"Haydar Hoca'nın müşfik sesine neden kulak vermedik" diyenler…
"Haydar Hoca'nın geliştirdiği ekonomi modelini neden oturup incelemedik" diye hayıflanan ilim adamları…
"Haydar Baş'ın çeyrek asırdan beri yılmadan usanmadan anlatıp durduğu gerçeklere kulak tıkamakla ne büyük kayıplar yaşadık" diyen kitleler…
"Keşke" diyenlerin haddi-hesabı yok.
Dünyayı kasıp-kavuran, ülkemizi de tam yüreğinden yakalayan bu küresel musibet vesilesi ile, özellikle yaşadığımız yokluk-yoksulluk, ekonomik çaresizlik ortamında Sayın Haydar Baş'ın yirmi yıldan beri söyledikleri toplumun ense kökünde kırbaç gibi şakladı.
Ne kadar da haklıymış, dediklerini uygulasaydık bugün ısrarla "evde kal" dediğimiz seksen iki milyon nüfusun tamamına aylarca yetecek kadar kaynak ayırabilirmişiz kanaati günden güne yaygınlaşıyor.
Meğer biz, halk olarak, ilim adamları olarak, üniversite çevreleri olarak ve hassaten ekonomi öğrenen ve öğretenler olarak Haydar Hoca'ya kulak vermemekle, dediklerine dikkat kesilmemekle ne büyük hata işlemişiz ve ne büyük kayıplara uğramışız.
Yönetenleriyle ve yönetilenleri ile bütün bir dünyanın uykularını kaçıran, normal gidişatı alt-üst eden ölüm virüsü sebebi ile bugün birçok ülke, halkına; "siz sadece sağlığınızı düşünün, işi aşı, faturalarınızı, her çeşit ödemelerinizi asla düşünmeyin" derken ne yazık ki Türkiye'yi yönetenler bunu söyleyemiyorlar.
Hayda Hoca'nın geliştirdiği tez hayatın gerçekleri üzerine oturuyordu, ilimin ve bilimin verilerinden hareket ediyordu, insan gücü ile ülke kaynaklarının buluşması esasına dayanıyordu.
Dünya nüfusunun yarısının direkt ya da dolaylı olarak kulak astığı, kafa yorduğu, hayatına soktuğu ve iyi günde de kötü günde de azami derecede istifade ettiği bu tezden ne yazık ki bizim insanımız bu zor günlerde bu modelden mahrum durumdadır.
Geçmişe yönelik hayıflanmaların, git gide yaygınlaşan "keşke"lerin bir işe yaramadığını biliyoruz ama hiç olmazsa bundan sonrası için, ülkenin geleceği için bu farkına varma hali de bir kazanç sayılmalıdır diye düşünüyoruz.
Koca bir ülkenin mecburi bir hapishaneye dönüştüğü şu zor günlerde asgari ücretin beş bin olduğunu, her bir insanımızın en az bin lira vatandaşlık maaşının olduğunu, her Türk kadınının bin beş yüz lira ev hanımı maaşının olduğunu düşünelim, bu olağanüstü günleri daha kolay atlatmaz mıydık millet olarak?
Ülke çapında "keşke" sesleri çığ gibi yayılıyor.
Ülkeyi yönetenlere hem kolaylıklar hem de basiretler niyaz ediyoruz.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024