logo
29 MART 2024

Kepçe ile sopa kıskacına isyan

22.08.2012 00:00:00
Öncelikle şunu vurgulayalım, çağımız imaj çağı. Mesajlar, görüntülerin sembolik diliyle sunuluyor. Bunu en çok kullanan da Amerika. Amerika, dünyaya emperyalist yüzünü filmlerle, resimlerle, her türlü sesli, hareketli görüntülerle, sanal düzeneklerle pompalayarak perçinlemeye çalışıyor. Dünya kamuoyuna servis ettiği resimlerle dolaylı yoldan mesaj vermeyi en iyi propaganda aracı olarak kullanan Amerika'dır. Sinema sektörüne en fazla yatırım yapan ülke olmasının temelinde imaj propagandasıyla emperyalist hegemonyasını sağlamlaştırma amacı vardır. Bu bağlamda buraya aldığımız iki çarpıcı fotoğrafı okuyarak Amerika'nın Türk dış politikasını, Türklere ve bütün Müslümanlara emperyalist bakış açısını yorumlamaya çalışacağız. Aşağıda verdiğimiz iki fotoğraftan birinde Amerika, Müslüman Türk'e kepçeyle yemek dağıtıyor, diğerinde de sopa gösteriyor.
Biz Müslümanların Allah'ının esmâü'l-hüsnâsından ikisi belirgin, kapsayıcı, bütünlüklü bir mahiyete sahiptir. Biri Allah'ın emir ve isteklerini yerine getirenler için rızık veren, rahmet ve iyilik veren, merhamet eden ve cennetinin karşılığı olan Cemil ismidir. Bu ismin kapsam alanında da Rahim, Rahman, Rezzak gibi isimleri vardır. Diğeri de emirlerine karşı gelenler için cezalandıran, kahreden ve cehenneminin karşılığı olan Celil ismi. Kahhar, Müntakim gibi isimleri de yine bu ismin kapsam alanındadır. Biz Müslümanlar Allah'ımızın Cemil ismine sığınarak Cennetini talep ederiz, Celil ismine sığınarak da cehenneminden uzak tutulmayı arzu ederiz.
Siyasi oryantalizmin bir boyutu da bu meseleyle ilgilidir. Buna göre Batı emperyalizmi, müslümanların kutsal değerlerini işlevsizleştirip, içini boşaltıp, değiştirip dönüştürerek, kendilerine mal ederek Müslümanları bu yolla kontrol etmek isterler. Bu bağlamda Amerika'nın aşağıda iki fotoğrafta verdiği görüntü, tam da bu siyasi oryantalist yaklaşımı ortaya koyuyor. Allah'ın Rezzâk (rızık veren) ve Kahhâr (cezalandıran) isimlerini kendi üzerine alarak Müslümanların Rezzak ve Kahhar olarak Allah'ı de değil de Amerika'yı bilmelerini sağlayacak bir beyin yıkama ve ruhu esir alma operasyonu yaparlar.
Amerika, yakın zamanda bize dönük olarak iki fotoğrafta da kendisini tanrı yerine koymuş ve kepçe uzatarak Cemil ismini; sopa göstererek Celil ismini çalmıştır. Bu meseleyi açalım:

Kepçe uzatmak
30 Temmuz 2012 günü ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Amerikan Büyükelçisi Francis Ricciardone ve İstanbul Konsolosu Frederic, Üsküdar'da Üsküdar Belediyesi'nin İskele Meydanı'ndaki dubada kurduğu iftar yemeğinde oruçlu Müslüman Türklere yemek dağıtmış. Resimleri de çarşaf çarşaf yayınlandı. Biz bu yazıdaki resimleri Üsküdar Belediyesi resmî internet sitesinden aldık.
Philip Gordon, yaptığı konuşmada: "Ramazan ayının birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını yansıttığını ifade ederken vatandaşlarla birlikte iftar açmanın mutluluğunu yaşadığını" belirtmiş.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone de: "Bu sıcak karşılama ve sevgi için gönülden teşekkür ediyorum. 11 ayın sultanı, cömertlik, kardeşlik ve hayırseverlik gibi evrensel değerlerin yaşandığı güzel ve anlamlı bir günde burada bulunmaktan ve bu çatıyı paylaşmaktan onur ve mutluluk duyuyorum." Demiş.
Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara da: "3 semavi dinin bir arada kardeşçe yaşadığı Üsküdar'daki iftar sofrasında Kudüs'ün de dahil olduğu dünyanın çeşitli ülke ve şehirlerinden gelen misafirlerimizle hep bir arada iftar yapmak bizim için çok anlamlı ve değerlidir. Umarım bu bereket sofrasında dostlarımızla daha nice iftar sofralarında bir araya geliriz" demiş.
Üsküdar Belediyesi de resmî sitesinde haberi ve resimleri yayınlamış.
Şimdi bu resmi dikkatle incelersek şunu görüyoruz. Amerikalı efendi, yemeklerin başına geçmiş, kazanın başını tutmuş, elinde kepçeyle âdeta rızık verici ve patron konumunda duruyor. Bütün Türk milletini temsil eden küçük Müslüman Türk kız ve oğlan çocukları da onun elinden rızkını alıyorlar, yani alıcı konumundalar. Bu tamamen bir misyonerlik çalışmasıdır. Misyonerler, Hristiyanlaştırmak istedikleri topluluklara, ülkelere giderler aşevi, hastane, okul gibi yardım kuruluşlarıyla insanları esir alırlar. Bu resmin sembolik manası çok derindir. Amerika, kendisini rızık verici, Rezzâk-ı hakikî konumuna getirmiş, bizi de dilenci, rızkını Allah'tan değil de Amerikalının elinden alan, onun himmeti ve lütfuyla yiyen, yaşaması için her zaman ona muhtaç olan, bu yüzden de Allah'a şükretmek yerine Amerika'ya teşekkür etmemiz gerektiğini fısıldayan bir resimdir bu. Resmin dolaylı olarak verdiği mesaj budur, okuyabilene. Müslümanların ibadet ayı olan Ramazanda, oruç ayında bizim rızkımızı bize lütfeden efendi Amerika resmi. Oruç müslümanların bir ibadetidir. Yahudilerin ya da Hristiyanların bu ibadette rızık verici konumda sunulmasından Müslümanlar nasıl bir onur duyuyorlar acaba?
Amerika, bu fotoğrafıyla Irak'ta, Afganistan'da, şurada burada ırzına geçtiği Müslümanlara şirinlik gösterisi yapıp, kendilerini sevmemiz; hatta tapınmamız gereken merhametli, şefkatli, iyiliksever, yardımsever, dinimize saygılı, bize dost ve yakın bir devlet olarak bilmemizi istiyor. Milyonlarca müslümanın kanına girdiklerini, camilerinde dans edip eğlence tertip ettiklerini, İslam vatanlarını fiilen işgal edip bütün yer altı yer üstü zenginliklerini yağmaladıklarını, devletimizi yıkmak, milletimizi parçalamak için bin türlü alavere dalavere tezgâhladıklarını unutacak kadar basiret ve ferasetleri mi bağlandı bu müslümanların.
Bu bir zillet resmidir. İslamcı politikacıların bizi ne türlü bir konuma düşürdükleri, bizi dünya kamuoyuna nasıl bir fotoğraf içinde sunduklarının temsilî bir görüntüsüdür bu. Bu Müslüman Türk milletiyle alay etmek, dalga geçmek demektir.
İslam vatanlarına kirli postallarıyla abanmış Amerika'nın bu imaj operasyonunda "İslamcı politikacıların" rol almasını Müslümanlık davasında samimi olanların sorgulaması gerekmez mi?

Sopa Göstermek
Beyaz Saray, resmî internet sitesinde Başkan Barack Obama'nın 30 Temmuz 2012 günü Başbakan Erdoğan'la telefonla konuşurken çekilmiş fotoğrafını yayınladı.
Erdoğan bu resimle ilgili olarak gazetecilerin sorduğu soruya şu yorumu yapmış: "Benim Oval Ofis'te gördüğüm konuştuğum Obama gayet saygılı ve bu saygısını da ifade eden bir insandır, arkadaşımdır. Ben o medyadaki komik ifadeleri ciddiye almıyorum. Benim tanıdığım Obama, arkadaşım olan Obama saygılıdır ve saygıya değerdir."
