(dünden devam…)
"f) Müşriklerin Azap İstemeleri ve Kur'ân-ı Kerîm'in Cevabı:
Müşrikler sapıklıkta o derece ileri gitmişlerdi ki; inatları yüzünden azap istemeye dahi kalkışmışlardı. Halbuki Resûlullah (sav) onlar için bir hidâyet ve esenlik elçisi olarak gönderilmişti. Onların azap isteme konusundaki sabırsızlıkları ve inatları başta Bedir olmak üzere Müslümanlarla yaptıkları birçok savaşta, Allah'ın vadettiği azabın dünyadaki yansıması olarak kısa sürede üzerlerine indi. Bu gerçek Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle vurgulanır:
"Hani ( o kâfirler ) bir zaman da: `Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse; üzerimize gökten taş yağdır yahut bize elem verici bir azap getir' demişlerdi. Halbuki sen onların içerisinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir." (Enfal: 32-33).
Ve Bedir'de müşriklerin uğradıkları hezimet tam bir azap sahnesi idi. Nitekim müşrikler alay ettikleri ve Allah'ın vaad ettiği azabı tatmışlardı. Savaştan sonra müslümanlar müşriklerin ölülerini bir kuyuya topladılar. Resûlullah (sav) onlara şöyle seslendi: "Biz Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu?" (Araf: 44).
Bu azap daha büyük çapta Mekke'nin yerle bir olması şeklinde de tezahür edebilirdi. Fakat böyle olmaması, Resûlullah'ın onların arasında bulunmasından ve belki iman ederler diye; "Allah'ım, kavmime hidayet et çünkü onlar bilmiyorlar" şeklinde dua etmesinden kaynaklanıyordu.
"Azabı acele istiyorlar. Eğer muayyen bir müddet (takdir) edilmiş olmasaydı, onlara azap gelirdi. Elbette onlara azap birdenbire, hiç beklemedikleri bir zamanda gelecektir. Azabı acele istiyorlar, şüphesiz cehennem kâfirleri kuşatacaktır." (Ankebut: 53-54).
"Allah insanları zulümleriyle cezalandırmış olsaydı, yeryüzünde hiç bir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor." (Fatır: 45).
"Eğer biz bundan ( Kur'ân'dan ) önce onları bir azapla helak etseydik muhakkak ki şöyle diyeceklerdi: Ya Rabbi! Bize bir elçi gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce ayetlerine uysaydık!" (Taha: 134).
"... Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz." (İsra: 15).
"De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vaad olunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi) veya kıyameti gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir." (Meryem:75)." (devam edecek…)
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020