Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığı İtalya Başbakanı Berlusconi'ye devredildi.
Türkiye'deki AB sevdalılarını ve biraz da Ak Parti iktidarını bu durum sevindirmişe benziyor.
Öyle ya Başbakan Erdoğan'a "İkimiz de biraz deliyiz" diye iltifat eden Berlusconi, ayrıca "Ben Türkiye'nin AB'nde gönüllü avukatlığını yapacağım" demişti.
Gerçi Türkiye'den çok İtalyan Aria şirketinin avukatlığını yaparak Türkiye'ye 3,5 milyar dolarlık fatura çıkarmıştı.
Ama AB sevdalıları hâlâ Berlusconi'yi Türkiye'nin gönüllü avukatı olarak selamlıyorlardı.
Berlusconi ile ilgili bu iyimser bakışın gerekçesi şu: İtalyan Başbakanı AB'nin genişlemesini değil derinleşmesini isteyen Fransalmanya eksenine karşı...
Berlusconi AB'nin alabildiğine genişlemesini savunan Berlusconi, İngiltere, İspanya ve Portekiz'in temsil ettiği Londra vizyonu ekolünden... Yani "AB'nin alabildiğine genişlemesini savunan daha çok ekonomik bölge olarak düşünen bir ekolden.
Şu sözler Berlusconi'ye ait: "Avrupa geleceğini güvence için ABD'nin düzeyine gelmek zorunda. Bunun yolu da, sınırlarını Türkiye, Balkan ülkeleri, Beyaz Rusya, Ukrayna, Rusya'yı da içine alacak şekilde genişletmesinden geçiyor. Hatta ben bu listeye İsrailli de ekliyorum?"
Berlusconi'nin bu sözleri, AB sevdalılarımızın ağızlarını kulaklarına vardırdı.
Ancak ilk yalanlama AB Komisyonu Başkanı İtalyan Romano Prodi'den geldi: "Rusya, Ukrayna ve İsrail'in üyeliği söz konusu değil."
Bu açıklamada "Türkiye yok" diye heveslenmeyin. Adamlar ülkemizin burnuna halka takıp oyaladığı için ne diye üye olmuyoruz desinler ki? İki bin yirmi yılına kadar oyalayıp, istedikleri tavizleri kopardıktan sonra kapının önüne koyacaklar.
Yani Asıl AB, Türkiye'ye takiyye yapıyor. Sadece AB mi? Türkiye avukatlığına soyunup Aria ile ücretini peşin tahsil eden Berlusconi de...
Sözde Türkiye'nin AB üyeliği için gönüllü avukatlık yapan Berlusconi, Batı Medeniyeti ve Hıristiyanlık değerler sisteminin İslamiyet'ten üstün olduğunu savunuyor.
Berlusconi İtalya'sı işi daha ileri götürerek AB anayasasında "Avrupa'nın Hıristiyan köklerine atıf yapılmasını isteyenler grubunun başında" yer alıyor.
İspanya, Polonya ve İrlanda ile birlikte Hıristiyan dindarlar cephesini oluşturan İtalya, AB Anayasasına Hıristiyanlığı sokmak için sonuna kadar mücadele vermeye kararlı.
Ekim ayındaki hükümetler arası konferansta bu gerçek daha iyi görülecek.
Berlusconi'nin bu takiyyesini görmek için Ekimi beklemeye de gerek yok.
Berlusconi'nin Bakanları Hıristiyan fanatizmi ile Türkiye'ye karşı diplomatik haçlı seferlerine başladılar bile.
İşte Berlusconi'nin Devlet Bakanı Buttiglione: "Türkiye Müslüman bir ülke. Ordu kontrolü altında. Bu kontrol olmasa tamamen bir İslam Cumhuriyeti olur. Türkiye bir demokrasi değil, Avrupa Birliği'ne girmemeli. Tahminim, Türkiye AB koridorlarında daha çok bekleyecek."
Dışişleri bakanı Franco Frattini: "Avrupa'nın Hıristiyan bir kimliği var ve bu anayasasında da yer almalı."
Reformlar Bakanı Bossi: "Türkiye'nin AB'ye girmemesi gerekir. Bu Hıristiyan kültürü olan AB'ye aykırı".
Şu İtalyanlar ne kadar da açık sözlü değil mi? Zaten diğer AB ülkelerinden farkları açıkça Türkiye'nin Müslüman olduğu için AB'ye alınmayacağını ilan etmeleri.
Berlusconi gibi bir iki takiyyeciye güvenerek AB'ne üyelik hayali gören iktidara ithaf olunur.
Türkiye Hıristiyanlaşsa dahi AB'nin asıl üyesi olamaz. Olsa olsa AB'nin çingenesi olur.
Yoksa uyum paketleri bu amaca dönük projeler mi?
AB reformları sayesinde millet nefes alacak diyen iktidar Hıristiyan kiliselere, bölücü örgütlere imtiyazlar tanıyan projeleri hayata geçirdi ama hala sıra milletin kahır ekseriyetini rahatlatacak icraatlara gelemedi.
Hani "yeter söz de kararda milletindir."