Ne diyelim, Allah muhabbetlerini azaltsın, "Kişi sevdiğiyle beraberdir." (Hz. Muhammed)
Burada gösterilen sopa Erdoğan'ın şahsından ziyade Türk milletine ve İslam âleminedir. Hedef Erdoğan değil; onun siyaseten temsil ettiği bir millettir, devlettir. Amerika bu tavrıyla da Allah'ımızın Celil ismini çalmak istemektedir. Yani bize demek istemektedir ki, "Allah'tan değil benden korkun. Allah'ın cezalandırmasından, sopasından, cehenneminden değil; benim sopamdan, benim sizin için düşündüğüm cehennemimden korkun. Kahhar ismi bana aittir. Benim sözümü, emir ve talimatlarımı dinlemeyeni Kahhar ismimle kahrederim. Müntakim ismini sizin Allahınızdan çalıyorum. Bana itaat etmezseniz, Müntakim ismim gereğince intikamım korkunç olur."
Bugün maalesef Türk halkının önemli bir çoğunluğu, yapılan zihin dönüştürme ve yanıltma propagandalarıyla Amerika'nın kepçesiyle sopası arasında sıkışmış kalmışlardır. İslamcı görünümlü Amerikancı partilere neden oy verdiklerini sorduğumda halkımızın verdiği cevap ilginçtir: "Amerika'ya mecburuz, ona karşı gelemeyiz, o olmadan yaşayamayız, varlığımız, ayakta kalmamız onunla iyi geçinmemize bağlı." Bugün Müslüman halkımızın kahir ekseriyeti böylesine bir şahsiyet ve millî bilinç erozyonuna uğramış, vicdanları, imanları esir alınmıştır. Amerika hâşâ Allah yerine konmuştur. Allah'tan yardım isteyeceğine Amerika'dan yardım istemektedir. Allah'tan korkacağına Amerika'dan korkmaktadır.
Halkımızın önemli bir kısmının, bazı cemaatçiler, tarikatçılar ve radikal İslamcılar eliyle zihinleri, ruhları, vicdan ve kalpleri iğdiş edilmiştir. Bu halkımızın, her gün beş vakit namazda her rekatında manasını bilmeden, düşünmeden, ezbere, otomatiğe bağlanmış şekilde okuduğu Fatiha suresinin meali şöyledir:
"Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi olan Allah'a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir."
Amerikancı politikalara zihnen, kalben, fiilen ve resmen esir olmuş Müslüman ahalimizin diliyle okuduğu bu sureyi fiillî olarak yani hareketleriyle, eylemleriyle, tercihleriyle, ruhu ve kalbiyle şu hale dönüştürdüğünü görüyoruz:
"Hamd, bütün dünyanın tanrısı, merhametli olan, merhamet eden ve ceza Günü'nün sahibi olan Amerika'ya mahsustur. Ey tanrım olan Amerika! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir."
Çorba kepçesiyle Cenneti vaad eden, beyzbol sopasıyla da Cehennemi gösteren bu sahte tanrıya, bu dünya kabadayısına haddini bildirecek bir yiğit Türk beyi çıkacak ve gereğini yapacaktır. Bu İslam dünyasını Amerika dayılanmalarına dar edecek Türk beyini bekliyoruz. Diğer Müslüman kavimler elbette din kardeşimizdir, ama Firavunluk taslayan bu Amerika'ya karşı irade beyan edecek cesaret, azim, kararlılık, güç şimdilik sadece Türklerde görünüyor. Uzun süren tarihî süreç de zaten bunu fiilen gösterdi. Biz ümitsiz değiliz. Hem Türkler hem de diğer Müslümanlar, Amerika'nın ve her türlü emperyalizmin tasallutundan bir gün kurtulacaktır. Bunu bize gösterecek olan öncü Türk beylerine selam olsun.
Elinde levye, balyoz ya da gürz; en iyisi gürz ile Amerika başkanı ile telefon görüşmesi yapacak bir Türk başbakanını, Amerika'daki milyonlarca aç ve sefil halka yemek dağıtacak Türk büyükelçilerini görmeyi ümitle bekliyoruz. 
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.