Yaklaşık bir yıl kadar önce, Irak'ın vahşi işgalinin en sıcak günlerinde bu köşeden kayıt düşmüştük; İsrail'de eğitilen Yahudi Peşmergeler Kuzey Irak'a çörekleniyor, MOSSAD Bağdat'ta Dicle nehrinin kıyısına ofisler açıyor, diye.
Olan oldu, Kuzey Irak şimdi ABD'nin koruması ve Peşmerge şapkasıyla İsrail'in ablukası altında.
Türkmenlerin yoğunlukta olduğu Musul-Kerkük'teki olayları biliyorsunuz; topuları yaktılar, nüfus kütüklerini yok ettiler. Mustafa Kemal Yayçılı gibi önde gelen Türkmen liderlerini de faili meçhulle hallediyorlar.
Bölgedeki Arapları ise evlerinden barklarından ettiler. 100 bini aşkın Iraklı Arabı Kerkük'ten sürdüler. Oralara Yahudi peşmergeleri ve İsrail'den getirilen "uzman vatandaş"ları yerleştirdiler. İşgalci ABD ise, evlerinden edilen Arap vatandaşlara "acizane bir katkı olarak" 180 milyon dolar tazminat veriyor.
Musul-Kerkük böylesi bir Yağma Hasan'ın böreği haline gelince, şimdi 10 bin Peşmerge daha yerleşmek için Kerkük önlerinde bekliyor.
Anlayacağınız, bölgenin demografik yapısını Yahudi peşmergeler için "en uygun" hale soktular.
Böylece bölge, Yahudilerin "arz-ı mev'ud" inancına ve Bush'un bağlı olduğu Evangelistlerin itikadlarına uygun hale geldi.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın 15-20 yıldan beri dikkat çektiği güneydoğumuza yönelik Arz-ı Mev'ud tehdidi, kimi devletlularımızın "kulak ardı ve hatta işbirliği politikaları"yla olgunlaştı, olgunlaştı.
İsrail, bize doğru genişliyor.
İsrail, bu genişleme ile de kalmıyor; Kuzey Irak'a yerleştirdiği "Yahudi peşmergeleri"ne komando eğitimi vermeyi sürdürüyor.
MOSSAD uzmanları, Peşmergelerle beraber Suriye ve İran sınırına istihbarat amaçlı operasyonlar yapıyor. İran'ın muhtemel nükleer bölgelerine doğru volta atıyorlar.
Sizin anlayacağınız, AKP'nin taşeronluğuna soyunduğu Bush'un BOP planı çerçevesindeki alanın tamamı Filistin gibi olmaya yüz tuttu.
Diyeceksiniz ki, bütün bunlar olurken Türkiye'nin yetkili ve etkilileri ne yapıyor?
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e bu konu sorulduğunda, "Merd-i Kıptî sirkatin söyler" kabilinden muhteşem bir cevap veriyor: Herşey kontrolümüzün altında. Bu konuyu fazla kaşımayın.
İş kontrolümüzün altında, ifadesi çoook manalara geliyor. Çok su kaldırır bu cümle?
Alın size bir başka ilginç gelişme daha; AKP hükümeti, geçen hafta İsrail ile yeni bir Savunma ve İşbirliği Anlaşmasını kotarıyor.
Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan da, İsraile doğru "devlet terörü" gibi cümlelerle hava sıkarak "bunlar Müslüman kardeşim" diyerek kendilerine tam destek veren muhafazakâr tabanın gazını alıyor.
İsrail ise, bize doğru yanaşmaya, Kuzey Irak'ta malı götürmeye devam ediyor.
Bu kadar da olur mu ya hu, diye sormayın.
Olur, olur; bal gibi olur.
Bush'un BOP'unun ortağı olursanız, bölgede onların talimatlarına göre adım atmak durumundasınız? Vatanınız tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalsa bile, başınıza çuval geçirseler bile.
