Kıbrıs'ta en kritik dönemece girildi.AKP'nin iktidara gelmesiyle değişen Kıbrıs politikası en acı meyvesini vermek üzere.17 Aralıkta AB'ye Rum şartını kabul etme sözü vererek müzakere tarihi alan AKP, şimdi bu taahhüdünü yerine getirmek üzere.Genel kanı şu.Önemli olan ek protokole atılacak imzadır.Bu imzayla Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında tanınmış olacak ve diğer aday ülkelere olduğu gibi Türk liman ve havaalanları Rumlara da açılacak.AKP açısından yeni bir söylem ve duruş yok.İktidar verdiği sözü yerine getiriyor.Buradaki sorun, bunca inanılmaz icraata rağmen, hala daha AKP böyle bir imzayı atmaz, atamaz deyip, hükümetten medet bekleyen bazı kesimlerin, daha doğrusu bir kısım vatandaşın nasıl ikna edileceğinde.Hükümetin bulduğu formül tam bir şark kurnazlığı.Ek protokol imzalanırken yayınlanacak bir deklerasyonla biz bu imzayı atıyoruz ama Rumları tanımış değiliz denecek.Peki bu ne anlama geliyor?Atılan imza mı geçerli olacak, yoksa yayınlanan deklerasyon mu?Uluslararası uzmanlara göre asıl olan imzalanacak olan ek protokoldür.İmza sonrası yayınlanacak bildirinin ciddi bir önemi, anlamı ve geçerliliği yok.Hem üstüne üstlük AB'nin karşı bir deklerasyonla bu bildiriyi kabul etmiyoruz deme ihtimali de var.Yani deklerasyona güvenip bu imzayı atmak, Kıbrıs'taki milli tezimizi sağlama almıyor, tam tersi ezip geçiyor.Hazırlanan deklerasyonun Türk halkını ikna edemeyeceği anlaşılınca şimdi yeni bir oyun kurgulanmaya başladı.Bunun ilk işaret fişeği Başbakan Erdoğan'la AB dönem başkanı İngiltere'nin Başbakanı Tony Blair arasında yapılan görüşmede atıldı.Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ardından yapılan açıklamada her iki lider de imza tanıma anlamına gelmez görüşünü savundu.İşin en garip tarafı aylardır hep bir ağızdan imza tanıma anlamına gelir korosuna katılan AB'li yetkililerden bir ikisi dışında bu aralar çıt çıkmaz oldu.Yeni oyunun en net göstergesi yine Rumlardan geldi.Erdoğan'dan sadece bir gün önce Blair ile görüşen Rum lider Papadopulos, görüşmenin ardından daha önceki yüzlerce demecini tekzip edercesine, "Türkiye sadece protokolü imzalamakla Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımış olmaz. Bu yüzden de ayrıca bir deklarasyon yapmasına gerek yoktur" açıklamasında bulundu.Oysa aynı Rumlar daha bir gün önce "müzakerelerin başlaması için gereken oylamada Kıbrıs'ın oyunun geçerliliğini kabul eden Türkiye'nin, Rum kesimini tanımaması düşünülemez" demişlerdi.Peki hem AB hem de Rumlardaki bu yüz seksen derecilik manevranın anlamı neydi.İşte sinsi oyunun kodları.Dağılma sinyalleri veren birliğe yeni bir heyecan katma iddiasıyla göreve başlayan Blair Rum lidere "AB'den dışlanmış bir Türkiye, sizin için daha tehlikeli, işi zorlaştırmayın" telkininde bulundu ve onu böyle bir açıklama yapmaya ikna etti.Aslında ikna edilmeye çalışılan az önce söylediğimiz gibi Türk halkı.Oyunun hedefinde Türk halkı var.Amaç ek protokolün Rumları tanıma anlamına geldiği, KKTC'nin tasfiyesi demek olduğu gerçeğini Türk halkından saklamak, daha doğrusu imzadan önce halkın aşırı tepkisini engellemek.Herşey dereyi geçene kadar.Türkiye imzayı attıktan sonra hem Rumlar hem de AB'li yetkililer basacaklar yaygarayı?Ek protokolle Rumları tanımış oldunuz, şimdi gereğini yapın.Açın bakalım limanları, havalimanlarını?Rum mallarının Türkiye'de satışına, Rumların büyükelçilik ve konsolosluk açmalarını da derhal izin verin.Listeyi daha da uzatmak mümkün.Peki KKTC ne olacak?Belli bir dönem daha Türkiye ile KKTC arasında özel ilişki devam edecek.Rumların ada üzerindeki hakimiyeti yavaş yavaş arttıkça KKTC'nin olmayan etkinliği ve varlığı giderek azalacak.Bu arada milli duruşa aykırı görüşleriyle bilinen yeni Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'tan da, bu süreçte sürpriz bir çıkış gelmeyeceğinin garantisini kimse veremez.Ve bu gündeme ilişkin son bir not.KKTC'ye yönelik izolasyonu ilk delen ülke Azerbaycan oldu.Yaklaşık 100 kişilik bir heyet önceki geceden itibaren Kuzey Kıbrıs'ta temaslarda bulunuyor.Güzel ancak çok geç kalmış bir gelişme?Fakat yukarıda yazdıklarımdan sonra bu gelişme de kafaları karıştırdı.Çünkü zamanlaması oldukça ilginç.Kulislerde Türkiye, KKTC'nin tasfiyesi anlamına gelen ek protokolü imzalamak üzereyken, Başbakan Erdoğan'ın Bakü ziyaretinin ardından atılan bu adım da yine Türk halkını ikna operasyonun bir parçası olarak yorumlanıyor.Görev Türk halkının.Gelişmeleri iyi okuyup tavrını ona göre belirlemeli.
/ Ruhi SARI
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012