Dünya ekonomisi para üretenlerin elindedir. Parayı üreten ve idare eden de bankaların bankası ‘Federal Reserve’dir. Birçok devlet, Merkez Bankasını bağımsızlaştırdığı, dolar karşılığı para bastığı için Federal Reserve bankaların bankası konumuna yükseldi. Bazılarının zannettiği gibi Federal Reserve, ABD’nin resmi bir kurumu değildir. O, Yahudi bankacılardan oluşan elit bir grubun bankasıdır. Grubun başında da Rockefeller ve Rothschild gibi aileler bulunur. Rothschild ailesi, Amerikan iç savaşı da dahil olmak üzere bütün savaşlarda her iki tarafa birbirinden habersiz şekilde faizle para vermiştir. Dahası, dünyadaki savaşların sürekli tetikleyicisi ve kışkırtıcısı olmuştur.
İşte bu bankacı Yahudi ailelerinin yeşile boyanmış kâğıtlarını, ABD hükümetleri faiz vererek alır ve kullanır. Söz konusu uygulamayı değiştirmeye niyetlenen, ona kıyısından köşesinden azıcık dokunan ABD başkanları, suikasta kurban gitmişlerdir. Örnek, J. F. Kennedy ve Abraham Lincoln suikastları. Başkan Kennedy, 6 Haziran 1963 tarihinde, dolar üzerinden “Federal Reserve Note” yazısının silinmesi ve Amerikan hükümetlerinin kendi parasını basması için bir çalışma başlattı. Bunun doğuracağı sonuç açıktı. ABD hükümeti, Federal Reserve’e yani Yahudi ailelerine faiz ödemeyecekti. Ama olmadı. Başkan Kennedy, 22 Kasım 1963’te Mossad tarafından suikast sonucu öldürüldü. Başkan Abraham Lincoln da “milli para yasası”nı çıkarttığı için suikasta uğradı ve öldürüldü. Bu suikastlardan sonra ABD içerisinden hiç kimse, dolara dokunmaya cesaret edemedi. Görülen o ki ABD, kâğıttan kaplandır, Federal Reserve’nin kâğıtla soygunun bir aracıdır.
ABD Kongre üyesi Wrigt Patman, ABD’deki bu işleyiş hakkında şöyle der: “Amerika’da aslında iki hükümet bulunmaktadır: Bir usule göre teşekkül eden hükümet var. Bir de, aslında kontrol yetkisi Anayasa tarafından Kongre’ye verilen, mali gücü idare eden, bağımsız kontrol edilmeyen, koordine edilmeyen Federal Reserve sistemi mevcuttur”. Bunu ABD’li yetkililer normal karşılarlar. Çünkü ABD’nin bankerler tarafından kurulduğunu bilirler. Nasıl bilmesinler? Chicago’daki dev anıtta ABD’yi kuranlar açıkça görülmektedir. Kimdir onlar? ABD’nin ilk devlet başkanı Washington, solunda Yahudi banker Robert Morris, sağında Yahudi banker Haym Salomon. ABD eski Başkanı Hayes, bakınız ABD’yi nasıl tanımlıyor: “Amerikan hükümeti, şirketlerin, şirketler tarafından, şirketler için yönettiği hükümettir”. Kısacası ABD, “şirketlerin devleti” olarak adlandırılmıştır. Birçok devlet ABD’ye bağlı ve bağımlı olduğu için de, bazıları “ABD, devletlerin de şirketidir” demişlerdir.
ABD’nin bu şekilde yapılanması ve konumlanması, çokuluslu şirketlerin doğmasına, güçlenmesine ve milli devletlerin ise zayıflamasına yol açmıştır. Öyle ki, çokuluslu şirketler güçlendiği oranda milli devletler güçsüzleşmişlerdir. Günümüzde ise milli devletler, çokuluslu şirketler tarafından tamamen kontrol altına alınmıştır. Bu şirketler, özel güvenlik şirketleri adı altında, özel ordular bile kurmuşlar, onları Irak’ta, Afganistan’da ve Afrika’da kendi hesaplarına savaştırmışlardır. Son yıllarda, çokuluslu şirketlere karşı itirazlar yükselmiş ve milli devletlerle aralarında kıyasıya bir mücadele başlamıştır. Milli devletlerin bu mücadeleyi kazanmaları için ellerinde tek rehber ve kılavuz, Prof. Dr. Haydar Baş’ın ‘Milli Ekonomi Modeli’dir. Nitekim çokuluslu şirketlerle mücadeleye karar veren her devlet, Milli Ekonomi Modeli’ne başvurmaktadır. Mücadeleye ilkönce dolardan başlamaları da, işin püf noktasını anladıklarını göstermektedir. Demek ki, kalpazanlık oyunu bozuluyor. Tabiri caizse, Milli Ekonomi Modeli ile dolar balonuna iğne sokuldu. Artık kâğıttan kaplanın, kâğıtla soygununun sonu göründü.
