“Bir Türk dünyaya bedeldir” sözünü anlayamayanların, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Rusya Federasyonu Devlet Duması’ndaki Milli Ekonomi Modeli’ni anlatımına tarihe şahitlik etmesini isterdim.
Hatırlarsanız, Prof. Dr. Baş, Gaziantep’teki Milli Karamanlar programında, tüm Türkiye’yi Rusya’ya davet etmişti.
İnanın, Türk milletinin tamamının orada olmasını, bir Türk evladının nasıl dünyaya bedel olduğuna bizzat şahidlik yaparak idrak etmelerini isterdim.
Türk olmanın onurunu yaşamaya bugün, dünkünden daha çok ihtiyacımız var çünkü millet olarak…
Türk milletini, kafatasçı milliyetçilerle Türküm diyemeyen Türkiyeliler arasındaki presleyip kimliksiz bırakma süreci yaşıyoruz.
Türk milletini dağıtma ameliyesi yaşanıyor.
Türk milletinin bizzat Anayasa’sından “Türk milleti” kavramının çıkartılmak istendiği bir AKP iktidarının alaca karanlığından geçiyoruz.
Prof. Dr. Baş, aylardan beri öyle bir Türk tanımı, öyle bir Tük milleti kimliği ortaya koyuyor ki, bu kimlik, birliğimizin ve varlığımızın yegane esası olduğunu görüyoruz.
Prof. Dr. Baş’ın uyarılarıyla anladık ki, Türk milletinin mayasını yoğuran Ehl-i Beyt’tir, ona adını veren ve kimliğini şekillendiren yine Ehl-i Beyt evlatlarıdır, Horasan erenleridir, Hacı Bektaş velilerdir.
Bu erenler bizi İslam yaptı, Türk yaptı, adımızı koydu.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin adı da, M. Kemal Atatürk ve Hacı Bektaş evladı Cemalettin Çelebi Efendi ile bu Ehl-i Beyt ocağında verildi, temelleri böyle bir medeniyet ocağında atıldı.
Bu Türk medeniyeti kimliği, Anadolu’muzdan Balkanlara uzanan büyük coğrafyanın ortak kimliğidir.
Bu yüce kimlik yok edilmek isteniyor.
Prof. Dr. Baş, Rusya Federasyonu Devlet Duması’nda böyle bir Türk kimliğini temsil etti ve yaşattı.
İşte dünyaya bedel olan Türk böyle bir Türk’tür, Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Bugün, ben Türk değilim diyenler veya şuyum-buyum diyenler, bu yüce kimlik ve medeniyetten kopmuş, özünden uzak düşmüşlerdir.
Bu kimlik erozyonu illeti, maalesef siyasetçisinden aydınına kadar büyük çoğunluğa bulaşmıştır.
Böyle bir alaca karalık süreçte, Prof. Dr. Baş, Rusya Devlet Duması’nda Türk milletini onurla temsil ediyor, bir Türk’ün dünyaya bedel olduğunu gösteriyor.
Prof. Dr. Baş’taki bu kimlik ve temsil öyle güçlü olarak ortaya çıkıyor ki, bugüne kadar azılı Türk düşmanı olarak nam salmış LDPR Genel Başkanı V. Jirinovski, “Ne mutlu Türküm diyene” diye haykırmaktan kendini alamıyor.
Medeniyetimizin bağrında bir Atatürk’ümüz vardı, Rusya Devlet Duması’nda bir kez daha şahit olduk ki, artık bir de Baştürk’ümüz var, Prof. Dr. Baş’ımız var.
Amerika, Avrupa, Vatikan, IMF ve Dünya Bankası kapılarında akıl ve himmet dilenen Ankara siyasetinin Prof. Dr. Haydar Baş’ın temsilinden çok şeyler alması gerekiyor.
Ankara’dakiler, Haçlı kapılarında 3. Dünya ülkesi liderleri gibi dileniyor, pinekliyorlar, kendilerine her defasında kapıyı gösterenlerin kapılarını aşındırıyorlar.
Prof. Dr. Baş ise, dünyanın iki devinden biri olan Rusya Federasyonunda dünyaya ders veriyor, önlerine kurtuluş reçeteleri koyuyor.
Türk milleti, Prof. Dr. Baş’taki bu onurlu duruşu, bu medeniyet kimliği ve bağımsızlık karakterini fark ederek işin sahibini, işbaşına getirmeli; Haçlı kapılarında pinekleyen siyasileri de acilen sandığa gömmelidir.
Bunlar, Türk milletini toprağa gömmelerine fırsat vermeden, Türk milleti bunları sandığa gömüp BTP ile şahlanma devri başlatmalıdır.
