Tarih boyunca İslâm'a yapılan itirazların aslî ve tâlî pek çok sebebi olmuştur. Bu sebepleri temel olarak üç ana kategoride toplayabiliriz.
1- Küfrün karakterinden kaynaklanan itirazlar:
Küfür, tanım olarak imanın zıdd-ı kâmilidir. Küfür bütün karakteriyle hakkı örter ve şiddetle İslâm'a karşı çıkar. Küfür, bâtılın en büyük uzantısı, karanlık ve cehaletin kaynağıdır.
Küfür, mutlak ve en büyük gerçek olan Allah'a itiraz eder. Bu itirazı ya direkt ya da dolaylı olarak yapar. Tabiatıyla bu itiraz çeşitli yollarla olur. Bu yolları dört ana başlık halinde inceleyebiliriz:
-Siyasi ve ideolojik yaklaşım:
Bu yaklaşım, İslâm'ı siyasi ve ideolojik bir rakip görerek ona zarar vermek, etki ve nüfuzunu azaltmak için her çeşit fırsatı değerlendirir.
Tarih boyunca kabul etsek de etmesek de Doğu ve Batı medeniyetleri arasında bir çatışma süregelmiştir. Batılı devletlerin sırf kimliği sebebiyle İslam coğrafyasında sergiledikleri entrika ve oyunlar buna en çarpıcı misaldir.
Bu mücadele günümüzde kisve değiştirerek aynen devam etmektedir. Ve yine bu mücadele içerisinde; genelde Doğu kültürünün, özel de ise İslâm'ın karşısında, Avrupa birliği, Ortodoks ittifakı gibi dinî, siyasî, ilmî ve kültürel ittifaklar oluşturulmakta, sözleşmeler imzalamaktadır.
- Tarihi haçlı zihniyeti:
Bu zihniyet adeta tarihi yönlendirmiştir. Haçlı zihniyeti muharref Hıristiyanlıktan kaynaklanmış ve Hıristiyan din adamları (papalar ve papazlar) tarafından daima taze tutulmuştur.
Bu sebeple tarih boyunca 13 büyük haçlı seferi tertip edilmiş bu uğurda kan dökülmüştür. Bu bağlamda bizim tarihimiz sanki Hilal-haç çatışması tarihidir.
Bilindiği üzere sebebi ne olursa olsun tarih boyunca cereyan eden çatışmalar, inanç ve ideolojilerin mücadelesidir. Bu noktada Hilal-haç çatışması, iman-küfür mücadelesinin en çarpıcı örneklerinden birini teşkil etmektedir.
Haçlı zihniyeti başka sebebe gerek olmaksızın, İslâm'ın varlığına karşıdır. Haçlılar, İslâm'a ve Müslümana iflah olmaz boyutlarda kin ve öfke taşımaktadırlar.
Öyle ki; Hıristiyan din adamları, organize ettikleri ve topyekûn Hıristiyan âlemini savaşa çağırdıkları ortamlarda, bir Müslümanı öldürmekle direkt cennete gidileceğini vaat ediyorlardı.
Hedefleri, İslâm'ı ve bütün Müslümanları ortadan kaldırmak olan bu zihniyetin günümüzde halâ sürmesi düşündürücüdür.
-Misyonerlik faaliyetleri:
Misyonerlik faaliyetleri Hıristiyan din adamlarının organize ettiği ve İslâm dünyasında nifak çıkarıp, Hıristiyanlığı yaymayı esas alan kültürel bir kadro çalışmasıdır. Bu faaliyetler tarih boyunca devam etmiş, günümüzde de sürmekte olan sinsi ve sistematik çalışmalardır. Bu çalışmalarda İslâm'ı tahrif etmek için her türlü yola başvurulmaktadır.
