logo
25 NİSAN 2024

İslam'da mudahene barışı

26.10.2017 00:00:00
İslam'da cihad ile ilgili hükümlere kaynaklık eden eserlerde, Müslümanların gayrmüslimler ile de barış içerisinde yaşayabileceklerinden söz edilmiştir. Bu barışa fakihler arasında; "hudne" veya "mudahene" barışı denilmektedir. Muhadene, karşılıklı olarak anlaşmak, 'hudne' ise barış demektir. Buradaki barıştan amaç birbirine taarruz etmeme, savaşmama ve günümüz tabiriyle uzlaşmacı bir şekilde bir arada yaşamak üzere yapılmış olan anlaşmadır. Fakat müşrikler ile yapılmış olan "mudahene barışı"nda, barış süresinin belirlenmiş olması şarttır.
Fıkıh kitaplarında şöyle geçer: "Eğer karşı taraf haddizatında kendisiyle savaşabilecek gruptansa (yani müşrikse), onunla barış anlaşması yapılır, fakat belirsiz bir süreye kadar barış anlaşması yapılamaz. Süre belirtilmeden yapılan bu şekildeki anlaşma doğru değildir. Örneğin, altı ay veya bir yıl, on yıl veya daha fazlası şeklinde sürenin net olarak belirtilmesi gerekir. Nitekim Resûlullah (s.a.v.) Hudeybiye'de on yıllık barış anlaşması yapmıştır. Buda bize şunu gösteriyor ki, Müslümanların maslahatı söz konusu olunca barış anlaşması yapmak caizdir."
Aslında fakihler bize şunu demek istiyor: Müşrikler ile illa da savaşılması gerekir gibi bir durum ile karşı karşıya kalınırsa, (örneğin İslam toprağı düşman saldırısına uğrarsa), düşmanla savaşmak ve bu toprağı kurtarmak farzdır. Fakat bu düşmanla bir barış imzalanması uygun görülürse ve maslahat bunu gerektirirse, barışın yapılması caiz olur. Fakat süresiz barış olmaz, belirli bir süre için bu barış yapılmalıdır. Zira düşman tarafından Müslüman topraklarının belirsiz bir süre için işgal edilmesi uygun olmaz. Maslahat olan, ancak belli bir süre için düşmanlığı bırakmaktır.
Barışın maslahatı şu nedenlere dayandırılabilir:
1- Direnmek için Müslümanların sayısı az olduğunda.
2- Güçlenmek için barış imzalamaya ihtiyaç duyulduğunda.
3- Beklenildiği takdirde düşmanın Müslüman olması umulduğunda.
Söz konusu son şık, düşmanın kâfir olduğu durumda söz konusudur. Buradaki amaç, barış süresi içerisinde karşı tarafı (müşrikleri) psikolojik olarak dize getirip, teslim alma ümidiyle barış imzalanmalıdır. Nitekim Hudeybiye barışı da bu düşünce ile yapılmıştır. Müslümanların 1 ve 2. şıkta belitmiş olduğumuz zaaf yönleri giderilir ve düşman karşısında güç kazanılırsa, bu takdirde barış caiz değildir.
İşte görüldüğü üzere İslam fakihleri cihad kitaplarında (örneğin: Muhakkik'in Şerayi kitabı cihad babı), belli başlı birtakım şartlarda müşriklerle barışın caiz olduğunu belirtmişlerdir. Buradaki "caiz" ifadesinden maksat, Şehit Murtaza Mutahhari gibilerine göre, barışı yapmasak da olur ya da barışın bir zararı yoktur anlamında değildir. Burada geçen "caizdir" ifadesi, haram olmadığını belirtiyor. Hatta bazı durumlarda caiz bile olur. Ayrıca geçmişte güç ve kuvvet asker sayısına dayanırken, günümüzde teknik, teknoloji ve nükleer güç gibi diğer ölçülerle hesaplanır. Buralardan bakıldığında Müslümanların bu güce ulaşamadıkları takdirde söz konusu güçleri elinde bulunduranlar ile barış içerisinde yaşamaları kaçınılmaz ve hatta farz olmaktadır.
Barış, hem taraflar arasında bir anlaşma metnini imzalamayı hem de imza olmaksızın savaşı bırakmayı kapsar. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hudeybiye'de Mekke müşrikleri ile, İmam Hasan (a.s.) da Muaviye ile sözleşme metni imzalayarak barışı gerçekleştirmiştir. Kimi zaman da Müslümanlar düşman karşısında direnemeyeceklerini veya savaşın bir yararı olmadığını görerek düşmanla savaşmamışlardır. Örneğin, İslam'ın ortaya çıktığı ilk Mekke dönemi böyleydi. Müslümanlar sayı bakımından çok az durumdaydılar. O zaman savaşacak olsalardı, ayakta kalamaz/kökleri kazınır, kendilerinden ve yaptıkları işlerden geriye bir eser kalmazdı. İslam'ın emrettiği barış anlaşması yapmaktan veya düşman ile savaş yapmamaktan amaç, daha sonra yapılacak olan savaş için halkın ruhunda daha fazla moral ve daha iyi zemin hazırlamak amaçlıdır.
Şimdi de İmam Hasan (a.s.) ile İmam Hüseyin (a.s.)'ın dönemindeki şartlara bir göz atalım. Bakalım bu iki İmam acaba gerçekten farklı şartlara mı sahiptiler, yoksa yapıları itibari ile biri ılımlı ve yumuşak diğeri de katı ve savaşçı bir karaktere mi sahipti? Fakat bu sorunun cevabına geçmeden önce şu sorunun cevabını bulmamız lazımdır: "Acaba İslam dini savaş dini midir yoksa barış dini midir?" Bunu öğrenmek için de tabiidir ki Kur'an'a müracaat etmemiz gerekir. Kur'an'a müracaat ettiğimizde de, önceden de belirttiğimiz gibi Kur'an'da hem savaş ve hem de barış emri verildiğini görmekteyiz.
Örneğin, Kur'an savaş ile ilgili şöyle buyuruyor: "Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın." (Bakara: 190). 
Barış ile ilgili de şöyle buyuruyor: "Eğer onlar barışa yanaşıyorlarsa sen de ona yanaş." (Enfal: 61). 
Diğer bir yerde de, "Barış daha hayırlıdır" (Nisa: 128) buyurmaktadır.
O halde diyebiliriz ki, İslam dininde ne tam anlamıyla savaşı bırakıp barıştan yana olmamızı gerektiren sabit bir "barış ilkesi" vardır ve ne de bütün bu şartlar altında barışı bırakıp savaştan yana olmamızı bize emreden sabit bir "savaş ilkesi" vardır. Savaş ve barış durumu, Müslümanların ondan alacağı sonuca bağlıdır.
 
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.