Prof. Dr. Baş’ın Rusya Devlet Duması’ndaki tarihi toplantısını çeşitli açılardan irdelemeye devam edeceğiz.
Hatırlarsanız, Prof. Dr. Baş, Gaziantep’teki Milli Karamanlar programında, tüm Türkiye’yi Rusya’ya davet etmişti.
İnanın, Türk milletinin tamamının orada olmasını, bir Türk evladının nasıl dünyaya bedel olduğuna bizzat şahidlik yaparak idrak etmelerini isterdim.
Türk olmanın onurunu yaşamaya bugün, dünkünden daha çok ihtiyacımız var çünkü millet olarak…
Türk milletini, kafatasçı milliyetçilerle Türküm diyemeyen Türkiyeliler arasındaki presleyip kimliksiz bırakma süreci yaşıyoruz.
Türk milletini dağıtma ameliyesi yaşanıyor.
Türk milletinin bizzat Anayasa’sından “Türk milleti” kavramının çıkartılmak istendiği bir AKP iktidarının alaca karanlığından geçiyoruz.
Prof. Dr. Baş, aylardan beri öyle bir Türk tanımı, öyle bir Tük milleti kimliği ortaya koyuyor ki, bu kimlik, birliğimizin ve varlığımızın yegane esası olduğunu görüyoruz.
Prof. Dr. Baş’ın uyarılarıyla anladık ki, Türk milletinin mayasını yoğuran Ehl-i Beyt’tir, ona adını veren ve kimliğini şekillendiren yine Ehl-i Beyt evlatlarıdır, Horasan erenleridir, Hacı Bektaş velilerdir.
Bu erenler bizi İslam yaptı, Türk yaptı, adımızı koydu.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin adı da, M. Kemal Atatürk ve Hacı Bektaş evladı Cemalettin Çelebi Efendi ile bu Ehl-i Beyt ocağında verildi, temelleri böyle bir medeniyet ocağında atıldı.
Bu Türk medeniyeti kimliği, Anadolu’muzdan Balkanlara uzanan büyük coğrafyanın ortak kimliğidir.
Bu yüce kimlik yok edilmek isteniyor.
Prof. Dr. Baş, Rusya Federasyonu Devlet Duması’nda böyle bir Türk kimliğini temsil etti ve yaşattı.
İşte dünyaya bedel olan Türk böyle bir Türk’tür, Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Bugün, ben Türk değilim diyenler veya şuyum-buyum diyenler, bu yüce kimlik ve medeniyetten kopmuş, özünden uzak düşmüşlerdir.
Bu kimlik erozyonu illeti, maalesef siyasetçisinden aydınına kadar büyük çoğunluğa bulaşmıştır.
Böyle bir alaca karalık süreçte, Prof. Dr. Baş, Rusya Devlet Duması’nda Türk milletini onurla temsil ediyor, bir Türk’ün dünyaya bedel olduğunu gösteriyor.
Prof. Dr. Baş’taki bu kimlik ve temsil öyle güçlü olarak ortaya çıkıyor ki, bugüne kadar azılı Türk düşmanı olarak nam salmış LDPR Genel Başkanı V. Jirinovski, “Ne mutlu Türküm diyene” diye haykırmaktan kendini alamıyor.
Medeniyetimizin bağrında bir Atatürk’ümüz vardı, Rusya Devlet Duması’nda bir kez daha şahit olduk ki, artık bir de Baştürk’ümüz var, Prof. Dr. Baş’ımız var.
Amerika, Avrupa, Vatikan, IMF ve Dünya Bankası kapılarında akıl ve himmet dilenen Ankara siyasetinin Prof. Dr. Haydar Baş’ın temsilinden çok şeyler alması gerekiyor.
Ankara’dakiler, Haçlı kapılarında 3. Dünya ülkesi liderleri gibi dileniyor, pinekliyorlar, kendilerine her defasında kapıyı gösterenlerin kapılarını aşındırıyorlar.
Prof. Dr. Baş ise, dünyanın iki devinden biri olan Rusya Federasyonunda dünyaya ders veriyor, önlerine kurtuluş reçeteleri koyuyor.
Türk milleti, Prof. Dr. Baş’taki bu onurlu duruşu, bu medeniyet kimliği ve bağımsızlık karakterini fark ederek işin sahibini, işbaşına getirmeli; Haçlı kapılarında pinekleyen siyasileri de acilen sandığa gömmelidir.
Bunlar, Türk milletini toprağa gömmelerine fırsat vermeden, Türk milleti bunları sandığa gömüp BTP ile şahlanma devri başlatmalıdır.
Prof. Dr. Baş’ın Rusya Devlet Duması’ndaki tarihi toplantısını çeşitli açılardan irdelemeye devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019