Her ülkede bir takım mahalleler ve sokaklar vardır. Kimi yerde evden kaçan çocukların, gençlerin barınıp büyüdüğü sonra da hakimi olduğu bu yerler her türlü kavgaların, çekişmelerin ve çeteleşmenin de hep ilk adresi olmuşlardır.
İstenmese de bu gibi olaylar toplum hayatının bir başka gerçek yüzüdür. Ancak devlet aldığı birtakım tedbirlerle bunları en aza indirir ve toplumu rahatsız etmesini önler.
Fakat bu hususta ABD karanlık ve kanunsuz sokaklar ülkesi olarak da meşhurdur. Bu karanlık ve kanunsuz sokaklar sadece dışardan gelenler için tehlikeli olmakla kalmaz. Cinayetlerin, hırsızlıkların, uyuşturucu ve fuhuşun da adeta merkezliğini yaparlar.
Bu bakımdan sokaklarına hakim olmayan devlet vatandaşın can, mal ve namus emniyetini sağlayamaz.
Millet olarak bizim tarih boyunca bütün devlet anlayışımızda birinci vazife ve birinci şart hangi ırktan, dinden ve renkten olursa olsun vatandaşın can, mal ve namus ve din emniyetini sağlamaktır. Esasen bu anlayış hukuk devleti olmanın da temelini teşkil etmektedir.
Ancak bugüne geldiğimizde yaşanan olaylar bizi ciddi ciddi endişelendirmekte ve üzmektedir. Dışta sanayi ve tarım olmak üzere her sahada üretim kısıtlamasına mecbur bırakılan ülkemizde her gün işşizler ordusuna binlerce insanımız katılarak sokakların huzuru kaçmaya başlamıştır.
Bu cümleden olaraka "kapkaççılık" sıradan bir olay olmaktan çıkmış toplum hayatımızı tehdit eden bir terör haline gelmiştir. Hal böyle iken üstüne üstlük şimdi yine IMF'nin dayatmasıyla yüzbinlerce insanın işten çıkarılıp işsizler ordusuna katılması isteniyor. Zaten geçinecek ücreti veya maaşı vermediğin yüzbinleri yavaş yavaş sokağa döktüğün zaman karanlık ve kanunsuz sokaklara doğru en tehlikeli adımı da atmış olacaksın.
Bir lokma ekmeğe, bir tek ilaca muhtaç bıraktığın milyonlara yüzbinlerce dargın kırgın insanları ekledin mi her halde ABD ve AB de muradına ermiş olacak.
Böylece siyasetimizi, ekonomimizi, kültürümüzü yönlendiren ABD ve AB sokaklarımızda da bizi idare etmeye, yönlendirmeye başlamış olacaklar. Yani bazı askeri, siyasi ve sivil üslerin dışında ABD ve AB'ye sokaklarımızı yeni üsler olarak vermeye başlayacağız.
Son yıllarda siyasi ve ekonomik işlerimiz zaten batı dünyasına ihale etmiştik. Masa şefleri gelip teftişlerini yapıyorlar, raporlarını tutuyorlar ve ev ödevlerimizi alıp gidiyorlardı. Şimdi buna bir masa daha ilave edecekler. Sokaklarımızı da ele alacaklar. Zaten bilhassa bu sokak konusunda çok başarılıdırlar.
Herhalde devleti küçültmek bu olsa gerek. Para yok, üretim yok, işçi ve personeli sokağa at... Bütün işleri de batılı masa şeflerine devret...
İşte sizin devlet anlayışınız, işte sizin devlet adamlığınız. Size bu da fazla gelir. Küçültün beyler, küçültün... Küçültün ki sizin seviyenize gelsin...
İstenmese de bu gibi olaylar toplum hayatının bir başka gerçek yüzüdür. Ancak devlet aldığı birtakım tedbirlerle bunları en aza indirir ve toplumu rahatsız etmesini önler.
Fakat bu hususta ABD karanlık ve kanunsuz sokaklar ülkesi olarak da meşhurdur. Bu karanlık ve kanunsuz sokaklar sadece dışardan gelenler için tehlikeli olmakla kalmaz. Cinayetlerin, hırsızlıkların, uyuşturucu ve fuhuşun da adeta merkezliğini yaparlar.
Bu bakımdan sokaklarına hakim olmayan devlet vatandaşın can, mal ve namus emniyetini sağlayamaz.
Millet olarak bizim tarih boyunca bütün devlet anlayışımızda birinci vazife ve birinci şart hangi ırktan, dinden ve renkten olursa olsun vatandaşın can, mal ve namus ve din emniyetini sağlamaktır. Esasen bu anlayış hukuk devleti olmanın da temelini teşkil etmektedir.
Ancak bugüne geldiğimizde yaşanan olaylar bizi ciddi ciddi endişelendirmekte ve üzmektedir. Dışta sanayi ve tarım olmak üzere her sahada üretim kısıtlamasına mecbur bırakılan ülkemizde her gün işşizler ordusuna binlerce insanımız katılarak sokakların huzuru kaçmaya başlamıştır.
Bu cümleden olaraka "kapkaççılık" sıradan bir olay olmaktan çıkmış toplum hayatımızı tehdit eden bir terör haline gelmiştir. Hal böyle iken üstüne üstlük şimdi yine IMF'nin dayatmasıyla yüzbinlerce insanın işten çıkarılıp işsizler ordusuna katılması isteniyor. Zaten geçinecek ücreti veya maaşı vermediğin yüzbinleri yavaş yavaş sokağa döktüğün zaman karanlık ve kanunsuz sokaklara doğru en tehlikeli adımı da atmış olacaksın.
Bir lokma ekmeğe, bir tek ilaca muhtaç bıraktığın milyonlara yüzbinlerce dargın kırgın insanları ekledin mi her halde ABD ve AB de muradına ermiş olacak.
Böylece siyasetimizi, ekonomimizi, kültürümüzü yönlendiren ABD ve AB sokaklarımızda da bizi idare etmeye, yönlendirmeye başlamış olacaklar. Yani bazı askeri, siyasi ve sivil üslerin dışında ABD ve AB'ye sokaklarımızı yeni üsler olarak vermeye başlayacağız.
Son yıllarda siyasi ve ekonomik işlerimiz zaten batı dünyasına ihale etmiştik. Masa şefleri gelip teftişlerini yapıyorlar, raporlarını tutuyorlar ve ev ödevlerimizi alıp gidiyorlardı. Şimdi buna bir masa daha ilave edecekler. Sokaklarımızı da ele alacaklar. Zaten bilhassa bu sokak konusunda çok başarılıdırlar.
Herhalde devleti küçültmek bu olsa gerek. Para yok, üretim yok, işçi ve personeli sokağa at... Bütün işleri de batılı masa şeflerine devret...
İşte sizin devlet anlayışınız, işte sizin devlet adamlığınız. Size bu da fazla gelir. Küçültün beyler, küçültün... Küçültün ki sizin seviyenize gelsin...
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010