Kim bu üst akıl?

Dünya ve içerisinde yaşayan insanlar başıboş ve boşuna yaratılmadığına göre, günümüzü ve hatta geçmişte yaşanan dönemleri daima planlayan bir beşeri üst aklın olduğunu, hiçbir zaman akıllardan çıkarmamak lazımdır.

İnsanoğlu dünya sahnesine geldiği günden bu tarafa, her daim bu planlayıcılar ve planlar onlarla birlikte var ola gelmişlerdir.

Günümüz dünyasını şekillendiren ve ülkeleri dizayn eden bir üst akıl yok mudur zannediyorsunuz?

Elbette vardır ve tüm gelişmeler bu eksende son şeklini alır.

Bugün dünyayı ahtapotun kolları gibi saran bu küresel üst aklın her ülkede şubeleri ve fedaileri mevcuttur.

Bu üst akla ait herhangi bir ana karargâh diye bir şey yoktur. Sadece ana gaye ve nihai hedefler vardır. Dünyanın en zengin kaynaklarına çökmek vardır.

Bunu yaparken hiçbir zorlukla karşılaşmazlar. Zira siyaseti ve iktidarı bizzat onlar dizayn ederler. İktidara taşıdıkları tüm siyasetçilerin ipleri, hiç kuşkunuz olmasın ki onların elindedir.

Bu üst aklın teslim alamadığı tek lider, Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Onları en çok korkutan şey, Atatürk'ün izinden milim sapmayanlardır!

Bunlar ister siyasetçi, ister asker veya akademisyen olsun fark etmez. En büyük dayanak noktaları, kuşkusuz para gücüdür. Bu açıdan dünyadaki tüm parayı onlar kontrol ederler.

İşte sırf bu yüzden olacak ki, en büyük ülkelerin Merkez Bankalarını ve para basma haklarını ellerinde bulundururlar.

Türkiye de o ülkelerden birisidir.

Milli devlet ekseninden en büyük sapma, Atatürk'ten sonra ve İnönü ile başlamıştır.

Menderes'le zirveye ulaşan bu eksen kayması, ne zaman arızalar çıksa askeri darbelerle yeniden rayına sokulmuştur.

Bu üst aklın ele geçirdiği ülkede üzerinde büyük bir hassasiyetle titrediği husus, hiç kuşkusuz Merkez Bankalarıdır.

2001'de Derviş daha ülkemize ayak basmadan önce MB üzerinde nasıl tahribatlar oluşturulduğunu çok iyi biliyoruz.

Milli güvenlik ve beka sorunu oluşturan bu hayati konuya ilişkin ne askerlerden ve ne de siyasiler tek bir kelimelik itirazda gelmedi. Çünkü üst akıl böyle olmasını istiyordu ve öyle de olmuştu.

Bu arada meclisimizin duvarına, "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" düsturu yazar ama aslında bunun hiçbir manası ve ağırlığı kalmamıştır.

Kim bu küresel üst akla "Hadi oradan" dese, sesi kesiliyor ve sanki o insan hayatta yokmuş gibi hareket ediliyor. Yetmiyor, üzeri örtülüyor ve yer tuttuğu alan daraltılmaya çalışılıyor. İşte bunları daha işbaşına gelmeden çok iyi bilen AK Parti hükümeti, çok sonraları "Ne istediler de vermedik" diyecek kadar açıkça bu ilişkiler ağını deşifre edecekti.

Evet, her şey verilmişti.

İsteyen istediğini almıştı.

Siz hala Merkez Bankası'nın bize ait olduğunu düşünün!

Neyse…

Sonrasında yaşanan olaylar ve kimi beklenmedik gelişmeler, AK Parti ile MHP'yi aynı senaryoda bir araya getirecekti.

Dışarıdan bakıldığında AK Parti sanki MHP ile milli bir çizgiye doğru kaymış veya kayıyor gibi görülebilir. Oysa bu tamamen yanılsamadan ibaret.

Keşke öyle olsa kim istemez.

Son tahlilde ortaya çıkan manzara şu şekilde analiz edilebilir: AK Parti ile MHP aslında aynı küresel üst aklın senaryosunda iyi birer oyuncu.

Şimdi bunları yazdık diye neler neler söylenecek tahmin ediyorum.

Ama benim için önemli olan tek şey, Atatürk Cumhuriyeti'nin varlığı ve bekasıdır.

Düşündüklerimden ve yazdıklarımdan beni bin pişman edecek bir gelişme olsa ve ben mahcup olsam keşke. Ancak Suriye eksenli gelişmelere baktığımızda, bunun çok zor olacağını görüyorum.

Suriye topraklarında bizi tehdit edecek bir tek terörist yokken bugün devlet kurma noktasına gelinmişse, kusura bakmayın burada duygusal davranamayız.

Şimdi son fasılda ise CHP'nin de bu üst aklın senaryosunda oyuncu olmak için sağa sola savrulduğunu görüyoruz.

86 milyon yandım Allah diyerek krizin ateşinde kavrulurken, Sn. Özel yumuşacık bir adama dönüşüverdi. 10 bin TL maaşla yaşamaya çalışan milyonlarca emeklilere değil, kıytırık adamların dertleriyle dertleniliyor.

Son söz!

Atatürk'ün izinde milli bir uyanış ve siyasette yeniden şekillenmeler olmadığı sürece, hiç kimse bu işin altından tek başına kalkamaz.

"Atatürk Vatandır" diyenler bu işin ağırlık merkezini oluşturabilir.

Bence tam zamanı.

Başlıkta kim bu üst akıl diye sormuştum.

Bilenler bilsin yeter!