-Müşriklerin ve müsteşriklerin gizli planları:
Özellikle Müslüman olmayan batılı araştırmacıların ilmî araştırma adı altında; İslâm'ın mantığını, mânâ ve mahiyetini, ölçü ve bütünlüğünü kavramadan; yaptıkları güya ilmi araştırmalarla bilerek veya bilmeden İslâm'a itirazda bulunmaları ve İslâm'da tahribat yapmalarıdır.
Bu itirazlar ilim kisvesi altında yapıldığı için verdiği zararlar daha büyük olmaktadır. Bu hem yanlış hem de çok zararlı hususlar ise, ancak basiret sahibi ilim erbabı tarafından bertaraf edilebilir.
2- Şahsi menfaat ve maddi çıkar sebebiyle yapılan itirazlar:
Ferdin şahsi çıkar veya menfaat endişesinden kaynaklanan itirazlar da söz konusudur.
Bu tip insanlar iki kısımdır:
- Maddi ve şahsi çıkarını düşünerek hakikatleri gizleyen, böylece yanlışa ve haksızlığa göz yuman araştırmacı.
- Maddi menfaat, makam ve mevkii için yanlış fetva veren ve bununla da kalmayıp bâtılı savunan araştırmacı.
Bunların en tehlikelisi sûret-i hak'tan görünerek güya gerçek İslâm'ı ortaya koymak adı altında görüş beyan edip tahribat yapanlardır.
Cenâb-ı Hakk, İslâm'ı tahrif eden bu tipler için, "Allah'ın ayetlerini az bir paraya satanlar" (Bakara: 41) hükmünü vermiştir.
İlmiyle âmil olmayan, hakikatleri gizleyip saptıranlar da (Benî İsrail âlimleri gibi) kitap yüklü merkeplere (Bkz. Cuma: 5) benzetilmişlerdir.
Bu itirazların sebebi kişide bulunan kemâlat noksanlığı, bozuk itikad, fitne ve nifak içinde bulunmak gibi açık ve net karakter bozukluklarıdır.
3- Cehalet, ölçüsüzlük ve niyet bozukluğu sebebiyle yapılan itirazlar:
Bu tip itirazlar; kişilerin, kendi nakısaları sebebiyle başkalarının yanlışa düşmelerine neden olmaları veya bazı ifsatçılara alet olmalarıyla ortaya çıkmaktadır.
Bu itirazları ana başlıklar halinde şöyle belirtebiliriz;
- Hidayetten mahrumiyet,
- Kemâlât noksanlığı, - Ölçüyü bilememek, - Hikmeti kavrayamamak, - Yanlış bilgilenmek veya bilgisizlik,
- Sû-i niyet ve nifak,
- İfsatçıların telkinlerine alet olup, yanlışa hizmet etmek.
Bu maddelerin her biri ayrı ayrı ele alınıp incelenebilir ve örnekler çoğaltılabilir. (Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Dergisi)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İttifak mı, çatışma mı? / 05.05.2025
- Terör nasıl son bulur? / 04.05.2025
- Halkın çağrısına uy! / 03.05.2025
- Tarih tekerrürden ibarettir / 02.05.2025
- Hakların verilemeyeceği bir 1 Mayıs daha / 01.05.2025
- Bugün olması gereken de aynı birliktir / 30.04.2025
- Türk Baharı aslında çoktan başlamıştı / 29.04.2025
- Bağımsızlık bir milletin can damarıdır / 28.04.2025
- Türkiye ve NATO / 27.04.2025
- Ortadoğu'da güç savaşları / 26.04.2025
- Terör nasıl son bulur? / 04.05.2025
- Halkın çağrısına uy! / 03.05.2025
- Tarih tekerrürden ibarettir / 02.05.2025
- Hakların verilemeyeceği bir 1 Mayıs daha / 01.05.2025
- Bugün olması gereken de aynı birliktir / 30.04.2025
- Türk Baharı aslında çoktan başlamıştı / 29.04.2025
- Bağımsızlık bir milletin can damarıdır / 28.04.2025
- Türkiye ve NATO / 27.04.2025
- Ortadoğu'da güç savaşları / 26.04.2025