İşte bu bankacı Yahudi ailelerinin yeşile boyanmış kâğıtlarını, ABD hükümetleri faiz vererek alır ve kullanır. Söz konusu uygulamayı değiştirmeye niyetlenen, ona kıyısından köşesinden azıcık dokunan ABD başkanları, suikasta kurban gitmişlerdir. Örnek, J. F. Kennedy ve Abraham Lincoln suikastları. Başkan Kennedy, 6 Haziran 1963 tarihinde, dolar üzerinden “Federal Reserve Note” yazısının silinmesi ve Amerikan hükümetlerinin kendi parasını basması için bir çalışma başlattı. Bunun doğuracağı sonuç açıktı. ABD hükümeti, Federal Reserve’e yani Yahudi ailelerine faiz ödemeyecekti. Ama olmadı. Başkan Kennedy, 22 Kasım 1963’te Mossad tarafından suikast sonucu öldürüldü. Başkan Abraham Lincoln da “milli para yasası”nı çıkarttığı için suikasta uğradı ve öldürüldü. Bu suikastlardan sonra ABD içerisinden hiç kimse, dolara dokunmaya cesaret edemedi. Görülen o ki ABD, kâğıttan kaplandır, Federal Reserve’nin kâğıtla soygunun bir aracıdır.
ABD Kongre üyesi Wrigt Patman, ABD’deki bu işleyiş hakkında şöyle der: “Amerika’da aslında iki hükümet bulunmaktadır: Bir usule göre teşekkül eden hükümet var. Bir de, aslında kontrol yetkisi Anayasa tarafından Kongre’ye verilen, mali gücü idare eden, bağımsız kontrol edilmeyen, koordine edilmeyen Federal Reserve sistemi mevcuttur”. Bunu ABD’li yetkililer normal karşılarlar. Çünkü ABD’nin bankerler tarafından kurulduğunu bilirler. Nasıl bilmesinler? Chicago’daki dev anıtta ABD’yi kuranlar açıkça görülmektedir. Kimdir onlar? ABD’nin ilk devlet başkanı Washington, solunda Yahudi banker Robert Morris, sağında Yahudi banker Haym Salomon. ABD eski Başkanı Hayes, bakınız ABD’yi nasıl tanımlıyor: “Amerikan hükümeti, şirketlerin, şirketler tarafından, şirketler için yönettiği hükümettir”. Kısacası ABD, “şirketlerin devleti” olarak adlandırılmıştır. Birçok devlet ABD’ye bağlı ve bağımlı olduğu için de, bazıları “ABD, devletlerin de şirketidir” demişlerdir.
ABD’nin bu şekilde yapılanması ve konumlanması, çokuluslu şirketlerin doğmasına, güçlenmesine ve milli devletlerin ise zayıflamasına yol açmıştır. Öyle ki, çokuluslu şirketler güçlendiği oranda milli devletler güçsüzleşmişlerdir. Günümüzde ise milli devletler, çokuluslu şirketler tarafından tamamen kontrol altına alınmıştır. Bu şirketler, özel güvenlik şirketleri adı altında, özel ordular bile kurmuşlar, onları Irak’ta, Afganistan’da ve Afrika’da kendi hesaplarına savaştırmışlardır. Son yıllarda, çokuluslu şirketlere karşı itirazlar yükselmiş ve milli devletlerle aralarında kıyasıya bir mücadele başlamıştır. Milli devletlerin bu mücadeleyi kazanmaları için ellerinde tek rehber ve kılavuz, Prof. Dr. Haydar Baş’ın ‘Milli Ekonomi Modeli’dir. Nitekim çokuluslu şirketlerle mücadeleye karar veren her devlet, Milli Ekonomi Modeli’ne başvurmaktadır. Mücadeleye ilkönce dolardan başlamaları da, işin püf noktasını anladıklarını göstermektedir. Demek ki, kalpazanlık oyunu bozuluyor. Tabiri caizse, Milli Ekonomi Modeli ile dolar balonuna iğne sokuldu. Artık kâğıttan kaplanın, kâğıtla soygununun sonu göründü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018