın hükümetimizin takındığı tavrı bir türlü hazmedemiyorum.
Ücretleri peşin ödenen AKP bültenlerinin kamuoyuna yaydıkları gibi, hadi diyelim ki, borçluydu, güçsüzdü, engelleme imkanı yoktu, eli mahkumdu ama bir kez olsun kaşlarını çatamaz mıydı, kardeşlerimizin katledilmesine, namuslarının talan edilmesine razı değiliz diyemez miydi?
Dışişleri bakanımızın; "koalisyonunun bir parçasıyız" tarzındaki açıklaması ve Irak savaşında yeterince yardım etmediniz yollu sitemlere karşı "Gizli belgeleri açıklarsak yer yerinden oynar" şeklindeki açıklamasını bu ülkenin vatandaşı olarak içime sindiremiyorum.
Hükümetin, bundan sonra atacağı adımlarda daha vahim hatalara düşmemesi için milletimiz tarafından çok ciddi manada uyarılması lazım.
Irak'ta akan Müslüman kanlarını görüp içi kan ağlayan, feryadları duyup vicdanı sızlayan her duyarlı insanımız şunu demeli; madem ki, kardeşlerimizin katillerinin oluşturduğu koalisyonunun bir parçası oldunuz ve madem ki bizden de gizleyerek eli kanlı katillere yardım ettiniz, buyurun size 28 Mart'ta kocaman bir kırmızı kart.
Bir gece yarısı baskınında conilerin kanlı çizmeleri ile kapıları kırılmış, yatak odalarına girilmiş... Çocukların gözleri faltaşı gibi korkudan... Gözyaşlarını silmeye dahi müsade yok. Evin büyüğü Ahmed dedenin, oğulları Ali'nin Hasan'ın, daha onbeşinde, onaltısında torunları, Hüseyin'in, Muhammed'in elleri arkadan bağlanmış, başlarına çuval geçirilmiş... Yedisinde, sekizinde, onunda, Ayşenin, Zeyneb'in, Fatma'nın feryadlarına aldırmadan, yalvarıp yakaran Rabia nineyi, gelinleri Gülsüm'ü, Gülistan'ı da silahlarının dipçikleri ile, tekmeleri ile yere yuvarlayarak erkekleri mechule doğru alıp gitmişler... Bu sahneler kaç şehirde, kaç kabada, kaç köyde ve kaç hanede, kaç yüzkez tekrarlanmış, tekrarlanmakta...
Bütün bu cinayetler, senaetler ve denaetler komşu ülke Irak'ta bir yıldır tekrarlanıyor, ama duyulmayacak, görülmeyecek kadar Irak'ta değil, hemen yanıbaşımızda ve zulme maruz kalan isimler bizim isimler, bizden isimler... Yaşın yaşın ağlayan anaların isimleri de bizim analarımızın isimlerinden... Yani çok yakınımızdaki Irak'ta ölen biz, öldürülen, biz gece yarısı evinden alınan bizleriz...
Son yaşanan aşüre günü katliamından sonra, Bağdat'ta, Kerbela'da ikiyüze yakın insan şehit edildikten sonra, bu konularda yazarken elim büsbütün titremeye başladı. Bu savaşın, bu saldırının, bu işgalin, istilanın ta başından beri, sayın hükümetimizin takındığı tavrı bir türlü hazmedemiyorum.
Ücretleri peşin ödenen AKP bültenlerinin kamuoyuna yaydıkları gibi, hadi diyelim ki, borçluydu, güçsüzdü, engelleme imkanı yoktu, eli mahkumdu ama bir kez olsun kaşlarını çatamaz mıydı, kardeşlerimizin katledilmesine, namuslarının talan edilmesine razı değiliz diyemez miydi?
Dışişleri bakanımızın; "koalisyonunun bir parçasıyız" tarzındaki açıklaması ve Irak savaşında yeterince yardım etmediniz yollu sitemlere karşı "Gizli belgeleri açıklarsak yer yerinden oynar" şeklindeki açıklamasını bu ülkenin vatandaşı olarak içime sindiremiyorum.
Hükümetin, bundan sonra atacağı adımlarda daha vahim hatalara düşmemesi için milletimiz tarafından çok ciddi manada uyarılması lazım.
Irak'ta akan Müslüman kanlarını görüp içi kan ağlayan, feryadları duyup vicdanı sızlayan her duyarlı insanımız şunu demeli; madem ki, kardeşlerimizin katillerinin oluşturduğu koalisyonunun bir parçası oldunuz ve madem ki bizden de gizleyerek eli kanlı katillere yardım ettiniz, buyurun size 28 Mart'ta kocaman bir kırmızı kart.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Soykırımcıya destek olan şer odakları / 27.07.2025
- Dört tanesi yüz… Dört tanesi yüz… / 24.07.2025
- Bu vahşet sekiz milyar insanın ortak vebalidir / 23.07.2025
- Böyle bir alçaklık insanlık tarihinde yok / 22.07.2025
- Beterin beteri basiretsizlik / 19.07.2025
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Dört tanesi yüz… Dört tanesi yüz… / 24.07.2025
- Bu vahşet sekiz milyar insanın ortak vebalidir / 23.07.2025
- Böyle bir alçaklık insanlık tarihinde yok / 22.07.2025
- Beterin beteri basiretsizlik / 19.07.2025
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025