Ha, böylece bu arada "iktidar koltuğu"nuzu üç-beş ay daha sağlama alırsınız.
İşte yap-bozları birleştirdiğimizde ortaya çıkan vahim tablo bu.
Olan oldu, Kuzey Irak şimdi ABD'nin koruması ve Peşmerge şapkasıyla İsrail'in ablukası altında.
Türkmenlerin yoğunlukta olduğu Musul-Kerkük'teki olayları biliyorsunuz; topuları yaktılar, nüfus kütüklerini yok ettiler. Mustafa Kemal Yayçılı gibi önde gelen Türkmen liderlerini de faili meçhulle hallediyorlar.
Bölgedeki Arapları ise evlerinden barklarından ettiler. 100 bini aşkın Iraklı Arabı Kerkük'ten sürdüler. Oralara Yahudi peşmergeleri ve İsrail'den getirilen "uzman vatandaş"ları yerleştirdiler. İşgalci ABD ise, evlerinden edilen Arap vatandaşlara "acizane bir katkı olarak" 180 milyon dolar tazminat veriyor.
Musul-Kerkük böylesi bir Yağma Hasan'ın böreği haline gelince, şimdi 10 bin Peşmerge daha yerleşmek için Kerkük önlerinde bekliyor.
Anlayacağınız, bölgenin demografik yapısını Yahudi peşmergeler için "en uygun" hale soktular.
Böylece bölge, Yahudilerin "arz-ı mev'ud" inancına ve Bush'un bağlı olduğu Evangelistlerin itikadlarına uygun hale geldi.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın 15-20 yıldan beri dikkat çektiği güneydoğumuza yönelik Arz-ı Mev'ud tehdidi, kimi devletlularımızın "kulak ardı ve hatta işbirliği politikaları"yla olgunlaştı, olgunlaştı.
İsrail, bize doğru genişliyor.
İsrail, bu genişleme ile de kalmıyor; Kuzey Irak'a yerleştirdiği "Yahudi peşmergeleri"ne komando eğitimi vermeyi sürdürüyor.
MOSSAD uzmanları, Peşmergelerle beraber Suriye ve İran sınırına istihbarat amaçlı operasyonlar yapıyor. İran'ın muhtemel nükleer bölgelerine doğru volta atıyorlar.
Sizin anlayacağınız, AKP'nin taşeronluğuna soyunduğu Bush'un BOP planı çerçevesindeki alanın tamamı Filistin gibi olmaya yüz tuttu.
Diyeceksiniz ki, bütün bunlar olurken Türkiye'nin yetkili ve etkilileri ne yapıyor?
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e bu konu sorulduğunda, "Merd-i Kıptî sirkatin söyler" kabilinden muhteşem bir cevap veriyor: Herşey kontrolümüzün altında. Bu konuyu fazla kaşımayın.
İş kontrolümüzün altında, ifadesi çoook manalara geliyor. Çok su kaldırır bu cümle?
Alın size bir başka ilginç gelişme daha; AKP hükümeti, geçen hafta İsrail ile yeni bir Savunma ve İşbirliği Anlaşmasını kotarıyor.
Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan da, İsraile doğru "devlet terörü" gibi cümlelerle hava sıkarak "bunlar Müslüman kardeşim" diyerek kendilerine tam destek veren muhafazakâr tabanın gazını alıyor.
İsrail ise, bize doğru yanaşmaya, Kuzey Irak'ta malı götürmeye devam ediyor.
Bu kadar da olur mu ya hu, diye sormayın.
Olur, olur; bal gibi olur.
Bush'un BOP'unun ortağı olursanız, bölgede onların talimatlarına göre adım atmak durumundasınız? Vatanınız tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalsa bile, başınıza çuval geçirseler bile.
Ha, böylece bu arada "iktidar koltuğu"nuzu üç-beş ay daha sağlama alırsınız.
İşte yap-bozları birleştirdiğimizde ortaya çıkan vahim tablo bu.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019