Çözülemeyen ekonomik sorunlar, zamanla ülkelerin istikrarını tehdit ederler. En tehdit edici ekonomik sorunlar ise açlık ve işsizliktir. Açlık sorununu çözmek, işsizliği çözmekten daha kolaydır. Çünkü dünyada tüm insanları, yeterince doyuracak ve yine de artacak kadar gıda üretilmektedir. Bu demektir ki, bazı insanlar, bilerek ve isteyerek aç bırakılmaktadır. Ancak aynı şeyi işsizlik için söyleyemiyoruz. Zira işsizliği gerçekten ortadan kaldırmak için uğraşan ülkeler var, fakat başaramıyorlar. Sanayileşmiş ve gelişmiş ekonomilerde bile işsizlik sürekli artmaktadır. Avrupa'da özellikle PIIGS ülkelerinde (Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan ve İspanya) işsizlik oranları korkutucu boyuta yükselmiştir. Bu ülkelerde protestolar, şimdilik sakin ve kurallara uygun biçimde yapılmaktadır. Ama bunun böyle devam etmeyeceği, şiddete dönüşeceği endişesi her geçen gün artmaktadır. ABD'deki Wall Street İşgal Eylemleri de, Avrupa'daki protestolar kadar, belki de daha çok tehdit oluşturmaktadır. Dünyada hiçbir ülkenin ekonomik ve sosyal düzeni, bu oranlarda bir işsizliğin doğuracağı sorunları kaldıramaz. En tehlikeli olan gençler arasındaki işsizlik oranıdır. İLO'nun, 2011 yılında hazırladığı "Piyasaları İş İçin Çalıştırmak" raporuna göre, her beş genç insandan biri işsizdir. AB bölgesinde genç nüfusa ait ortalama işsizlik oranı yüzde 21.4'dür. ABD ve Avrupa'da patlak veren ekonomik kriz, işsizliğin daha da artmasına neden olmuştur. O bakımdan verilen istatistikler, hiçbir zaman gerçekleri tam olarak yansıtmamaktadır.İşsizliğin, belirtilen rakamların çok üzerinde olduğunu, birazcık gözlem yapan herkes tespit edebilir. İşsizlik rakamlarına gönüllü olarak veya ümidini kaybettiği için iş aramayanlar dâhil edilmemektedir. Bu ve buna benzer birçok yanlış varsayım, işsizlik hesaplamalarında kullanılıyor ve kasıtlı olarak rakamlar düşük gösteriliyor. Bazı bilirkişilere göre, devletlerin verdiği işsizlik rakamlarının üzerine yüzde 25'ten, yüzde 50'ye kadar ekleme yapmak, hiç de abartılı olmaz. ABD ve Avrupa'da 2008 yılında çıkan ekonomik kriz, işsizliği arttırdığı oranda, piyasada iş sayısını da azalttı. Bu, işsiz kalanın yeniden iş bulma imkânını daralttı. Ekonomik kriz için alınan tedbirlerin ise, işsiz kesime hiçbir olumlu katkısı olmamıştır. Dolayısıyla ekonomik kriz, en çok emekçileri vurdu.İşsizliğin artması, ekonomik krizle ilgili geçici bir süreç değil, tam tersine kalıcıdır. Yapılan bir hesaplamaya göre, sanayi, tarımsal ve toplumsal hizmetlerin karşılanması için toplumun yüzde 20'sinin çalışması yeterli olmaktadır. Bu da gösteriyor ki, işsizlik artacak ve artmaya da devam edecektir. Eğer işsizlik sorununa doğru yaklaşılmazsa, tehdit ve tehlike daha çok büyüyecektir. Bunlar, tahminden öte, kesinlik arz eden hususlardır. Ezcümle yükselen işsizlik ekonomik ve sosyal saatli bir bomba gibi istikrarı tehdit etmektedir. Ülkemizde bu tehdit üzerinde yeterince durulmuyor. İstikrarı korumak için bir partinin tek başına iktidara getirilmesi şart görülüyor. Hâlbuki en çok koalisyon hükümetlerinin iktidar olduğu İtalya'da, istikrar için böyle bir talep hiç gündem edilmemiştir. Ama işsizliğin oluşturduğu tehditten İtalya'nın yöneticileri, bilim ve işadamları tir tir titriyor. Hiçbir zaman bir partinin tek başına iktidara gelmesi, istikrarın garantisi olamaz. İstikrarın garantisi ve geleceğin güvencesi, ancak işsizlere iş bulmakla sağlanabilir. Ne yazık ki, işsizlik tehdit ve tehlikesi, kapıya dayanmasına rağmen, hiçbir Batılı ekonomist, kesin bir çözüm teklif edemiyor. Şaka ile karışık şunu söyleyenler var: "İşsizlerin bir kısmını asker, bir kısmını da öğrenci yapalım." Peki, gerçekten çözüm olabilecek başka bir teklif yok mu? Olmaz olur mu? Var, hem de nasıl var. O, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, 'Milli Ekonomi Modeli'nde, Rus profesörün dediği gibi "kodlanmış" şekilde duruyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018