(dünden devam…)
Sünni eserlerden Tarih-i Bağdadî'den rivayetle:
İbn-i Abbas'dan, dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde biz dört kişiden başka herkes yayandır." Bunun üzerine amcası Abbas ayağa kalkıp şöyle dedi: "Bu dört binici kimlerdir, ya Resûlallah?" Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben Burak'ın üstünde olacağım. Yüzü insan yüzü gibi, yanakları ise at yanağı gibidir."
Resûlullah (s.a.v.) Burak'ı vasfettikten sonra Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resûlallah?" Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ve kardeşim Sâlih (a.s.) kavminin kestiği devesi üzerinde olacak." Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resûlallah?" Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ve amcam Hamza bin Abdülmuttalib. Allah ve Resulü'nün (s.a.v.) arslanı, şehitlerin seyyidi. Benim devemin üzerinde olacak."
Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resûlallah?" Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ve kardeşim Ali, cennet develerinin birinin üzerinde olacak. Devesinin ayağındaki aksaklık incidendir, devenin mahmeli ise kırmızı yakuttandır. Ali'nin elinde Liva-i Hamd olacak ve Kendisi, 'Allah'tan başka ilah yok ve Muhammed O'nun Resulü'dür' diye nidâ edecektir. Hâzır bulunan halk diyeceklerdir ki: 'Bu ancak mürsel bir nebi ya da Allah'a yakın olan bir melektir.' Bu sözler üzerine Arş'ın ortasından şöyle bir ses gelecek: Bu (İmam Ali) ne yakın bir melek, ne de mürsel bir nebidir, ne de Arş'ı taşıyandır. Bu Ali bin Ebi Tâlib'dir. Rabbi'l-âleminin Resulü'nün vasisidir. Takva sahiplerinin imamı, elleri ve ayakları pak olanların önderidir." (Bağdadi, Tarih-i Bağdadi, c. 11, s. 112-113).
Sünni âlimlerden İbn Esir-i Cezrî'nin eserinde, Ebu Said elHudrî'den şu rivayet vardır:
"Resûlullah (s.a.v.) ahdi bozanlara, adaletten sapıp zulmedenlere ve dinden çıkanlara karşı savaşmamızı emretti." Bizler sorduk ki, "Ya Resûlallah, bizlerin bu toplumlara karşı savaşmamızı emrettin, hangi önder ile onlara karşı savaşalım?" Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ali bin Ebi Tâlib ile beraber onlara karşı savaşacaksınız. Ammar bin Yâsir, Ali ile beraberken öldürülecek." (Usd'ül-Gabe fi Ma'firet'is Sahabe, s. 114).
Resûlullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: "Mirac Gecesi Beni göğe götürdüklerinde peygamberleri topladılar, Ben de onlarla beraber oturdum. Bir melek gelerek Bana şöyle dedi: 'Allah-u Teâlâ buyuruyor ki, bu peygamberlerden ne üzere gönderildiklerini sor.' 'Ne üzere gönderildiniz?' diye sorduğumda: 'Senin velayetin ve Ali bin Ebi Tâlib'in velayeti üzere gönderildik.' dediler." (Tefsir-i Ebu'l Futuh, c. 10, s. 92).
Sünni Muttaki Hind'in eserinden;
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bana iman edip, Beni tasdik edene Ali bin Ebi Tâlib'in velayetini tavsiye ederim. Her kim O'nu veliyü'l-emr edinirse Beni edinmiş olur ve her kim Beni veliyü'l-emr edinirse Allah'ı edinmiş olur. Her kim Ali'yi severse Beni sevmiş olur, Beni seven ise Allah'ı sevmiştir. Her kim Ali'ye buğzederse Bana buğzetmiştir. Bana buğzeden ise, şânı yüce olan Allah'a buğzetmiştir." (Muttaki, Muntahabu'l-Kenz, s. 3). (devam edecek…)
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020