(dünden devam…)
"2- Hadisler, mezhep ve meşrepler İslâm'ın uygulama tarzı ve dinin temel müesseseleridir. Müessese yıpratılırsa elbette ki o müessesenin temeli de sarsılacaktır. Bir inanç, bir fikir yahut bir dava, uygulama tarzı ve müessesesi ile ayakta durur. Uygulaması ve tatbik müessesesi olmayan bir davanın ayakta kalamayacağı muhakkaktır. Müesseseye ve uygulamaya itiraz, beraberinde o inanç sisteminin teorisine, aslına ve mahiyetine itirazı da getirir. İşte dinin kurumları olan mezhep ve meşreplere itiraz edilmesinin sebeplerinden birisi de budur.
3- İslâm'ın müesseseleri, O'nun müşahhas yapısını oluşturmaktadır. Her davada olduğu gibi İslâm'da da müşahhaslık büyük önem ifade eder. Müşahhaslık ve örnek oluş; mücerret hakikatlerin, kurum ya da insanların şahsında uygulama imkânına kavuşmasıdır. Bu nedenle insanlar, İslâm'ı yaşamada müşahhas örnekleri model alarak, kolay bir şekilde dinlerinin gereğini sosyal hayata tatbik edebilirler.
Bu konuda en tabii ve en büyük müşahhas örnek Allah Resûlü, ondan sonra da peygamber varisi olan Hak dostları ve din âlimleridir. İşte İslâm'ı yaşamada hayati bir öneme sahip olan müşahhas örneklerin konumları sarsılır, onlara güven zaafı doğarsa; saptırma daha çabuk ve kolay olur. Zira insanlarda ve kurumlarda hata bulmak kolaydır. Bulunan veya ihdas edilen o hatalar sebebiyle şahıslar ve kurumlar yıpratılır; böylece ortada İslâm'ı tatbikten bir eser kalmayacağı için çirkin emellere ulaşılmış olur. Bir İslâm âlimi, bir fakih, bir Hak dostu, tali bir takım sebep ve bahanelerle tenkide maruz kalıp yıpratıldıktan sonra bu itiraz, İslâm'ın kaynaklarına kadar gidecektir. İşte tarih boyu İslâm'a itirazlar ekseriyetle bu mahiyette olmuşlar.
4- Bir diğer sebep de şudur: Hadisler, mezhep ve meşrepler İslâm'ın müşahhas kurumları olarak -Birlik ve Bütünlüğün- teminatıdırlar. Birliği bozmak için itirazlar daha ziyade bu müesseselere yöneltilmiştir. Evet, mezhep ve meşrepler Müslümanlar arasında birlik ve bütünlüğün teminatı olmuşlardır. Mezhepler müminler arasındaki amel birliğini, fetva ve görüş birliğini; meşrepler ise gönül birliğini, bir merkezi otorite etrafında toplanmalarını temin etmiştir. Bu gerçeği İslam'ın tarih içerisinde uygulanışı ispat etmektedir. İşte bu birliği dağıtmak için İslam'ı üzerinde ve İslâm dünyasında hesabı olanlar birliğin teminatı olan mezhep ve meşreplere itiraz etmişlerdir. Mezhepsizlik ve meşrepsizligin büyük bir sapıklık olduğunu buradan da anlayabiliriz.
5- Hadisler ve dinin kurumları olan mezhep ve meşrepler tarihi gelenek içerisinde İslâm'ın. oturmuş yorum ve yaklaşım biçimini temsil ederler. Onların, bu konumu, ölçünün doğru ve sarsılmaz olmasını sağlar. Ölçünün doğruluk ve sarsılmazlığı bozulursa; keyfi ve indi yorumlar rahatça kabul ettirilebilir. Bu nedenle itirazcılar kendi görüşlerini kabul ettirebilmek için, ölçüyü ve onun objektifliğini bozmak istemişler, bu sebeple mezhep ve meşrepleri hedef seçmiş ve itirazlarını bu sahada yoğunlaştırmışlardır.
6- Dinin kurumları olan mezhep ve meşrepler bozulursa, ilimde rusuh sahibi, vâris-i nebi, âlim ve ariflerin otoritesi sarsılacak; böylece itirazcılar gayelerine ulaşma yolunda daha geniş bir alan bulabileceklerdir. Peygamber varisi alim ve ariflere itimat eğer zaafa uğrarsa, dinin aslını, incelik ve hikmetlerini ortaya koyacak kimse kalmayacağından feyiz ilim ve hikmet kanal kapatılmış ve inananlarla, din büyükleri arasındaki bağ koparılmış olacaktır. Bu bozulma ve yozlaşmanın en tehlikeli tarafı, anarşi ve ifsada neden olmasıdır. Zira İslâm, bütün Müslümanlarca, ama öncelikle ve daha ziyade ulema ve arifler tarafından temsil edilir. Mezhep ve meşrepler de bu zevatın şahsında tatbik ve temsil olunur. Kurumlarla beraber İslâm'ın ileri gelenleri de yıpratılırsa Müslümanlar başıboş kalacaklardır. Bu ise itirazcıların entrikalarını ve ifsat edici çalışmalarını uygulayarak anarşi çıkarmaları için, hazır ortam bulmalarını sağlayacaktır.
7- İtirazcıların bir maksadı da mezhep ve meşreplere saldırarak, şüpheciliği yaygınlaştırmaktır. Böylece dinin kendi öz kurumlarını tahrif ederek İslâm'ı çökertmeye, Müslümanlar arasında güven bunalımına yol açarak da inananlar arasında fitne çıkarılmasına zemin hazırlanmış olacaktır. Şüphecilik ve güvensizlik kapısı açılırsa, işte asıl ifsat o zaman baş gösterecektir. Bütün bu sebeplerden dolayı tarih boyunca İslâm'a itirazlar daha ziyade hadisler, mezhepler ve meşrepler üzerinde yoğunlaşmıştır. O halde nasıl ki, İslâm'ın kurumlarına yönelik bu itirazlar büyük ifsat ve bunalımın sebebi ise; meşrep ve mezhepleri ihya etmek de o derece büyük bir hizmet olacaktır."
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020