İsrail zulmü sınır tanımıyor
İsrail makamlarının işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Şeyh Cerrah Mahallesi sakinlerine yönelik tehcir tehdidini dünyaya duyurmakta önemli rol oynayan 23 yaşındaki Filistinli aktivist Muna el-Kurd, Tel Aviv yönetiminin kendilerine baskı yaparak Şeyh Cerrah’ın sesini susturmaya çalıştığını belirtti.
11.06.2021 17:56:00





İsrail makamlarının işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Şeyh Cerrah Mahallesi sakinlerine yönelik tehcir tehdidini dünyaya duyurmakta önemli rol oynayan 23 yaşındaki Filistinli aktivist Muna el-Kurd, Tel Aviv yönetiminin kendilerine baskı yaparak Şeyh Cerrah'ın sesini susturmaya çalıştığını belirtti. Son dönemde evlerinden tahliye edilme tehdidiyle karşı karşıya kalan Şeyh Cerrah Mahallesi'nde yaşayanların hikayesi, milyonlarca Filistinli için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan 1948'deki Nekbe'ye (Büyük Felaket) kadar uzanıyor. İsrail'in Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ettiği tarihte evsiz kalan 28 mülteci aile 1956'da Ürdün aracılığıyla Şeyh Cerrah Mahallesi'nde iskân ettirildi. Şeyh Cerrah sakinleri, onlarca yıl sonra bugün evlerinden tehcir edilerek ikinci kez mülteci durumuna düşmek istemiyor.
Takipçisi çok
Instagram'da 1.5 milyon takipçisi bulunan Filistinli aktivist Kurd, yaptığı paylaşımlarla Şeyh Cerrah Mahallesi'nde yaşanan hukuksuzlukları ve İsrail polisinin saldırılarını tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor. Muna ve ikiz kardeşi Muhammed el-Kurd'un da aralarında bulunduğu Filistinli aktivistler Şeyh Cerrah'ta yaşananlara dikkati çekmek için Twitter'da #SaveSheikhJarrah etiketiyle bir kampanya başlatmış ve bu etiket kısa sürede dünya gündemine girmişti.
Zulümden kareler
İsrail polisleri, 6 Haziran sabahı Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki evlerine baskın düzenleyerek Muna ile kardeşi Muhammed'i gözaltına almış, uzun bir sorgu sonrası akşam saatlerinde serbest bırakmıştı. Muna el-Kurd, gözaltı sürecine ilişkin olarak, "Sabah saatleriydi. Lavaboya girmeme, elimi, yüzümü dahi yıkamama izin vermediler. Üstelik yalnız başıma odama girip kıyafetlerimi değiştirmeme bile izin vermediler. Yanıma kadın bir polisi gönderdiler. Mahremiyetimi ihlal ettiler" dedi. Sorgu sırasında İsrailli memurların kendisini tehdit ettiğini vurgulayan Kurd, şunları anlattı: "Sorgu odasına biri girdi ve bana 'Sen bana köpek mi diyorsun?' dedi. Ben de ona 'Seni hayatımda ilk defa görüyorum' dedim. Bana 'Her hâlükârda her köpeğin günü gelir' dedi. Ben de 'Bana sövemezsin, hangi gerekçeyle bana sövüyorsun' dedim. O da 'Bunu sövgü olarak kabul ediyorsan öyledir. Memnun musun yaptıklarından, işte kelepçelisin ve elimizdesin' diyerek tehditler savurdu. Gerçekten çok provokatif ve tehditkâr bir üslup kullandı bana karşı." Kurd, gözaltı günü birçok defa sorguya maruz kaldığını, ellerinin ve ayaklarının kelepçelendiğini ifade etti. Kurd, polislerin kendisini fanatik Yahudi grupların bulunduğu Batı Kudüs'teki El-Meskubiyye gözaltı merkezinin önüne bıraktığını ve bu sırada korkuya kapıldığını dile getirdi.
İşkencenin zirvesi
Filistinli aktivist, "Batı Kudüs'teydim ve oradan evime nasıl gideceğimi bilmiyordum. Her tarafta fanatik Yahudiler vardı. Doğrusu biraz korktum. Tüm sorgu boyunca korkmamıştım ancak burada korktum. Bir tuzağa düşürüldüğümü düşündüm. Çünkü bu şekilde salıverilemezdim, hiç kimse orada olduğumu bilmiyordu. Avukatım bile bilmiyordu. Belki de bir fanatik Yahudi saldırısına maruz kalabilirdim" ifadelerini kullandı. Kurd, Şeyh Cerrah'a giriş ve çıkışların bir aydır İsrail polisince kapatıldığına dikkati çekerek, "Mahalle sakinleri bile Şeyh Cerrah'a kimlik kontrolüyle girebiliyor. İsrail, mahalleyi kapatarak bizi susturmak istiyor. Şeyh Cerrah sakinleri, burada yaşayan 500 kişi, susmayı reddediyor, yeni bir Nekbe yaşamayı kabul etmiyor" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.