Böyle bir sonuçla karşınıza çıkan bir tüccarı siz üstün başarılı sayıp yılın tüccarı ilan eder misiniz?
Böyle bir sonuçla sezonu kapatan bir spor adamına madalya takıp yeni sezon için daha dolgun ücretle anlaşma imzalar mısınız?
"Kazanç yüz kayıp beş yüz" gibi bir muhasebe cetveli ile önünüze gelen bir fabrika yöneticisini alkışlayıp maaşını üçe-beşe katlar mısınız?
Böyle bir sonuçla yıllarını tüketip tekrar sizden oy istemek için kapınıza gelen bir yerel yöneticiye oy verir misiniz?
Ya iktidar partisine?
Hesabı kitabı iyi bilen tarafsız, ilim haysiyetine sadık bir muhasebecinin önüne mevcut iktidar partisinin on dört yılını koysak ve bir "kazanç-kayıp" cetveli oluşturmasını istesek eminim ki "kazanç yüz kayıp beş yüz" den daha vahim bir tablo koyacaktır önümüze.
Yollar, köprüler, hastaneler, havaalanları, metrolar ve tüneller?
Bütün bunları görmemek olur mu, elbette görüyoruz, her aşamasında emeği geçenleri tebrik ediyoruz ama bütün bunların, milletten toplanan vergilere oranla devede kulak olduğunu da görmek gerektiğini söylüyoruz.
Bütün bu yapılanların, özelleştirme adı altında elden çıkarılan altın yumurtlayan tavuklara oranla, yani yaşanan kayıplara oranla devenin kulağının kulağı olduğunu da görmek gerektiğini savunuyoruz.
Geride bıraktığımız on dört yılda tüm ülkede yapılan yatırımların, elde edilen kazançların sadece küresel şirketlere dağıtılan maden ruhsatlarından ötürü yaşanan kayıpları karşılayamaya yetmeyeceğini görüyor ve söylüyoruz.
On dört yıl boyunca ülkenin dört bir yanında bayındırlık adına yapılan harcamaların, sadece yabancılara satılan vatan topraklarından ötürü yaşanan kayıplara nispetle devede kulak olduğunu yazıyor ve söylüyoruz.
Geride kalan yıllar içerisinde, azar azar, hazmettirerek Türk insanının sırtına vurulan vergiler göz önüne alınırsa, yoksulun sofrasından çalınan zeytin tanelerinin, ekmek ve peynir parçalarının yıldan yıla arttığı hatırlanırsa, faize, bankaya, kredi kartına bulaşıp evin yolunu kaybeden ve intiharı seçenlerin sayısındaki artış dikkate alınırsa, yine ekonomik kaynaklı yaşanan aile dramlarının ve boşanmaların çığ gibi büyüdüğü hatırlanırsa millet olarak yaşadığımız kayıpların kazançlara oranla çok daha fazla olduğu gerçeği karşımıza dikilecektir.
"Kazanç yüz kayıp beş yüz" gerçeğine rağmen mevcut iktidar partisine ısrarla oy verilmesi ise elbette ciddi sosyologların araştırma konusudur.
Böyle bir sonuçla sezonu kapatan bir spor adamına madalya takıp yeni sezon için daha dolgun ücretle anlaşma imzalar mısınız?
"Kazanç yüz kayıp beş yüz" gibi bir muhasebe cetveli ile önünüze gelen bir fabrika yöneticisini alkışlayıp maaşını üçe-beşe katlar mısınız?
Böyle bir sonuçla yıllarını tüketip tekrar sizden oy istemek için kapınıza gelen bir yerel yöneticiye oy verir misiniz?
Ya iktidar partisine?
Hesabı kitabı iyi bilen tarafsız, ilim haysiyetine sadık bir muhasebecinin önüne mevcut iktidar partisinin on dört yılını koysak ve bir "kazanç-kayıp" cetveli oluşturmasını istesek eminim ki "kazanç yüz kayıp beş yüz" den daha vahim bir tablo koyacaktır önümüze.
Yollar, köprüler, hastaneler, havaalanları, metrolar ve tüneller?
Bütün bunları görmemek olur mu, elbette görüyoruz, her aşamasında emeği geçenleri tebrik ediyoruz ama bütün bunların, milletten toplanan vergilere oranla devede kulak olduğunu da görmek gerektiğini söylüyoruz.
Bütün bu yapılanların, özelleştirme adı altında elden çıkarılan altın yumurtlayan tavuklara oranla, yani yaşanan kayıplara oranla devenin kulağının kulağı olduğunu da görmek gerektiğini savunuyoruz.
Geride bıraktığımız on dört yılda tüm ülkede yapılan yatırımların, elde edilen kazançların sadece küresel şirketlere dağıtılan maden ruhsatlarından ötürü yaşanan kayıpları karşılayamaya yetmeyeceğini görüyor ve söylüyoruz.
On dört yıl boyunca ülkenin dört bir yanında bayındırlık adına yapılan harcamaların, sadece yabancılara satılan vatan topraklarından ötürü yaşanan kayıplara nispetle devede kulak olduğunu yazıyor ve söylüyoruz.
Geride kalan yıllar içerisinde, azar azar, hazmettirerek Türk insanının sırtına vurulan vergiler göz önüne alınırsa, yoksulun sofrasından çalınan zeytin tanelerinin, ekmek ve peynir parçalarının yıldan yıla arttığı hatırlanırsa, faize, bankaya, kredi kartına bulaşıp evin yolunu kaybeden ve intiharı seçenlerin sayısındaki artış dikkate alınırsa, yine ekonomik kaynaklı yaşanan aile dramlarının ve boşanmaların çığ gibi büyüdüğü hatırlanırsa millet olarak yaşadığımız kayıpların kazançlara oranla çok daha fazla olduğu gerçeği karşımıza dikilecektir.
"Kazanç yüz kayıp beş yüz" gerçeğine rağmen mevcut iktidar partisine ısrarla oy verilmesi ise elbette ciddi sosyologların araştırma konusudur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Beterin beteri basiretsizlik / 19.07.2025
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025